Murat BELGE
Türkiye’nin son iki yüz küsur yıllık tarihini şekillendiren “Batılılaşma Hareketi”, sosyo-politik sözlüğümüzde “yukarıdan aşağıya” terimi ya da deyimiyle anlattığımız karaktere sahip bir hareketti. (“Türkiye’de” diyerek başladım söze ama bunun başka türlü olanı var mıydı, bilmiyorum.) Batı, sanayi devrimiyle birlikte, dünyanın geri kalanının önüne, uyulması gerekli model olarak dikildi. Bu “uyma” işini kolay benimseyenler oldu; kolay benimsemeyenler de oldu. Türkiye, bu ikinci kategoriye giriyor. Bu tepki bugün de Türkiye’nin bir olgusu, belki en belirleyici olgularından biri.
Batılılaşmaya karşı çıkanlar, öncelikle, bu hareketle birlikte hayat tarzlarını değiştirmeye zorlanan kitlelerdi. Ama aynı zamanda, süregelen düzende bir otorite sahibi olanlardı. Bu ikinciler, kendilerine empoze edilen harekete karşı muhalefeti başlatan, yapılandıran ve yönlendiren kesim olacaktı. “Muhalefet etme”lerinin omurgası da geleneksel değerler, doğal olarak en başta dini değerler tarafından biçimlendirilecekti.
Batı’nın gücü ile en erken karşılaşıp tanışan ülkelerden biri Osmanlı devletidir — öteki de Rusya. On sekizinci yüzyılın başında, “Lale Devri” adını verdiğimiz dönem, Osmanlı tarihinde ilk “Batılılaşma” hareketi olarak alınabilir — “Lale Devri” laleden ibaret değildir.
Tepki gelmekte gecikmedi: Patrona İsyanı. Bundan sonra benzer tepkilere oldukça sık rastlarız: En şiddetlileri Üçüncü Selim’in öldürülmesine kadar varan Kabakçı İsyanı’dır. Amcası Selim’in yolundan gitmeye kararlı olan İkinci Mahmud, tepkisel isyanlarda Yeniçeriler’in etkin rolünü gördüğü için işe oradan başlamaya karar verdi ve böylece Vaka-i Hayriye gerçekleşti. Ancak bu olaylarda Yeniçeriler’in arkasında duran ulema da vardı. Fikir onlardan silah Yeniçeriler’den geliyordu. Vaka-i Hayriye’den sonra saflar, kimin nerede duracağı daha belirginleşti. Yeni kurulan ordu, kendini var eden toplumsal birikime sadıktı. Dolayısıyla silah kuvveti Batılılaşmadan yana güçlerin eline geçti. Günümüze kadar da böyle sürdüğünü sanırım söyleyebiliriz.
Bu, Türkiye’de kendine özgü bir durum yarattı: Eylem gücü silahlı kuvvetlerin elinde, din kurumu muhafazakâr kesimin elinde kaldı, örneğin İspanya’da, Portekiz’de, Yunanistan’da diktatörlük rejimlerinde din ve ordu birlikte yürümüştü. Türkiye’nin çeşitli “askeri darbe” dönemlerinde böyle bir şey olmadı. Ama darbelerin muhafazakâr cepheye tasarlanmamış bir yararı oldu: Dini ideolojiyi benimsemiş kesimlerin legal siyaset alanına çıkmasına (Milli Nizam ve Milli Selamet Partileri) yol açtı. Bu da bizleri günümüze, AKP iktidarına getirdi.
Şimdi buradayız. Aslında epey sürdüğünü söyleyebileceğimiz AKP yirmi yılı aşkın süredir iktidar mevkiini dolduruyor. Bir toplumun hayatı düşünüldüğünde bu hiç uzun bir süre sayılmaz, ama bu süre içinde AKP’de temsil olunan İslamcı siyaset ne yapabileceğini, toplumun bu iktidardan ne bekleyebileceğini yeterince gösterdi.
AKP’nin başlıca propaganda deposu, Batılılaşmadan yana güçlerin bu süreç içinde oynadığı “hoyrat” rol ve bunun halkta yarattığı tepki birikimi. Bunu türlü türlü motiflerle süsleyerek ve tabii bol miktarda abartarak siyasi piyasaya sürüyorlar. Ama bir toplumu bu hikayelerle nereye kadar götürürsünüz, aradan bunca vakit geçmişken. Seçmen kitlesine sundukları “Biz sizdeniz, biz halkız” propagandasının şimdiye kadar önemli etkisi oldu; ama özellikle de öteden beri onları desteklemiş görece yoksul kesimlerin çektiği ciddi sıkıntılarla bu “biz sizdeniz” iddiasını ne kadar inancı kılabilecekleri şüpheli. Sayıca fazla yekûn tutmayan “fundamentalizm” taraftarlarının yanı sıra Ayasofya’yı cami yapanların değil de çeşitli karanlık yöntemlerle para kazandıranların ayakta tuttuğu bir iktidara dönüşüyorlar.
Cumhuriyet’ten önce başlayan, Cumhuriyet boyunca devam eden “bu Batılılaşma” eksenli kan davası bu iktidarın deneyimlerini de yaşamış olarak? Daha nasıl evrilecek? Bu noktadan sonra bir “ateşkes” mümkün olur mu? Bence “mümkün”, ama “muhtemel” olmayabilir. Böyle bir şey olmasını umuyorsak, vardığımız noktanın aldığı ve aldırdığı biçimlere göre, “modernleşme” politikasını benimsemiş kesimlerin dikkatli davranması gerekiyor. Bunun elle tutulur bir sonucu olması için çarpışan tarafların, bir tarafın yok olmasını gerektiren bir mücadele içinde olmadıklarını anlamaları gerekiyor. Bu bir “pes ettirme” mücadelesi değil, “ikna etme” mücadelesi. İkna olunacak şey de kimin ideolojisinin doğru olduğu değil, bu ideolojileri birlikte yaşayabilir hale getirmek.
İdeolojiler “dediği dedik” olma eğilimindedir. Ama “uzlaşma” dediğimiz şey de hayatın bir parçasıdır. Öyle olmasa, iki bin küsur yılına kalamadan bu gezegende “insan hayatı”nın sonunu getirirdik.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025