Mümtazer TÜRKÖNE
Bu bir çapul siyaseti. Fırsat düştükçe düşman bölgeye girip, ortalığı yakıp yıkıp, yağmalayıp geri çekiliyorsunuz.
Tutuklatıp içeri atıyorsunuz, mallarına el koyuyorsunuz, işinden edip, aç bırakıyorsunuz, itibarını yok ediyorsunuz. Ortaya bir sürü sahipsiz mal, boş makamlar, kolayca hükmedeceğiniz görevler, bomboş gazete köşeleri çıkıyor. Salladıkça dökülüyor, armut pişiyor ve bir sürü adam ağzı açık bekliyor.
Hepsi birbiriyle uyumlu değil mi? Bombalar patlıyor, ölüm haberleri hiç kesilmiyor, cumhurbaşkanı akademisyenlere ayar veriyor, hemen kanlı duş-banyo-kese desteği geliyor, yandaş havuzu köpekbalığı okyanusuna dönüyor, polemikler bile kötü yola düşüyor, sis karanlık her yana çöküyor. Neden bu tabloya bir iktidar tekniği olarak bakmıyoruz? Devleti yöneten akıl istemese bu kadar kanlı, gürültülü, kutuplaşmış, kişisel hesapların devşirildiği "pespaye" bir siyaset sahnesi ortaya çıkar mı? Dikkatinizi çekelim: Pespayelik, iktidarla muhalefet arasındaki iletişim ve ilişkilerde değil, iktidar şemsiyesinin gölgesinde kardan-yağmurdan-güneşten korunarak meslek icra edenler arasında. Öyleyse bir sebebi, mantığı ve amacı olmalı.
Gezi olayları, 2002'den beri geniş bir koalisyona ve uzlaşmaya dayanarak süren AK Parti iktidarının sona erişinin ve Erdoğan'ın kişisel iktidarının başlamasının dönüm noktası oldu. Erdoğan krizi bir fırsata dönüştürdü, toplumu kendisini bir kutba yerleştirerek keskin bir şekilde düşman kamplara ayırdı. Gezi'nin "çapulcular"ı, sonrasının "paralelciler"i veya bugünün "karanlık-cahil sürüsü akademisyenleri" bu kutuplaştırma siyasetinin sembolleri. Bu siyaset fırsatçı çapul taktiğine dayanıyor. Sultanahmet'te IŞİD bombası patlıyor, ortalık toz-dumanken toplumdan yükselen öfke hemen 1200 akademisyenin bilimsel yeterlilikleri, devlete sadakatleri ve aydın nitelikleri üzerine bir çapula dönüşüyor. Burada önemli olanın, bir düşman yaratma ve gündemi bu düşmanlar üzerinden çoğunluğun desteğini tazeleme fırsatına dönüştürme siyaseti olduğunu gözden kaçırmayın. Şayet 1200 imzalı bildiri olmasaydı, muhtemelen paralel edebiyatından aşırma bir unsurla boşluk yine doldurulacaktı.
Çapul siyaseti, çoğunluk desteğini tazeleme ve arttırma hesabına dayanıyor. Hainlerin, düşmanların, işbirlikçilerin tespiti için sadece sayıca azınlıkta olmaları yetiyor. Böylece toplum kutuplaşıyor, birbirinden nefret ediyor, düşmanlık arttıkça olağanüstü savaş şartlarının liderliğine verilen koşulsuz tam destek devreye giriyor.
Sosyal medya, düşman taraflar arasındaki çarpık iletişimle çok zengin bir laboratuvar işlevi görüyor. İktidardan yana olmak, çoğunluğun mensubu olmak, gücün safında yer tutmak öyle bir üstünlük sağlıyor ki bütün bilgi, görgü ve edeb açığı bir çırpıda ortadan kalkıyor. Cehaletin övünülecek bir vasıf olduğunu ispatlamaya girişiyorlar. İktidardan yana olmanın tek başına haklı olmaya yettiğini öne sürüyorlar. "Koskoca devlet, koskoca lider hiç hata yapar mı?" Geriye muhalif olanlara sadece küfür etmek kalıyor. O kadar ki, iki galiz küfrü yan yana getirirken bile üstesinden gelinemeyen Türkçe hatalarını iktidar gücü örtmüş sayılıyor.
İktidar medyasındaki yaprak dökümü, doğrudan bu çapul siyasetinin eseri. Bir "yandaş" yazar, kendi köşesinde muhalefeti müstehcen ve muzır elfazla susturmak, sağa sola devlet adına ayar vermek, iktidara "keramet buyurdunuz" demekle mükellef iken kendine has bir fikir beyan etmesini hele hele eleştiride bulunmasını nasıl beklersiniz? Gülay Göktürk olayı eleştiri yasağının iktidara akıl verenleri de kapsadığını göstermedi mi? Machiavelli, danışmanların hükümdarın seçimi olduğunu, marifetin güç sahibinde bulunduğunu özenle boşuna vurgulamaz.
Çapulu sürdürebilmek için iktidar alanını daraltmak, düşman sahayı genişletmek gerekiyor. Bürokratı, siyasetçisi, işadamı, gazetecisi, yeraltı dünyası bu dar alanda daha yukarı tırmanmak ve kazandan düşmemek için birbirinin ayağını kaydırmaya başlıyor. Ganimet paylaşımı gümbür gümbür iktidar içi rekabete dönüşüyor. Medya sadece görünen yüzü; ya iş dünyası, bürokrasi ve siyaset sahnesinde olanlar.
Peki sonuç? İktidarın davetiye çıkarttığı başkanlık sistemi tartışmasının düzeyi, Gülay Göktürk'ün başını yiyince geriye sadece "pespayelik" kaldı. Bu pespayelikten "başkanlık sistemi" çıkartmak için daha fazla siyasî çapul gerekiyor. Soru: Bu çapul nereye kadar sürdürülebilir?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025