Fehim TAŞTEKİN
Ortadoğu’nun tozunu yutmuş deneyimli diplomat, Kürtlerin Araplara, Alevi ve Şiilerin Sünnilere ya da Sünnilerin ötekilerine karşı bir savaş yürüttüğünü sanıyor. Konuşmanın kayda değer tarafı Kürtlerle ilgili. Türkiye ile YPG’nin Rakka operasyonunda bir araya getirilebileceğini düşünüyor!
Hakim güç olmak sahibini aptallaştırıyor mu? Amerikan yönetimine suflörlük yapan sivil ya da resmi ağızların hallerine bakarsak öyle! Söz konusu Ortadoğu olunca kolayca ve küstahça ahkâm kesebiliyorlar.
Hatalarını da sahip oldukları caydırıcı güçle düzeltebileceklerini sanıyorlar. Her seferinde de tökezliyorlar.
Öylesine tepeden baktıklarında coğrafyada gördükleri petrol ve doğalgaz hatları; demografyada gördükleri Şiiler ve Sünniler ya da Müslümanlar ve Hıristiyanlar. Bütün söylem ve siyasal kurgular neft ve dinsel karşıtlık üzerine kurulu. Bütün bir cehaletiyle coğrafyanın tarihini, toplum ve insana dair yaşanmışlıklarını, bunların gelişmeleri tayin etme kapasitesini yani yerellikleri sıfırlıyor.
Denklem hep aynı: Amerikan çıkarlarını garanti edenler iyi, diğerleri kötü. Kabaca yaklaşımları kaba. Bağdat ya da Şam görmüşleri de biraz daha karmaşık cümleler kurmak dışında farklılık yaratamıyor.
Yeni Başkan Donald Trump’ın bölgeye yaklaşımı da tepeden tırnağa neft kokuyor:
“Irak’a girilmesini istemedim… Eğer petrole el koysaydık belki IŞİD olmazdı çünkü para kazandıkları yer orası… Fakat belki bir başka şansımız olabilir.” (21 Ocak’ta CIA merkezindeki konuşma.)
“Ben bu bok adamları bombalardım. Bu enayileri hemen bombalardım. Aynen böyle. Boru hatlarını havaya uçururdum. Her bir karesini havaya uçururdum. Geriye bir şey kalmazdı. Ve Exxon’u oraya yerleştiririm, iki ayda bu adamları bir daha asla göremezsin.” (13 Kasım 2015’te CNN’deki konuşması.)
Trump defalarca 2003’teki işgalin tazmini için Irak petrolüne el koymaları gerektiğini dillendirdi. Nihayetinde Exxon’un CEO’su Rex Tillerson’ı dışişleri bakanlığı koltuğuna oturtarak sözünü ettiği ikinci şansa el salladı.
Trump, Amerikan siyasetine sinmiş olanı nobran nobran açığa vuruyor. Dünyaya kendi tapulu malı gibi bakan egemen ruhu gizleyen örtüyü indiriyor.
Gözlerinde ne Irak diye bir ülke ne de Iraklılar var. Aynı şey Suriye için de geçerli. Irak da Suriye de nihai olarak Amerikan müdahaleciliğinin kurbanları. O müdahalenin yan ürünleriyle mücadele ederken de başlangıç noktadaki hedeften sapmıyor: Kırpmak, dişlerini sökmek ve sömürmek.
Dış politikayı bilmeyen bir adamın ruh hali buyken Dışişleri’nde kariyer yapmış olanların durumu farklı mı? Hayır.
Bağdat ve Ankara’da elçilik yapmış olan James Jeffrey, Senato’da düzenlenen özel oturumda yönetime akıl verirken bizim coğrafyamıza dair hoyratlığın boyutlarını da sergiliyor.
Bir kere İran’ı IŞİD’den daha tehlikeli bir risk olarak tanımlıyor; IŞİD’e karşı mücadeleyi İran ve Rusya’nın önünü kesecek, Suriye’nin de belini kıracak şekilde kurguluyor:
“En önemli öncelik IŞİD olsa da ondan daha tehlikeli olan biri var. İran’ın kimi zaman Rusya ile ortaklık içindeki genişlemeci eylemleri bölgeye ve Amerikan çıkarlarına karşı eşit derecede risk arz ediyor…
IŞİD’i yenilgiye uğratırken bu, bölgenin istikrarı ve Amerikan çıkarlarını güçlendirecek şekilde yapılmalı… Washington ABD’yi bölgede tutacak, yeni (YPG) ve eski (Türkiye ve Irak) ilişkileri sürdürecek, İran’ın heveslerini geriletecek ve kaçınılmaz Rus varlığını idare edecek bir ertesi gün senaryosunu takip etmeli…”
Barack Obama o sihirli “ertesi gün senaryosu”nun içini dolduramadığı için kimilerine göre Suriye ve Irak’ta pasif kalmayı tercih etmişti. Ha bir de sürekli tekrarlanan “Ortadoğu’nun istikrarını temin etme hedefi” yok mu, insanı ifrit ediyor!
Ortadoğu’nun tozunu yutmuş deneyimli diplomat, Kürtlerin Araplara, Alevi ve Şiilerin Sünnilere ya da Sünnilerin ötekilerine karşı bir savaş yürüttüğünü sanıyor.
Konuşmanın kayda değer tarafı Kürtlerle ilgili. Türkiye ile YPG’nin Rakka operasyonunda bir araya getirilebileceğini düşünüyor:
“Türkler-ÖSO ve YPG-SDG’nin iki ayrı cephede ortak çaba içinde konuşlanması hem IŞİD üzerinde daha fazla baskı kurar hem de Türkiye’nin YPG ile ilgili kaygılarını azaltır.”
Jeffrey, YPG liderliğindeki gücün sonuç alabilmesi için ağır silahların sağlaması, Türkiye’nin de bunu kabullenmesi gerektiğini söylüyor. Referandumdan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YPG’ye karşı tutumunda yumuşama olabileceğini söylüyor.
Kürtlere atfedilen öneme karşın bir çekinceye de işaret ediyor:
“Sonuç olarak büyük bir ölçüde YPG’nin Rakka’da IŞİD’e karşı zaferi ya da şu anda Menbic’te görüldüğü gibi YPG’nin Arap toprakları üzerinde genişlemesi, IŞİD sonrası düzenlemeler açısından, YPG’nin İran ve Esad rejimi ile işbirliğine gitmesi dahil rahatsız edici sonuçlar doğurabilir.”
Kürtleri peşinen Suriye’den ayrı düşünen bir yaklaşım. Kürtlerin kendileri bile günün sonunda Suriye yönetimi ile masaya oturup demokratik özerkliği anayasaya aktarmalı bir hedef olarak dillendirirken Amerikalılar YPG’nin Suriye ordusu ile temasını kabul edilemez buluyor. Ve ardından da bölünme fobisi yaşayan Türkiye’nin, ABD’nin Kürtlerle ilgili uzun vadeli planlarını anlaması ve YPG’ye yardımı hazmetmesi gerektiği vurgulanıyor. Ankara, Kürtleri Kürtlerden dinlese daha kolay hazmedebilir!
Konuşmanın en fantastik tarafı Rakka’ya bir Suriye kenti değilmiş gibi yaklaşılması:
“Suriye ve İran’ın sahadaki vekil güçlerinin kapasiteleri etkileyici değil ve onların Sünni Arap bölgelerine konuşlandırılması riskli.”
Sanki Suriye ordusu ülkenin ulusal ordusu değil ya da askeri birlikler tamamen Alevilerden müteşekkil. Sanki bu savaşı sadece Aleviler yürütüyor. Öyle olsaydı 6 yılda Suud’un neftiyle Amerikan gemisi azcık yürürdü. Ayrıca Suriye’de “Sünni bölge” ifadesini alıp duvara çalmayacak çok az adam çıkar. Bu ifadeyi benimseyenler de ABD’nin sevgili cihatçılarından başkası değildir. İran unsurlarıyla ne yapacaklarına da bırakın Suriyeliler karar versin.
Sonunda emekli büyükelçi, sözü ABD’nin çaresiz olduğu yere bağlıyor:
“ABD, seçenekleri (YPG, ÖSO, TSK vs.) ne olursa olsun bu güçleri (İran, Rusya ve Suriye) dahil etmediği takdirde Rakka’yı alamaz. Bu durumda Rusya, İran ve Esad rejimini dahil etmenin getirileri, onların, ABD’nin onlar olmadan elde edemediği zaferdeki payları karşısında dengeli olmalı…”
Sahi ABD, Rakka’yı kurtarıldıktan sonra kime bırakmayı düşünüyor? Elçiye göre Sünni Arap bölgesinde olmaması gereken Suriye güçleri Fırat’ın kenarında öylesine sonsuza kadar bekleyecek mi?
Jeffrey, Suriye-Irak tiyatrosundaki Amerikan çıkarlarını “Irak’ın birliği ve bağımsızlığını korumak, Astana’da sağlanan Suriye ateşkesini desteklemek, İran’ın Irak üzerindeki etkisini sınırlamak, Rusya’nın bölgesel genişlemesine tepki vermek, Türkiye ile YPG arasında uzlaşı sağlamak” olarak tanımlayıp ekliyor:
“Musul ve Rakka özgürleştirildikten sonra ABD, Suriye ve Irak’taki sonuçların Amerikan çıkarlarıyla bağdaşmasını, özellikle de İran’ın önlenmesini temin için diplomatik ve askeri çabaya girişmelidir…
Suriye ve İran’ın muhalefet üzerinde mutlak zaferini önlemek için ABD, Suriye içinde eğitim ve lojistik destek birlikleri bulundurmak dahil kuzey Suriye’de Türk bölgesini, Rojava’yı, YPG bölgesi Afrin’i, Rakka etrafındaki kurtarılmış bölgeyi desteklemeli. Türkiye ile YPG arasındaki uzlaşma bu çabaları güçlendirecektir. ÖSO’yu silahlandırma seçeneği masada kalmalı. Bu koşullar Rusya’yı İran ve Suriye’den ayırmak için en iyi çözümü sunar.”
‘Güvenli’ diye alınan ama özünde merkezin kontrolü dışında tutulan bölgeleri koruma planlarının iki amacı olmalı: Suriye üzerindeki baskı ve manipülasyonu kalıcı kılmak ya da bölünme senaryosunu ilerletmek.
Mantıken “ertesi gün senaryosu” tamponların geleceğine dair de bir perspektif içermeli. Şimdilik kimse bilmiyor. Ama elçi Irak’ın bütünlüğü ve egemenliğinden bahsederken bu hakları Suriye’den esirgiyor.
İkili anlaşmalar gereği karşılıklı birbirlerini koruma taahhüdü altında olan Rusya, ABD’den farklı olarak uluslararası hukuka göre Suriye’de. Rusya, Soğuk Savaş zamanlarından savunma konseptine yardım ettiği Suriye’yi Trump’ın hevesleri için terk mi edecek? Sahi ABD, İran’ı nasıl sınırlandırmayı düşünüyor? İran, 2003’te Irak’ı altın tepside önünde buldu. Bu kimin marifetiydi? Irak işgal valisinin bir kararnamesiyle bir gecede ordusuz ve polissiz kaldı. Bir gecede 450 bin güvenlik görevlisi sokağa atıldı. Amerikan işgali bölgeyi sonsuz kötülüğün içine sürükledi. Dürüst olmak gerekirse İran Haziran 2014’te doğrudan ya da dolaylı olarak müdahale etmeseydi IŞİD, Bağdat’ı da düşürmüştü. Aynı şekilde Hizbullah 2013’te Suriye’de savaşa katılmasaydı Nusra ve IŞİD sadece Suriye’nin kentlerini değil Lübnan’ı da yutmuştu. İran, 1979’dan beri Suriye’nin bölgedeki müttefiki. Bu ittifak mezhebi bir temel değil Amerikan-İsrail karşıtlığı üzerine şekillendi. Suriye’de başlatılan vekâlet savaşı bu bağlamı çözmek için değil miydi? İran’ı Ortadoğu’da bu kadar operasyonel kılan faktör Batı-Körfez ittifakının müdahaleleri değil mi? ABD, İran’ın önünde bariyer gibi konuşlandırdığı Irak’ı kendi elleriyle yıkmadı mı? Hizbullah’ı Suriye’ye çeken kirli savaşı besleyen ve büyüten Batı-Körfez ortaklığı değil miydi?
İran’ın vekil unsurları derseniz, orada bölgesel etkisini sürdürecek bir tek Hizbullah var. O etki de sadece Alevilerle sınırlı değil. Hasan Nasrallah’a adanmış şarkıları en fazla dillendirenler Hıristiyanlar! ABD’nin başlattığı savaşlarla başta Hıristiyanlar Ortadoğu’dan silindi.
“İslam’ın büyük bir kibirle yayıldığını”, “Yahudi-Hristiyan batının geri çekildiğini” ve “buna karşı kutsal bir savaş verilmesi gerektiğini” söyleyen Beyaz Saray’ın baş stratejisti Steve Bannon’a da o şarkılardan birini dinletmek lazım. Belki Ortadoğu’da sorunun asıl kaynağının kendileri olduğunu anlarlar.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025