Ali BAYRAMOĞLU
Ulusalcılık bir hastalık. Barış süreci bunu iyice ortaya koydu. Ulusalcılığın savaş ve ölüm üzerine kurulu bir siyasi aptallık şovuna dönmesine tanık oldu.
Bu hastalığın altında üç başka hastalık daha yatıyor.
Sık söyleriz, tekrarlayalım.
Bunlardan birincisi 'simgesel bozukluk'tur.
Bu hastalığın esiri kişi, kesim ve sistemler, kendi dünyalarına ait kültürel işaret ve tarzları, anlama, algılama, denetleme, yandaş ya da öteki kılma aracı olarak kullanırlar. Bizde bu bozukluk, siyasi bir ihtiyacı karşılama, nevi şahsına münhasır ya da otoriter bir laiklik anlayışı üzerinden bir kültürel, hatta ekonomik tekel sahası oluşturma işlevi görür.
Kamusal alan olarak adlandırılan işte bu biteviye büyüyen tekel sahadır.
O zaman bu sahaya giriş ve çıkışlar 'sembolik uygunluk kriter'ine tâbi olur. İslami kimliğin siyasal ve kamusal hayatın dışında tutulmasını bu sembolik denetim sağlar.
İkinci hastalık 'din-dogma ilişkisi takıntısı'dır.
Din-dogma ilişkisi, dinin ataerkil bir yapıyı simgelediği, her unsuruyla ilerlemenin ve ilerlemeciliğin karşı kutbunu oluşturduğu inancını ifade eder.
Bu bakış açısı sadece dindarı değil, aynı zamanda dini de kuşatır.
Bu çerçevede din, insan-inanç ilişkisinden çok toplum-siyaset ilişkisi açısından ele alınır. Örneğin başörtüsü genel olarak zor yoluyla, gelenek baskısıyla, erkek emriyle kuşanılan bir giysi olarak açıklanır. Bu çerçevede makbul olan dindarlaşmayan dindir. Tersi ise her anlamda tasfiye edilmesi gereken bir tehlikedir. Bu bakış için dindarlık sadece geriyi ve gericiliği değil, cehaleti ve gelişmemişliği temsil eder.
Üçüncü hastalık 'toplum tasavvuru yokluğu'dur.
Toplum tasavvuru yokluğu 'dondurulmuş tarih ve toplum' algısı üzerine oturur. Türkiye açısından bakıldığında bu algıda 1923 başlangıç noktası kabul edilmekte, 1923-1950 arası dönem açık ya da dolaylı biçimde yüceltilmekte, 1950 sonrası ise bozulma ve karşı devrim dönemi olarak tanımlanmaktadır.
Tarih tasavvurundaki bu 'öznellik', toplum tasavvuruna ilişkin bir 'bozukluk' ile anlam kazanır ve tamamlanır.
Nitekim farklı talep, kimlik ve aktörlerden oluşan parçalı toplum anlayışı bu kesimde aktif bir şekilde reddedilir.
Buna karşılık öne çıkarılan, hatta idealleştirilen 'homojen insan' üzerine kurulu modernist-ilerlemeci bir düzen, yani 'benzer bireylerin toplamından ibaret tekil bir toplum anlayışı'dır. Farklılık algısı da buraya hapsolur.
Örneğin toplumsal dokuya ait farklı kültürel unsur ve tabakalar temizlenmesi gereken ataerkil kalıntılar olarak değerlendirilirken, toplumsal farklılaşma, 'homojen birey ve ideal toplum modeli'nin hem kurucu hem pekiştirici unsurları olarak kabul edilen eğitim, gelir, cinsiyet gibi verilerle ele alınır.
Bu durumun toplumsal tasavvur eksikliği yanında bir toplumsal tasavvur bozukluğuna işaret etmesinin ana nedeni, otoriter zihniyetin 'oluşması arzu edilen toplumsal yapı' ile 'var olan toplumsal yapı' arasında bir 'zihin karışıklığı hali' yaşamasıdır.
İdeal bir toplum tahayyülü fiili bir işlev görmekte, mevcut toplum bu tahayyülün üzerine oturtulmakta, en azından bu tahayyülle uyumlu davranması beklenmektedir. Aksi durumlar, 'irrasyonel gelişmeler' ya da 'ataerkil tortu ayaklanmaları' olarak algılanır.
İşte size memleketteki, ulusalcı tabir edilen, ama ortalama elit zihniyetini ifade eden hastalıklar dizisinin serencamı...
Bu da değişecektir...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025