Oya BAYDAR
Her sınır ötesi harekât tezkeresi Meclis'e geldiğinde, her şehit haberi yüreğimizi dağladığında, Cumhurcu zevat vatan, millet, beka nutukları atıp, şehitlik güzellemesi yapıp timsah gözyaşları döktüğünde hep aynı soruyu sordum, onlarca defa aynı yazıyı yazdım: Memleket evlatları Kuzey Irak'ta, Suriye'de, Fırat'ın doğusunda batısında ne uğruna can veriyorlar?
Verecekleri cevabı biliyorum: Beka meselesi, ülkenin milletiyle vatanıyla bölünmez bütünlüğü, terörü ininde yok etmek, sınırlarımızı korumak, vb., vb…
Beka dedikleri: kendi bekaları, ilhakçı, fütuhatçı hırsları, bölge üzerindeki hesapları. Şehitlerin kanından, insanların acılarından nemalananlar baskı ve korku yaratarak, yalanlarla halkı kandırarak evlatlarımızın ölümünü oya tahvil etmeye çalışıyorlar. Mehmetçiği ölmeye ve öldürmeye gönderdikleri bölgedeki düşman ise oralarda kendi varlıklarını, yurtlarını topraklarını savunmaya çalışanlar.
Savaş alanı: -pardon! resmî dilde kibarca harekât/operasyon alanı deniyor- Cumhur İttifakı ortaklarının, "terör örgütü PKK ile savaş" kisvesi altında on yılı aşkın süredir demografik yapısını büyük ölçüde değiştirdikleri, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Kürtleri kovup yerlerine Suriyeli sığınmacıları, Cihatçıları yerleştirmeyi planladıkları, IŞİD türevi yapılara ve de eşkıya çetelerine dönüşmüş ÖSO varî güçlere açtıkları Rojova. Son şehit haberlerinin geldiği bölge ise resmî söyleme göre "terörü ininde yok etmek üzere" 40 kilometre kadar içerlere girdikleri Irak Kürdistanı. O bölgede kurulmuş 50'den fazla üs'te konuşlanmış birlikler var. Bölge havadan sürekli bombalanıyor. Eski MİT müsteşarı, yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir süre önce "Irak ve Suriye'de altyapıyı felç edecek operasyonlar sürecek" açıklamasını yapmıştı. Bu operasyonlar aylardır sürüyor ve kara harekatıyla takviye ediliyor. Son şehitlerimiz yaşamlarını oralarda yitirdiler.

12 şehit mi gerekiyordu dillerin ufak ufak çözülmesi için?
Ben ve benim gibi "vatan hainleri!" yıllardır yazıp duruyoruz. Meselenin temelinde Türk devletinin genetik kodlarına işlenmiş, millî ideolojinin kırmızı çizgilerini oluşturan bölünme korkusu (Sevr sendromu) var ve bu korku öteden beri bilinçlere Kürt fobisi olarak yansıyor. Erdoğan ve şürekâsında temsilcisini bulan siyasî İslam ideolojisi, fütuhatçı ilhakçı (ve de neoliberal bezirgânlık) zihniyet ile buluşunca, bir de Bahçeli ve benzerlerinin Türkçü şoven, ırkçı faşizan hattıyla birleşince, başlıktaki soru cevabını buluyor.
Herkes, özellikle de iktidardakiler, PKK ile eşitledikleri Kürt sorununun çözümünün Kürt halkının eşit yurttaşlık temelindeki tüm haklarının, bu arada Kürt siyasal hareketinin meşruiyetinin tanınmasından; Kürtlere yönelik ayrımcılığın ve nefret söyleminin sonlandırılmasından geçtiğini biliyorlar. Ancak amaç bu hayatî sorunu çözmek, barışı sağlamak değil Kürt varlığının sadece sınırlarımız içinde değil dışında da ezilmesi olduğundan şiddeti ve savaşı yeğliyorlar.
Son olarak Kuzey Irak'ta şehit olan 12 evladımız ülkeyi sarstı, konuyu yeniden gündeme getirdi. Oysa 2019 Mayısında başlatılan Pençe harekâtlarında (Pençe 1, Pençe 2, Pençe 3, Pençe Kaplan, Pençe Kartal ve Pençe Kilit) yüzden fazla şehit ve kayıplarımız olduğunu biliyoruz. Tek bir can önemlidir ama sayı artınca tabii ki tepki de artıyor.
Şehit haberleri ve birliklerin konuşlandığı, savaştığı bölgenin görüntüleri kamuya yansıdığından bu yana bugüne kadar susmuş olan bazı kişiler konuşmaya, anlatmaya, soru sormaya başladılar. Benim dikkatimi çeken, bir dönem bölgede görev yapmış, en rütbelisi tuğgeneral olan, albaylıktan ve yarbaylıktan emekli görece genç subayların birbirini izleyen açıklamaları, soruları ve bugüne kadar duymadığımız eleştirileri oldu. Tedbirli, otosansürlü konuşuyorlar ama konuşuyorlar.
İlk olarak bir televizyon kanalında Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk'ü dinlerken hayrete kapıldım. Son zamanlarda yandaş veya muhalif kanalların müdavimi olan, harita başında ellerindeki sopayla şehvetle savaş anlatan paşa eskilerinden gına getirmiştim. Tam kanal değiştirecekken Solmaztürk'ün şu sözleriyle ekrana mıhlandım: "Askerlerimiz oralarda ne uğruna ölüyorlar, öldürüyorlar? Şehitler hangi nedenle, hangi sonuçlar için veriliyor?" Arkasından soruyor: "Siyasî amaçlı bir operasyon 1 yıl 8 ay sürmez. Operasyon sınırlı hedefle, sınırlı amaçla yapılır. Bu başka bir şey… Bu arazî işgalidir. Ne kadar devam edecek? Yabancı topraklara girdiniz, hududunuzu geriye ittiniz… Askeri sınır ötesine gönderenler cevabını vermelidir."
Emekli Albay Orkun Özeller, dikkatli konuşmaya çalıştığını da belirterek, "Hududu korumak kolay, bunlara gerek yok," dedikten sonra "Konuya ilişkin dilimi tutuyorum, silahlı kuvvetleri yıpratır, terör örgütüne yarar derler diye… Bunu bir yıldır söylemediğim için kendimi suçluyorum" diye ekliyor. Ve Emekli Yarbay Hakan Şahin tedbirli bir üslupla, konuya büyük hâkimiyetle benzer şeyler dile getiriyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel
Özgür Özel'in ezber bozan duruşu
12 şehit olayının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, bugüne kadar olduğu gibi iktidarın arkasında hizalanmak yerine hesap soran, açıklama bekleyen duruşunun CHP'nin yakın tarihinde çok önemli bir dönemeç olduğunu düşünüyorum. Özel, kendisine yönelecek "terörün iş birlikçisi", "terör örgütünün yandaşı" vb. gibi zırvaları (ki devletli zat ve hempaları hiç gecikmediler), saldırıları (ki provokatif saldırılar hemen başladı), hatta kendi partisi içinden gelecek tepkileri cesaretle göze alarak iktidarın dümen suyundaki tatlısu muhalefetinin bugüne kadar yapamadığını gerçekleştirdi. Bu duruşun, milliyetçilik kisvesi altında ırkçı faşizme göz kırpanların, devletin derinliklerindeki odakların güdümünde siyaset yapanların saldırılarıyla karşılaşacağını tabii ki biliyordu. CHP içindeki ulusalcı kesimlerin memnuniyetsizliğini, bu tavrın seçimlerde partiye oy kaybettireceği eleştirilerini (ki bu da iktidarın dayattığı bir ezberdir) hesaba katmamış olması da mümkün değil.
Türkiye'nin demokrasi ve barış güçlerinin, gerçek yurtseverlerin Özel'in arkasında durmaları, geri adım atmaya zorlanmaması için desteklemeleri gerekiyor ki, sorma-sorgulama askerî bir başarısızlık, taktik bir hata sınırında kalmayıp "Askerlerimizin oralarda ne işi var, ne uğruna ölüyor, öldürüyorlar?" sorusuna yönelebilsin. Canlarımızın hesabı asıl sorumlulardan, yani iktidardan sorulabilsin.
Zurnanın değil zırvanın zırt dediği nokta
Bu gelişmeler olurken Bahçeli'nin susması beklenemezdi. Yine gözünü yumup kulaklarını kapayıp bayramlık ağzını açtı ve bu defa kendini aştı. DEM partili milletvekillerinin maaşlarının kesilmesini, şehit ailelerine verilmesini, tümünün Meclis'ten atılmasını önerdi. Bu acılı günlerde psikiatrik vakalarla uğraşacak halimiz yok. Ama şehitlerimize şehitler katacak, güçlüklerimizi, sorunlarımızı perçinleyecek bir ruh hali 85 milyonun kaderinde söz sahibiyse, sinirleri yatıştırıcı tedavi önermekten ve acil şifa dilemekten de kendimi alıkoyamıyorum.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024