Kürt sorununun Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu konusunda herkes hemfikir. Sorununun çözümsüzlüğünün yarattığı diğer sorunlar konusunda da.

 Ancak bugün Türkiye’nin Kürt sorunundanr daha ağır ama onu da kapsayan bir problemi var: toplumsal kutuplaşma ve ayrışma.

AK PARTİLİ AYRIŞMASI

AK Parti’nin kendi seçmen kitlesini konsolide etmek için her alanda kullandığı ayrımcı dil ve politikalar gündelik hayatta ciddi bir toplumsal kutuplaşmaya ve ayrışmaya yol açmıştır. AK Parti’nin bu tercihi ona bir seçim daha kazandırabilir. Ama bu kutuplaşma, Türkiye’yi nekadar bir arada tutabilir o da ayrı bir tartışma konusudur. 

 Hükümet konjoktüre göre, bir toplumsal kesim belirliyor ve bu toplumsal kesim ile birlikte, diğerlerinin de hak ve özgürlüklerini sınırlıyor. Bu dönemde hedef tahtasında olan Hizmet Hareketi ile birlikte Aleviler, Kürtler. Demokratik toplumsal muhalefet ve diğer tüm cemaatler de bu cadı avından nasibini fazlasıyla alıyor.

 SÜREÇ AYRIŞTIRDI

 AK Parti, toplumu bölerek yöneteciğini düşünüyor.

 Bugün her toplumsal kesimde, AK Partili olan ve olmayan biçiminde bir ayrım görmek mümkün.

 Bu ayrımı Kürtlerde de hissetmek mümkün. AK Partili olan makul Kürtler ve makul olmayan Kürtler var.

 Zihniyet bu olduğu için, süreç özellikle Batı’da Kürtlerle Türklerin daha fazla iç içe yaşamalarına yol açmadı. Tersine süreçte yaşanan her tıkanma, toplumda daha fazla gettolaşmaya ve içe kapanmaya yol açtı.

 ÖCALAN’I KULLANMA

 Demokratikleşmenin olmadığı yerde çözüm sürecinin de olmayacağını bilen AK Parti, bu süreçte Öcalan’a daha çok sarıldı. Şartları göreli olarak iyileşen Öcalan’ı ev hapsi ve özgürlük vaadiyle Kandil’i ve Kürt sokağını ikna etmeye çalışıyor.

 Gezi sonrası süreçte MİT’in Öcalan’la yaptığı görüşmelerin temelinde bu vaatler var. Öcalan, “hiç gündeme gelmedi, böyle bir talebim yok” dese de, İmralı’daki görüşmelerin ve çözüm sürecinin devamının ana ekseni budur.

 AK Parti, Öcalan’ın tutukluluk halini sonuna kadar kullanarak süreci çatışmasızlık halinde devam ettirmeye çalışıyor. Ancak çatışmasızlık hali tek başına çözüm değildir. Tam tersine fırtına öncesi sessizlik de olabilir.

 Evet, Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli sorunudur. Ancak bugün ondan daha öncelikli olan AK Parti'nin siyasi dilinin neden olduğu toplumsal kutuplaşma ve ayrışmadır.