Murat BELGE
Bir fantezi olmak üzere uydurduğum bir örnek üzerinden tartışmaya başlayalım: Bir ameliyat geçirmeniz gerekiyor: Akciğer, safra kesesi, mide... Her neyse. Bu organlarda çıkan çeşitli rahatsızlıklar her daim olagelmiş, birtakım “tedavi” yöntemleri geliştirilmiştir. “Ben safra kesesi ameliyatı geçireceğim; ancak bunun on dokuzuncu yüzyıl koşullarında yapılmasını istiyorum” der misiniz? Herhangi birinin böyle bir şey diyeceğini düşünür müsünüz? Herhalde demezsiniz, düşünmezsiniz. Absürt olurdu!
O zamandan beri zaman geçmiş, bu arada hastalık hakkında, ameliyat koşulları hakkında bilgiler zenginleşmiş, kullanılacak aletler muhtemelen geliştirilmiştir. Bazı eski uygulamaların yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Kendinizi bu zenginleşmeden yoksun kılmanızın hiçbir anlamı yoktur.
Peki, “Dünyanın gidişinden hoşnut değilim, değiştirmek istiyorum. Dolayısıyla politika yapacağım” diyorsunuz; ekliyorsunuz: “Ama politika denince on dokuzuncu yüzyılda yaşanan politika üslubunu çok beğeniyorum. Bu yapılanmayla mücadele etmenin doğru yolunun buradan geçtiğine inanıyorum. Ben de böyle politika yapacağım” der misiniz? Deseniz ve öyle yapsanız, istediğiniz gibi sonuç alır mısınız?
Demezsiniz, çünkü böyle söylemenin de “absürt” olduğunu bilirsiniz. Ama böyle “demeden” böyle “yapmak” mümkündür. Üstelik, tam da böyle yapan çok kişi, örgüt vb. var. “Devrimci sınıf ‘proletarya’ bu kötü koşullarla başa çıkmanın yolunu bulacak ve gösterecektir. Bu sınıfın önderliğinde başarıya ulaşacağız” diyenler bunun nasıl yapılacağının örneğini veriyorlar.
Kendimle ilgili birkaç cümle kurayım: Oldukça küçük bir yaştan beri dünyanın genel düzeninden hoşnut olamadım. Bu düzenle mücadele edecek bir “muhalif” odak aradığım zaman da en tutarlı düşünsel muhalefeti Marksizm’in temsil ettiğine karar verdim. Bugün de bu kararımın arkasındayım, ama Marksizm’i bir “öğreti” (doktrin) olarak değil, bir “düşünce tarzı” olarak benimsiyorum. Bu düşünce tarzını işleterek Marksizm’in “kendi malı” sayılan birçok önermeyi de yanlışlamak ya da düzeltmek mümkün. Bu çerçevede “revizyonizm” kavramına bazı Marksistler gibi koyu öfkeyle yaklaşmıyorum. “Neyi”, “niçin” revize etme gereğini duyuyoruz? Ayrıca, dünyada “bir tek Marksist pratik olabilir” düşüncesine de katılmıyorum. Bu dediklerimi kabul edilemez bulan pek çok Marksist olduğunun da elbette farkındayım.
Marksizm, bir on dokuzuncu yüzyıl düşünürü olan Karl Marx’ın biçimlendirdiği düşünce tarzı. Yani on dokuzuncu yüzyıl koşullarının bir ürünü. On dokuzuncu yüzyıl ise dünyada maddi-manevi ilerlemenin özellikle hızlandığı nokta; yani “değişim” göz kamaştırıcı. Buhar enerjisi ile başlayan yeni çağın geçtiğimiz yüzyıldaki çarpıcı alanı “elektronik” sıfatına bağladığımız bütün gelişmeler bütünü. On dokuzuncu yüzyılda posta arabasından inip trene binmiştik. Şu sıralar “yapay zekâ” ile uğraşıyoruz. Ve asıl şaşırtıcı olan, bütün bu “yeni” fenomenler karşısında artık şaşırmamamız.
Bu dünyada, bu gelişmeler sonunda ne var ne yok, hepsi değişti mi? İşiguro, “Beni Asla Bırakma” romanında insan klonları ürettiğimiz bir bilim-kurgu anlatıyor. Niye yapıyoruz bunu? “Organ nakli” ameliyatlarında “klon” olmayanlara verilecek organ stoku olsunlar diye! Korkunç! “İstismar” diyebilir miyiz? “Artık değer” gibi bir istismar değil, ama elbette istismar—belki çok daha beteri. Demek değişmeyen şeyler var. Bu hayali örnekte asıl değişmeyenin “insanoğlunun bencilliği” olduğunu görüyoruz. Hiç şüphemiz olmasın: Böyle bir uygulamayı sonuna kadar savunacak (“Onlar insan değil” diyerek ya da benzeri sözler söyleyerek) yığınla “insan kardeşimiz” çıkacaktır. Değindiğim maddi ilerlemelerin “istismar” denen şeyi yok etmediğini, tersine belki ağırlaştırdığını yeterince gördük.
Ama bu temel eğilim değişmediğine göre, “güneşin altında değişen bir şey yok” diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Güneşin altında her şey değişebilir ve zaten değişmektedir. Çeşitli dünya görüşleri, felsefeler arasında zamanın değişim demek olduğunu en fazla sebatla savunanı olan Marksizm, tuhaf bir şekilde, kendi pratikleri söz konusu olduğunda muhafazalar bir tavra girebilmektedir.
İleri sürdüğüm “değişim gereği”nin öncelikle nerelerde hissedildiğine, nerelerde bir ihtiyaç olduğu konusuna bugün giremeyeceğim. Ama bundan sonra, daha gündelik konulardan baş alabildiğim ölçüde bunları tartışmaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025