Mustafa Karaalioğlu
Suriye’de işlerin Türkiye’nin planladığı gibi gitmediği muhakkaktır. Hatta, başlangıçtaki tasarımların epey uzağında olduğumuz ve üstüne üstlük bir de YPG/PKK devletçiği veya otonomisi riski ile yaşamak zorunda kaldığımız gerçektir. Nitekim, Afrin harekatı bunun kaçınılmaz bir sonucudur. Bu tablonun birçok sebebi vardır ve ortadaki tatsız sonucun tamamı Türkiye’nin kararlarına bağlı değildir. Özellikle hem Obama, hem de Trump yönetimlerinin aldığı veya almadığı kararlar, savaştan Türkiye’ye düşen payı radikal bir şekilde etkilemiştir. İki Başkan’dan özellikle Obama’nın Esad rejiminin kimyasal silah kullanımını bile görmezden gelmesi Rusya ile İran’a sahayı sonuna kadar açmış ve Türkiye büyük avantaj kaybederek bugün YPG ile yalnız başına mücadele etme noktasına kadar gerilemiştir. Tabii, bu süreçte dönemin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hamle yapmakta isteksizliği gibi faktörler de başka dezavantajlar üretmiştir.
Ne var ki Ankara’nın en baştan itibaren Esad ve Esad rejimine ilişkin tutumu doğrudur. Nitekim, uzun bir dönem pamuk ipliğiyle bağlı olduğu iktidarı Rusya sayesinde kurtaran Esad’ın biraz toparlanınca yine katliama başlaması düşman görülmeyi sonuna kadar hak ettiğini göstermektedir.
***
Esad yönetimi, ülkesinde demokrasi ve eşit temsil imkanına izin vermediği için başlayan savaşta en iyimser rakamlara göre 500 bin civarında insanın ölümüne yol açtı ve nüfusunun üçte birinden fazlasını, 9 milyon kişiyi mülteci durumuna düşürdü. Bugün ağır kaos tablosuna bakınca rakamlar istatistik olmaktan başka bir şey ifade etmez ama unutmayalım ilk günden itibaren Esad bu konuda en başta Türkiye tarafından dostça uyarıldı. Türkiye, bir umut diyerek Şam’la temaslara devam ederken Esad’ın katliamlarında ölümler 10 bini aşmıştı bile. Buna rağmen Ankara çözüm için bir fırsat bulma çabasını sürdürdü.
Şam yönetimi için öldürmek hiçbir zaman sorun olmadı. Birkaç ay önce Halep’te ve bugün Doğu Guta’da olduğu gibi Rusya’yı arkasına alarak katletmekten geri durmuyor. Sayılar birkaç gün içinde binleri buluyor ve her defasında yaptığı da yanına kar kalıyor.
Türkiye “Madem Esad’ın her yaptığı yanına kar kalıyor, dünyanın ahlaklısı biz miyiz?” diyerek bu zulme ortak olamaz. Dış politikada bazen planlarınız tutmaz, bazen de uzun zaman alır ama ahlaki tutum da bir standarttır. Bugün ne olursa olsun vazgeçilmemesi gereken bir standarttır.
***
Esad’la görüşmek, Esad rejimiyle işbirliğine girmek veya Şam yönetiminin istediği bir noktaya çekilip sessizliğe gömülmek Türkiye’ye yakışmaz. Suriye halkı, Rusya destek verdiği müddetçe Esad’ın baskısında bitkisel hayatta da olsa yaşayabilir ama hiçbir zaman bir daha eskisi gibi normal bir hayata sahip olamaz. Bu yönetime yüz vermek daha fazla ölüme göz yummak demektir. Bugün Rusya hatta İran’ın yaptığı bundan başka bir şey değildir.
Şartların değiştiğini ileri sürerek Türkiye’nin Esad’la temas kurmasını isteyenler de aslında bir politika önermiyor. Temas kurulduğunda neyin değişeceğine dair bir tahminleri bile bulunmuyor. Rusya-İran kontrolünde kukla rejim haline gelen Şam yönetiminin Türkiye hakkında kendisine ait bir karar alabilmesi mümkün bile değildir.
Esad’la el sıkışmaya zorlamak, Türkiye’nin Suriye sorununda kalan son ağırlığını bitirmekten başka anlam taşımaz. Süresi ne olursa olsun ülkesinin başında kalması imkansız bir diktatörün kanlı elini sıkmamak bile, tek başına korunması gereken diplomatik pozisyondur.
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025