Vahap COŞKUN
Baş döndürücü” sıfatı Suriye’de yaşananları anlatmak için kifayet etmiyor artık. Her doğan yeni günde parametreler değişiyor, sahadaki aktörlerin durdukları yerler farklılaşıyor ve nasıl davranacaklarına dair ihtimaller çeşitleniyor.
Çok değil sadece son bir aya bakıldığında bile birçok dengenin sarsıldığı görülebilir. Mesela takriben üç hafta önce, alandaki hareketlenmeleri gözlemleyen hemen herkes ABD’nin Suriye’de kalıcı bir pozisyon üstleneceği konusunda herkes hemfikirdi. Ama aradan bir hafta geçti geçmedi, Trump “Suriye’den çekiliyoruz” ifadesiyle başta ABD’li karar vericiler olmak üzere herkesi yerinden hoplattı. İnsanlar bunun manasını çözmeye çalışırken, fazla vakit almadı, ABD’nin en azından belli bir süre Suriye’de durması gerektiği konusunda Trump’ın ikna edildiği haberi geldi.
Bugün ise ABD ve Fransa’nın başını çektiği Batı blokunun Suriye’de Esed rejimini vurması konuşuluyor. Daha dün “Suriye’den çekiliyoruz” diyen ABD bugün dünyaya Esed’e en kısa zamanda gerekli olan en sert müdahaleyi yapacağının sözünü veriyor. Buna mukabil her koşulda rejimi savunmaya devam eden Rusya ve İran ise Suriye’ye yönelecek her türlü saldırının ağır bir bedeli olacağı noktasında ABD ve müttefiklerini uyarıyor.
Kırmızı çizgileri aşmak
ABD’nin doğrudan müdahalesini gündeme getiren olay, Esed güçlerinin Cumartesi günü Doğu Guta’da gerçekleştirdiği saldırı oldu. ABD, sivil halka karşı kimyasal bir saldırı yapıldığını ve kırmızı çizgileri aşan rejime gerekli cevabın verileceğini belirtti. Hatta ABD’nin BM’deki temsilcisi Nikki Haley, BM’nin alacağı karar ne olursa olsun ABD’nin Esed’i cezalandırmaktan vazgeçirmeyeceğini açıkladı. Fransa da ABD’nin yanında durdu.
Rusya ve İran ise bütün bu olanları “düzmece” olarak niteliyor. Onlara göre, bütün olan biten Suriye’ye Batılı güçlerin karışmasını mümkün kılmak için İsrail’in yaptığı bir provokasyondan ibaret. Moskova ve Tahran, Şam’ın kimyasal kullandığını kabul etmiyor; rejimin meşru müdafaa kapsamında teröristleri mücadele ettiğini savunuyor ve Esed’i hedef alanların karşılarında kendilerini göreceğini belirtiyor.
Berbat sicil
Mutlak Esed savunusunun Astana üçlüsünde bir kırılmaya yol açtığı gözden kaçırılmamalı. Geçen hafta Ankara’da Rusya, İran ve Türkiye’nin devlet başkanları el ele tutuşarak Batı’ya karşı güçlü bir fotoğraf veren bir zirve tertip ettiler. Ne var ki Şam’ın son saldırıları, Ankara’da kenetlenen ellerin arasını açtı. Zira Rusya ve İran kimyasal saldırı iddiası karşısında kendilerini Suriye’ye siper ederken, Türkiye farklı bir tutum takındı. Ankara, Esed’in sivillere karşı kimyasal kullanmadaki kötü sicilini hatırlattı ve rejimi sert bir dille kınadı.
Esed’in sicilinin berbatlığı su götürmez. Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) bu ayın başında yayınladığı bir rapor, Esed rejiminin son bir yıl içinde 11 kez, iç savaşın başladığı tarihten bu yana ise ülkenin farklı bölgelerinde toplam 214 kez kimyasal silah kullandığını söylüyor. Raporda kimyasal silaha başvurma konusunda Rusya’nın sorumluluğuna da değiniliyor. Buna göre, iç savaş süresince Rusya’nın doğrudan kimyasal silaha müracaat ettiğine dair bir veri bulunmuyor. Bununla birlikte SNHR, rejimin bazı kimyasal saldırılarına Rusya’nın destek verdiğini kanıtladıklarını belirtiyor.
Hülasa, Esed ilk kez kimyasal silahlara başvurmuyor. Rejimin bazen direkt bazen de müttefiklerin desteğiyle kimyasal silahları yoğun olarak kullandığı herkes tarafından biliniyor. O halde iki sorunun cevaplanması lazım. Birinci soru şudur: Batı’dan daha önce yükselmeyen sesler bu sefer neden yükseldi? Batı, bu kez niye meseleye bu denli odaklandı?
Hukuki kıskacı yarmak
Trump ve Macron’un sahaya bodoslamadan dalmasının altında iç ve dış politik hesaplar yatıyor. Trump açısından bakıldığında iki husus öne çıkarılabilir. Biri, Trump’ın Rusya bağlantılarından ötürü içeride hukuki ve siyasi olarak sıkıntılı günlerden geçmesidir. En son, Trump avukatının bürosu FBI tarafından basıldı ve her tarafı aranan büroda birçok dokümana el konuldu. Kitlelerin desteğini arkasına alacağı bir konuda keskin bir Rusya karşıtlığı sayesinde Trump hem kamuoyunun dikkatini başka yöne kaydırabilir ve hem de kendisine dönük hukuki kıskacı yarayabilir.
Diğeri ise, Suriye’deki kalıcılığını meşrulaştırmasıdır. Suriye’de çok zikzaklı bir politikası oldu Trump’ın. ABD yönetiminin “Kalıyoruz”, “Hayır, çıkıyoruz”, “Şimdi çıkmıyoruz, bir süre daha buradayız” arasında salındı durdu. Kimyasal saldırının bu salınıma bir son verdiği ve ABD’nin Suriye’de kalıcılığını gerekçelendirmek için sağlam bir dayanak bulduğu söylenebilir. ABD, daha önce Suriye’deki varlığını IŞİD ile açıklıyordu. Bundan böyle ABD, olası bir müdahalesini ve Suriye’deki varlığını sürekliliğini, Esed’in kimyasal kullanmasını önlemekten bahisle haklılaştırmaya gayret edecektir.
Fransa’ya gelince; son zamanlarda bölgedeki tarihi varlığına ve egemenliğine gönderme yapan Fransa’nın Suriye’de daha etkin bir konum elde etme niyeti taşıdığına şüphe yok. Zaten Elysée’nin patronu, bir süredir bunu açıkça ortaya koymaktan imtina etmiyor. Rejimin saldırısı, Fransa’nın bu niyetini sahaya daha hızlı taşıması için aradığı gerekçeyi sağladı. Nitekim Macron, Suudi Arabistan Veliahdı Muhammed Bin Selman ile yaptığı görüşmeden sonra, Suriye’ye müdahale isteğini daha net bir şekilde dillendirdi. ABD ve İngiltere ile görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Macron, Suriye’nin kimyasal kapasitesini hedef alacak bir müdahale konusunda birkaç gün içinde bir karar verileceğini duyurdu.
Kapsamlı ve büyük bir müdahale mümkün mü?
İkinci soru ise şöyle formüle edilebilir: ABD öncülüğündeki Batı, gerçekten de Suriye’ye müdahale eder mi? Ederse, bu müdahale liderlerin söylemleriyle münasip bir kapsamda olur mu? Suriye’nin “kimyasal kapasitesini” çökertecek bir büyüklükte bir Batı müdahalesinin olanağı var mıdır?
İki liderin bu denli yüksek perdeden konuşmalarının ardından bir müdahalenin olması yüksek ihtimaldir. Trump ve Macron, hem sözlerini kamuoyu önünde kendilerini bağlayan sözlerini havada bırakmamak hem alanı tamamen Rusya ile İran’a bırakmamak ve onların meydan okumalarına karşı geri adım atmamak için rejime karşı harekete geçebilirler.
Lakin bu müdahalenin liderlerin ifadelerinin yansıttığı kadar kapsamlı ve büyük olması düşük ihtimaldir. Çünkü geniş kapsamlı bir operasyon, Batı’yı Rusya ve İran ile çok sert bir şekilde karşı karşıya getirir. Sıcak bir çatışma işlerin bütünüyle kontrolden çıkmasına neden olur. Mevcut şartlarda hiçbir aktörün bunu arzuladığını sanmıyorum. Dolayısıyla bir müdahale olacaksa da bu sınırlı bir şekilde yapılacaktır.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025