Hasan CEMAL
Gazeteciliğe bu ülkenin ‘asker sorunu’na tanık olarak adım attım. Başlangıçta askeri siyasete, darbe yapmaya teşvik etmiştim. Sonra tam tersini yapmaya çalıştım. Asker-siyaset bağının demokrasi adına koparılması için Ergenekon’u, Balyoz’u önemsedim.
Ne yapmalı? Ergenekon davası karara bağlandığında yazdıklarıma bugün ne ekleyebilirim? Üç noktayı vurgulamakta yarar var. Tahliyelere, yargının durumuna ve nihayet ne yapılması gerektiğine ilişkin benim düşünceme ilişkin üç nokta aşağıda...
Gazeteciliğe ilk adımlarımı 1969 yılında asker-siyaset-demokrasi üçgeninde atmaya başladım. Gazeteciden çok, askeri darbeyi kışkırtan gizli bir hareketin fedaisi gibiydim.
Ya da ‘cuntacı’ydım.
Hedefimize gelince şöyle özetlenebilirdi:
Zamanın Demirel hükümetini darbeyle devirmek, parlamentonun kapısına kilit vurup Türkiye’de ‘devrim yolu’nu açmak...
Yeraltında bunun için ‘asker-sivil işbirliği’yle her türlü darbe tezgâhı kurulmuş, asker müdahalesine zemin hazırlanmış, bunun için hem sağda solda bombalar patlatılmış, hem de darbeci asker için anayasa taslaklarıyazılmıştı.
Ama olmadı, yapamadık.
12 Mart’ta (1971) asker, bir ‘muhtıra’yla daha iki yıl önce yüzde 50’nin üzerinde oyla seçilmiş Adalet Partisi lideri Başbakan Demirel’i iktidardan devirdi, ama bizim ‘9 Mart Cuntası’nı da hapse attı.
Bizim cunta Madanoğlu Davası'nda yargılandı, sonunda da beraat etti. Darbe tezgâhlarında şu ya da bu şekilde rolü olanların birçoğu da, ne ilginçtir, demokrasi kahramanı olarak hayata, basındaki yerlerine geri döndüler.
Askeri vesayetin geriletilmesi kolay olmadı
Mesleğim asker sorunuyla iç içe geçti.
Uzun lafın kısası, ben gazeteciliğe bu ülkenin ‘asker sorunu’na tanık olarak adım attım. Ve diyebilirim ki, 45 yıllık mesleğim ‘asker sorunu’yla iç içe geçti.
Başlangıçta askeri siyasete sokmaya, darbe yapmaya teşvik etmiştim.
Sonra tam tersini yapmaya çalıştım. Bu amaçla iki de kitap yazdım.
1999’da çıkan ilki cuntacılık yıllarımı anlatan Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım adını taşır. Türkiye’nin Asker Sorunu isimli ikinci kitabım da 2010’da yayımlandı.
Kısacası:
Bu ülkede asker-siyaset ilişkisini hep yakın markajda tutmaya çalışan bir gazeteci oldum. Türkiye'de birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletinin yerli yerine oturması için de, gerçek istikrarın kapımızı çalması için de askerin siyaset dışı tutulması gerektiğine inandım.
‘Askeri vesayet’in geriletilmesi hiç de kolay olmadı.
Temel ilke çok açıktır:
Demokrasilerde asker, seçilmiş siyasal otoriteye tabidir.
Bu açıdan, 2003’ten itibaren AK Parti hükümetiyle birlikte önemli adımlar atıldı. Askeri vesayet geriletildi, yer yer çözüldü. Batı demokrasilerindeki olağan yerine oturmaya başladı asker...
Hiç de kolay olmadı bu süreç.
28 Şubat post-modern darbesinden sonra askerin içinde cuntalaşmalar hız kesmedi.
Özellikle 2003 ve 2004 döneminde Sarıkız’lar,Ayışık’ları, Ergenekon’lar,Balyoz’lar şaka değildi. Ciddi sivil uzantıları da olan darbe tezgâhları kurulmuştu kapalı kapılar arkasında…
Eski Deniz Kuvvetleri KomutanıÖzden Örnek Günlükleri ile Cumhuriyet’teyken yıllarca birlikte çalıştığım Mustafa Balbay’ın günlüklerini okumak, perde arkasında nelerin olup bittiği konusunda kolayca fikir verebilir.
Türkiye’nin asker sorunu, 2007 yılında 27 Nisan Muhtırası’yla, 2008’de AK Parti’yi kapatma davası ile devam etti.
Hukuki yanlışlar 'davayı itibarsızlaştırma' dişlilerini yağladı
Bütün bu nedenlerle, yani asker-siyaset bağının demokrasi adına koparılması için Ergenekon’u, Balyoz’u önemsedim, önemsemeye de devam ediyorum.
Bu arada bazı uyarılarımı eksik etmedim.
Bir seferinde, “Eğer dikkat edilmezse, 12 Mart döneminin 9 Mart'çıları gibi, Ergenekon ve Balyoz’dan da demokrasi kahramanları çıkabilir” diye yazdım.
Çünkü yargı sürecinde hata üstüne hata yapılmaya başlanmıştı.
Ergenekon ve Balyoz’da meselenin özünü perdeleyen bu hukuki yanlışlar, bir yandan adalet duygusunu zedeleyip kamu vicdanını fena halde rahatsız ederken, aynı zamanda davayla ilgili ‘itibarsızlaştırma mekanizması’nın dişlilerini her geçen gün yağlamıştı.
Uzayıp giden, kendi başına cezaya dönüşen tutukluluk süreleri ve iddianamelerde dikkati çeken aşırılıklar, bir yandan haklı ve meşru tepkiler doğururken, aynı zamanda bir sivil toplum hareketinin ya da hareketlerinin de oluşumuna yol açtı.
Hukukçu değilim.
Ayrıntıya giremem.
Ama bu uzun girişten sonra acaba Ergenekon davası kararları hakkında ne düşünüyorsun, diye sorarsanız kısa yanıtım şudur:
Türkiye’de hukuk devletine giden yol daha çok uzun...
Şunu da ekleyebilirim:
Adalet duygusu yara almıştır.
Bu kararlarla adaletin yerini bulduğunu sanmıyorum. Toplum vicdanı bu kararlardan dolayı rahatsızdır, daha da rahatsız olacaktır.
Şu da söylenebilir:
Tüm çabaları yıllar yılı askeri siyasetin içine çekmek ve içinde tutmak olan bazı sanık kişileri zamanla demokrasi kahramanı haline getirebilecek bir tabloyla karşı karşıyayız.
Ne yapmalı?
Evet, ne yapmalı?..
Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde asker olsun, sivil olsun aklı başında herkesin özellikle hapishane yıllarında bir vicdan muhasebesi yaptıklarına inanmak istiyorum.
Demokrasilerde askerin siyaset dışı tutulmasından başka çare olmadığının, ‘kışlaya dönüp bakma alışkanlığı’nın demokrasi adına çok kötü bir alışkanlık olduğunun, demokrasilerde hesaplaşmanın ‘seçim sandığı’ndan geçtiğinin artık anlaşıldığını düşünmek istiyorum.
Ben kendim böylesine ‘iç hesaplaşmalar’dan, ‘maziyle yüzleşmeler’den geçmiş eski bir cuntacı olduğum için böyle düşünüyorum belki de...
Sorumu yineliyorum:
Ne yapmalı?..
Kısaca:
Bundan sonra doğru olan, Ergenekon ve Balyoz davalarında ‘af yolu’nu aramak ve açmaktır.
Ve yazımı, Radikal gazetesinde çıkan Orhan Kemal Cengiz’in güzel yazısını köşeme alarak noktalıyorum.
“Keşke, ‘mahkeme basmaya’ gitmenin de, mahkemeye sanık yakınlarının girişini bile engelleyecek kadar anormal tedbirler almanın da, demokrasilerde yeri olamayacağı konusunda bütün toplum olarak bir mutabakata varabilseydik.
Keşke, Ergenekon davasında yargılanan darbe girişimlerini lanetlemek ama aynı zamanda bu davalarda sanık haklarına tam riayet edilmesini talep etmekte birleşebilseydik.
Keşke, bu davalarda yargılanan darbe ve suikast planlarının ciddiyetini de, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden burs alanların terör örgütleriyle bağlantısının araştırılması gibi saçmalıkları da aynı anda görebilseydik.
Keşke, bu davalardaki çelişkilere dikkat çektiğimiz kadar, bazı sanıkların bu davadakinden çok daha büyük olan Susurluk, faili meçhuller, JİTEM vb. gibi suç ve bağlantılarının da araştırılması için aynı iştah ve şevkle yazıp çizebilseydik.
Keşke, Ergenekon davasından sonra derin devlet kaynaklı cinayet ve tehditlerin bıçakla kesilir gibi sona erdiğini de, Hanefi Avcı’nın aldığı cezanın vicdanları kanattığını da görebilseydik.
Keşke, bu davada bazı sanıkların, onlara ait olduğunu askeri mahkemelerin teyit ettiği delilleri bile inkâr ettiğini de, ‘gizli tanık’ uygulamasının bazı örneklerinin ciddi suiistimal niteliğinde olduğunu da kabul edebilseydik.
Keşke, askerlerin seçilmiş hükümetin altını oymaya çalışmasının çok ciddi bir suç olduğunu da, sanıkların mahkemeye kadar getirdikleri tanıklarının dinlenmemesinin çok ağır bir hak ihlali olduğunu da kabul edebilseydik.
Keşke, bu davaların askeri vesayetin sona ermesindeki rolünü alkışlamayı da (Balyozdavasındaki gibi), adları sadece bazı görev emirlerinde geçen bazı sanıkların çok ağır cezalar almalarını kınamayı da başarabilseydik.
Keşke, davayı sadece kusurlarından ibaretmiş gibi göstererek değersizleştirmeye çalışanları da, önüne gelene ‘Ergenekoncu’ yaftası vurarak davayı sulandıranları da aynı anda görmeyi başarabilseydik.
Keşke, askerlerin isteği üzerine ‘genç subaylar rahatsız’ diye manşet atılmasındaki çirkinliği görebilmemiz, bugün iktidarın medya üzerindeki anti-demokratik kontrolüne karşı çıkmamıza da yol açabilseydi.
Keşke, Ergenekon davası öyle bir zihin dönüşümü yaratsaydı ki artık hiç kimse iktidarı eleştiriyor diye karakter suikastına uğramasaydı.
Keşke, Ergenekon davalarından, devletin şeffaf olmasının, iktidar kullananların hesap vermesinin ne kadar önemli olduğuna dair dersler çıkarabilseydik.
Keşke...”
Bu yazım yeni değil.
Ergenekon davasında kararlar açıklandıktan sonra, 6 Ağustos 2013 tarihinde şu başlıklarla çıkmıştı bu köşede:
Ergenekon kararları:
Hukuk devletine daha çok var!
Af yolunu çmaktır, bundan sonra doğru olan...
Yukarıdaki satırlarıma bugün ne ekleyebilirim?
Tarafsız-bağımsız bir yargı ve siyasal af
Üç noktayı yine vurgulamakta yarar var.
Birincisi:
Zaten kendi başına cezaya dönüşmüş olan uzun tutukluluk sürelerine nokta koyup cezaevi kapılarının açılması doğru oldu. Ama bu yapılırken, toplumda adalet duygusunu fena halde yaralayan örnekler de yaşandı.
İkincisi:
Türkiye’nin gerçek bir demokratik hukuk devletinden, ‘hukukun üstünlüğü’nden ne kadar uzak olduğu, yargının hiç güven vermediği, mahkemelerin bu ülkede adalet dağıtamadığı bir kez daha gözler önüne serildi.
Üçüncüsü:
Türkiye’nin tarafsız ve bağımsız bir yargı düzeni ile birlikte ‘genel bir siyasal af’fa olan ihtiyacı bir kez daha daha gün gibi ortayı çıktı.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024