Hilâl KAPLAN
Yazının başlığını Perşembe akşamı TVNET ekranlarında yayınlanan "Muhalif" adlı programıma konuk olmadan önceki saatlerde Perihan Mağden'le sohbet ederken beraber bulduğumuzu belirterek başlamalıyım.
Yarın da devam edecek olan bu iki yazıda, BDP'li Kürtlerin "akıl almaktan" gocunmadıkları iki ismin, o kadar da uzak olmayan bir geçmişte, Kürt meselesine nasıl baktıklarını kendilerinden alıntılarla ortaya koymaya çalışacağım. Neden mi? Çünkü Türkiye'de köşe yazarlığı âdeta bir "kurum" haline gelmiş durumda ve onların söylemleri pek çok gerçek entelektüelden daha fazla ses getiriyor, kamuoyunu etkiliyor. Dolayısıyla köşe yazarları da belli bir otorite konumuna yükselmiş oluyorlar.
Ancak "otorite" her zaman için ahlakî sorumluluğu beraberinde getirir. Mezkûr otoritenin ahlakîliğini belirleyen koşulsa, onun "hangi amaçla" kullandığıdır. Bu minvalde bazı köşe yazarlarının siyasal konumlanmalarındaki keskin değişikliklerin ve bu değişimdeki amaçlarının izaha muhtaç olduğunu düşünüyorum. Aslında basındaki pek çok kalem de mevzubahis yazarların ne tür savruluşlardan geçerek günümüze geldiğini bilse de garip bir çekingenlikle bu hususta söz söylemekten imtina ediyorlar. E, Perihan Mağden de bir süre daha köşe yazmayacağına göre iş başa düştü. Vira bismillah.
Ele alacağım ilk isim Nuray Mert. Özellikle onun üzerinde durmayı gerekli görüyorum. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana sergilediği performansın ibretlik olduğunu düşünüyorum. Kendisinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri gündeme geldiği ilk andan itibaren Ak Parti'ye "sistemle uzlaş" telkini yapan yazılar yazdığını hatırlarsınız. Ertesi yıl Ak Parti'ye kapatma davası açıldığı zaman da "demokratik mücadelesi"ni gözlerimizi yaşartan bir cüretle sürdürmüştü. İşte bir zamanlar Ak Parti'nin halk onaylı meşru gücünü kullanmaması için "uzlaşma" çağrıları yapan yazarımız, geçenlerde BDP'ye halk onaylı meşru gücünü Meclis'e gelip kullanmaması veya PKK'ya "Saldırıları durdur" çağrısında bulunmaması sebebiyle getirilen eleştiriler karşısında "hayrete düşerek" şöyle yazabildi:
"Aslında, uzlaşmayı hep 'güçsüz olan' veya 'güçsüz olduğu düşünülen'den beklemek uzlaşma falan değil, düpedüz 'güç gösterisi'. Söz konusu olan, güçsüz olanın, güçlüye boyun eğmesini beklemek, güçlünün hep haklı olduğunu varsaymak, hatta haklı olmak zorunda bile olmadığını düşünmek." ('Demokratik baskı' ihtiyacı", 21.07. 2011, Milliyet)
Kendini "yönetim değişikliği" ilan edecek kadar güçlü gören ve "Tartışmıyoruz; biz yaptık oldu" diyen BDP'lilere "güçsüz" muamelesi yapmak ne kadar doğru tartışılır. Ancak statüko sayesinde erken seçime gitmek zorunda bırakılan dönemin "güçsüz"ü Ak Parti'ye "Uzlaşmazsan rövanşistsin, fetihçisin, iktidar mutlakçısısın" diyen birisinin bu yazdıklarını "hayrete düşerek" okudum.
Devam edelim. Mert'in demokratik açılımın ilk döneminde ortaya attığı "Bu gidişle Türk sorunu çıkacak" teziyle, geçtiğimiz günlerde şarkıcı Aynur'un başına gelen hadisede olduğu gibi, "hassas vatandaşlar"ın sırtını sıvazlayan bir duruş gösterdiğini anımsayalım. Günümüzde Başbakan Erdoğan, halkı "Türkiye Türklerindir" (Bu sloganı bir yerden gözüm ısırıyor ama) anlayışından Türkiyeliliğe getirmişken; hükümet, bir zamanlar Kürt siyasîlerinden duyduğumuz nerdeyse tek cümle olan "Öcalan muhatap alınsın" talebini meselenin tarihinde ilk defa ve halkı ikna ederek açıktan gerçekleştirmişken; yani meseleyi Ak Parti'nin çözme ihtimali ufukta belirmişken Mert gibi yazarların BDP'lilerle ağız birliği içinde "Kandil ne diyorsa odur" çizgisine gelmesi bence hiç de tesadüf değil.
Nuray Mert, muhtemel bu yazıdaki gibi bir dökümün ortaya konabileceğini kestirdiğinden, geçtiğimiz sene Diyarbekir'de gerçekleştirilen "Demokratik Özerklik Çalıştayı"na katıldığından beri Kürt meselesinde nasıl "hidayete erdiğini" kamuoyuna anlatmaya başladı. Sebahat Tuncel'in kendisine hitaben "Senin Kürt meselesinde gönül gözün açılmış" sözü üzerinden az 'PR'ını yapmadı. Ancak onca PR'a rağmen, arşiv diye bir şey hâlâ duruyor. Nuray Mert "gönül gözü" açılmadan önce "Kürt hareketi"ne nasıl bakıyormuş görelim:
"(...) Eskileri sanki her derde deva olmuş gibi, yeni bir ulus inşa etme hevesine kapılıp, yine elalemin çocuğunu dağa çıkaran, onları bölgenin en güçlü ordularından birisinin karşısına dikip, ölüme gönderirken, 'özgürlük' nutku atanların, bunun üzerinden siyasî kariyerlerine devam edenlerin pişkinliği." ("Yas tutmayı bilmek", 28.02.2008, Radikal)
Ve Nuray Mert, demokratik açılım daha portakalda vitaminken hakkında bunları söylediği siyasetçilerle, sadece üç yıl sonra, aynı seçim otobüsünün üstüne çıkıp onlarla beraber "zafer işareti" yapacaktır...
Çok merak ediyorum. Bir siyaset bilimci olan Mert, bu üç yıl içinde, "ulus-devlet"in ya da "ulusal birlik" anlayışının yol açacağı sonuçlara dair nasıl bir aydınlanma yaşadı da günümüzde demokratik özerkliğin en öncü savunucuları arasına karıştı? Ya da "gönül gözü"nün açıldığını test edip onaylayan Sebahat Tuncel, geçtiğimiz günlerde canlı bomba saldırısıyla askerleri öldüren bir PKK'lı kadının kendi özgürlük mücadelelerine yaptığı katkıyı ballandırarak anlatırken yukarıdaki cümleleri hiç aklına düştü mü? En önemlisi "Demokratik özerklik değil, yas ilan etseydiniz" diyen Orhan Miroğlu'na kendince hakaret ederken "yas tutmayı bilmek" hakkında uzunca ahkâm kestiği bu yazı hatrına gelmiş midir acaba?
Nasipse yarın "Ak Parti çözmesin de, ne olursa olsun"cu, 'yeni Kandil muhipleri'nden bir diğeriyle devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019