Hasan Bülent KAHRAMAN
Dikkatimi çeken bir nokta var: gördüğüm kadarıyla dış basında Kürt konusundaki son gelişmeler hakkında hiç haber çıkmıyor. Haydi, hiç demeyeyim de, daha önceki dönemlerle mukayese edildiğinde çıkan haberler, yorumlar hiç mesabesindedir diyeyim. İlginç bir durum bu. Çünkü, daha öncesinde boy boy görüşler yayınlanır, hatta Türkiye'ye ne yapması gerektiği söylenirdi.
Bugünkü durum muhtemelen çok önemli bir nedenden kaynaklanıyor ki, o da, Batı'nın yaşananları anlayamaması, kavrayamamasıdır. Bunca önemli adım atılmış, bunca mesafe alınmışken ve hükümet yeni bir çözüm arayışını, ilerleme iradesiyle ortaya koymuşken, ansızın Lice'de olayların patlaması doğal olarak herkeste bir şaşkınlık ve ürküntü yaratıyor. Daha açıkça söyleyeyim, Batı, bu konuda daima Kürt tarafını savunan Batı dahi mevcut şartları, Kürt tepkisini yerli yerine oturtamıyor.
Oturtan olduğunu da sanmıyorum. O zaman olayı çözümlemek gerekiyorsa yorumum şu...
***
Kürt hareketi Türkiye'de kendisine yeni bir pozisyon arıyor. Daha önce her şeye rağmen işler kolaydı. Çünkü, Kürtler, mevcudiyetlerini kabul ettirmek mücadelesi veriyordu. 'Biz varız' diyorlardı ve bunu duyurmak için silaha başvuruyorlardı. Neticede bu kimlik tanındı. Bu tür konularla uğraşanlar bilirler, tam da bu aşamaya gelince işler, kendisini duyurmak uğraşısı veren kesim büyük bir boşluğa düşer. Elde edilmek istenen edilmiştir de şimdi ne yapılacaktır?
Asıl düğüm bu sorudadır. Cevapsa bellidir: tanınmanın ikinci aşaması siyasettir. Tanınma tek başına bir anlam ifade etmediğine göre şimdi büyük bir karar verilmesi gerekiyor. Mesela Türkiye ile mi devam edilecek, ayrı bir siyasal modele mi geçilecektir? Bu karar kısa bir süre önce belirtildi. Kürt kesiminin çeşitli odakları yaptıkları açıklamalarda 'bağımsız devlet' fikrinden vazgeçildiğini, bunun gerçekçi olmadığını belirttiler. Bu tamam, peki, ama sonrası nasıl gelecek bu kararın?
Tıkanmanın böyle bir kavşakta oluştuğu kanısındayım. 'Teklik' temeline oturan modellerde ısrar eden Türkiye karşısında Kürt kesimleri kendi içinde bir tutarlılığa erişip, ortak bir karara ulaşamadı. Federasyon mu, konfederasyon mu, üniter devletse onun içinde hangi modelle devam etmek istediğini Kürt siyaseti olgunlaştıramadı.
Sorun bu: siyaset oluşturulamaması. Bu boşluk hareketi kırılmalara sürüklüyor. Hareket kendi içinden de kontrol edilmez unsurlar türetiyor. PKK'nın dağa çocuk kaçırması bunlardan biri. Klasik şiddet örgütleri barış dönemlerinde de şiddet yanlısı tutumlarını sürdürür, bu bilinen bir gerçek. Hele bu türden bir boşluk doğarsa haydi haydi iş bu noktaya varır. Demektir ki, Kürt hareketi oturup, düşünüp, bundan sonraki temel talebin ne olacağını kararlaştırmak zorundadır. Ne istediğini, nasıl bir siyasetle devam etmek istediğini belirlemelidir.
***
Bu işin bugüne kadar netleşmemesinin önemli bir nedeni var: Kürt kesiminin, Öcalan'ın varlığına ve etkisine rağmen ciddi bir liderlik sorunu bulunuyor. Oysa böyle bir aşamada liderlik önemlidir. Halbuki, bu alan git gide daralıyor. Öcalan, hareketi daha fazla, şartları gereği, sürükleyemiyor. Hareketi reel politikalar üreterek değil vesayetiyle idare ediyor. Onun dışındaki çevreler de boşluğu dolduracak bir model kuramıyor. Her şeyi Öcalan'ın 'tek adam'lığına bağlamış Kürt kesimi bu çıkmazı aşamıyor. Kaldı ki, Öcalan da mevcut durumu daha ileriye götürecek bir muhakemeyi yapacak, modeli hazırlayacak donanımda değil.
Söylemesi kolay yapması zor ama ben gene de belirteyim, Kürt kesimi, Öcalan'dan başlayarak, siyaset yapacağı zemini belirtmek zorunda. Siyasal taleplerini ortaya koyup o yönde hareket etmek zorunda. Daha da ileri gideyim, Kürtlerin kendi aralarında toplanıp açık açık ne istediklerini tartışıp bir karara varması şart.
Ötesi, çıkmaz!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024