Burhanettin DURAN
16 Nisan referandum kampanyası "korkular" ile "gelecek vaatlerine" hitap etme sarkacına girdi. Her iki cephe de bir yandan karşı tarafın tabanına ulaşmak için kapsayıcı bir dil kullanıyor, öte yandan ise kendi tabanını konsolide etmek için korkulara sesleniyor.
Kampanya ilk başta sert bir kutuplaşma söylemi (teröre destek/ bölünme) ile başladı.
Daha sonra ise CHP'nin doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almamayı seçmesiyle gerilim düştü.
Daha mikro polemikler etrafında cereyan eden bir tür soğuk kutuplaşmaya dönüştü.
Tartışmanın odağı referandumun ne kadar "tarihi önemde" olduğu iken ilginç şekilde ağır suçlamalara şahit olmuyoruz.
Evet ve hayır oyları birbirine yakın olmasına rağmen gerilimin düşük seyretmesi ne anlama geliyor? Demokratik bir olgunluk mu yoksa taktikler savaşı mı?
Kuşkusuz ikincisi. Bu kadar kritik bir referandumun tansiyonunun 16 Nisan gününe kadar düşük seyretmesini beklememeliyiz.
Son kapışmadan önce iki cephe de "karşı tarafın korkularını teskin etmeye" çalışıyor.
Bunun için tabanına korku vermeye devam ederken dışarıya sakinleştirici bir dil kullanıyor.
Karşı tarafın tercihi noktasındaki şüpheleri artırmaya çabalıyor. Buna korku siyasetinin yeni formu demek mümkün.
Bahsettiğim yeni korku siyasetinde hayır cephesinin bir adım önde olduğu kanaatindeyim.
CHP liderliğindeki hayır cephesinin seçmeni endişelendirmek için başvurduğu temalar rejim değişikliği, olağanüstü halin kalıcı hale gelmesi ve bölünme. Bu temaların altında açıktan seslendirilmeyen daha büyük bir korku yatıyor.
Batı medyasında pazarlanan ve referandumda evet çıkması halinde daha da köpürtülecek olan o iddia aslında çok basit:
Evet tercihi ile "İslamcı otoriter iktidarın" Türkiye'yi önümüzdeki on yıllarca yönetmeimkânına ulaşarak hegemonyasını kuracağı. 16 Nisan'ın ise son şans olduğu.
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Erdoğan ve AK Parti'ye yönelik olarak "laiklik ve İslamlaşma" polemiğini terk ettiği için "İslamcı" sıfatını kullanmıyor.
Sadece "tek adam" muhabbeti ile yetiniyor. Zira bu tür suçlamaların AK Parti lehine olumlu sonuçlar ürettiğini çok defa tecrübe etti.
Şimdi yeni bir şeyi tecrübe ediyor. O da AK Parti tabanındaki korkuları dindirme taktiği.
Bu taktik 16 Nisan referandumunun bir seçim olmadığı ve hayır çıkarsa yine Erdoğan ve AK Parti'nin iktidarda olacağı argümanına dayanıyor. Yani kaygı duyulması gerekmeyen, en az sıkıntılı seçenek olarak hayır pazarlanıyor.
CHP ve HDP tabanı "tek adam korkusunda" zaten konsolide olduğu için hayır propagandası AK Parti ve MHP'nin muhafazakâr seçmenini etkilemeye yöneliyor. Bu yaklaşım İslami-muhafazakâr kesimlerin geleceğini AK Parti'nin mevcut varlığı ile vurmaktır.
Bunu kolaylaştıran iki husus var. İlki, MHP lideri Bahçeli'nin henüz partisindeki muhaliflerin milliyetçi tabanın tercihini gittikçe hayıra çevirmesini engelleyecek bir kampanyaya başlayamamış olması. İkincisi ise AK Parti'nin eski, yeni tanınmış simalarının tabandaki hayırcıları, kararsızları dönüştürecek etkinlikte sahada olmaması.
Elitlerin coşkulu liderliği olmazsa tabanın cumhurbaşkanlığı sistemi hakkındaki kafa karışıklığı netleşemez. Ve CHP'nin yeni korku siyaseti AK Parti seçmenini hayır tercihine doğru çekebilir.
Son düzlükte referandumun sonucunu İslami-muhafazakâr oylar belirleyecek. Evet cephesi AK Parti, MHP ve Kürt seçmenlerindeki söz konusu çevrelere sistem değişikliğinin önemini anlatmak için bir yol bulmak durumunda.
Bu da CHP'nin yumuşak ve sofistike korku siyasetini karşılayacak bir dil olmalı. Erdoğan'ın çarşamba gecesi TRT'deki özel yayında sorularımıza verdiği cevapta "tavanlarından bıktımtabanlarına sesleniyorum" demesi önemliydi.
"Yenikapı ruhunu yaşatan tabanı el ele vermeye" çağırması ise AK Parti'nin kapsayıcısöylemi için yol haritası mahiyetindeydi.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020