Ferhat KENTEL
Geçtiğimiz yaz Şili’den arkadaşım Jose Türkiye’yi ziyarete geldi. İstanbul başta olmak üzere, Doğu’dan Batı’ya epey dolaştı. Memleketine dönmeden önce de şu gözlemini aktardı:
“Şili’nin en büyük şehri Santiago’da sokakta insanlar pek gülmez; sürekli bir gerginlik hissedilir. Ancak Santiago’nun gerginliğini İstanbul’la karşılaştırıldığımda epey hafif kaldı, çünkü İstanbul’da suratlar çok daha asık; sokaktaki gerilim elle tutulur derecede somut ve neredeyse korku verici.”
Üç aşağı beş yukarı böyle bir gözlemi hemen hemen herkes paylaşsa da, dışarıdan birisi bunu dile getirdiği zaman açıkçası insanın bir miktar morali bozuluyor. Rutin gündelik hayat içinde insanın alıştığı ve görmez olduğu bir gerçeklik gelip yüzünüze vuruyor.
Bu gözlem dünya çapında yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlarda da kendini gösteriyor. Türkiye başkalarına karşı duyulan güvensizliğin en diplerde olduğu bir ülke...
Şüphesiz bu, Türkiye’de yaşayan insanların “fıtratında” olan bir duygu değil ama yaşadıkları ülkenin ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel şartlarının getirdiği bir sonuç. Belki yüz yıldır devlet-toplum ilişkilerinde, toplumsal gruplar ve cemaatler arasında yaşanan gerilimlerin ve travma üzerine travmanın eklendiği topraklarda insanların çoğunun yüzlerinin gülmesini beklemek pek mümkün değil.
Suratlara yansıyan bu gerilim, başkalarına ve etrafımızı kuşatan dünyaya karşı duyulan güvensizlikle doğrudan ilişkili... Tekçi bir ideolojik hegemonya altında, kendisini anlatmaya çalışan toplumsal aktörlerin hem devlet hem de başka toplumsal gruplar tarafından “korku” unsuru olarak görülmesi tabii ki gayet normal. Çünkü öğrenilen, sosyalleşen ve içselleştirilen format bu... Kutuplaşarak, ötekini dışlayarak varolmak...
Ancak, daha ziyade siyasal ve kültürel varoluşla ilgili olan bu hal, çok daha az önem verdiğimiz ve dört nala etrafımızı kuşatan bir “beton çevre”den bağımsız değil...
Türkiye toplumu, inanılmaz bir hızla, kültürlerine işlemiş olan, “anlamlı” dünyaları ve anlamlı referanslarını kaybediyor. Süreklilikle, devamlılıkla ve tekrar ederek güven veren bir dünya yok artık; basılan zemin sürekli olarak sarsılıyor. Geçmişten kalan işaretler kaybolurken, geleceğe dair belirsizlik had safhaya çıkıyor.
İçinde bulunduğumuz yıllarda, “muhafazakar” tanımını kendine yakıştırmış bir hükümetin yaptığı “muhafazakar makyaj” rötuşları da, bu belirsizliği, geleceğe ve de başkalarına karşı güvensizliği ortadan kaldırmak yerine, -“savaş aracı” olarak sunulduğu / görüldüğü için- tam tersi etki yapıyor.
Geçtiğimiz yıllarda “Betoncuların dini” (Taraf, 5.1.2013) üzerine bir şeyler yazmıştım. Din olunca duası da olur; işte bu “din”in duası da çıkmış.
Patenti, kuzunun kurda emanet edildiği “Çevre” ve Şehircilik Bakanlığı’nın bakanı İdris Güllüce’ye ait:
“Bu beton pompaları hiç durmasın. Rabbim bu ülkeyi hep böyle kalkındırsın. (...) Silah seslerinin yerine, terörün yerine insanların birbirine acımasızlığı yerine beton santrallerinden beton çıksın ve o beton pompaları insanlara güzel güzel evler, yollar, otobanlar, havaalanları yapsın. Rabbim bunu hep nasip etsin.”
Bu beton dini, güce tapan, aynılaştıran, adeta savaş diliyle süren kalkınmacı bir zihniyet eşliğinde şekillenen ve Güllüce’nin bahsettiği “acımasızlığın” bizzat en önemli sebeplerinden biri...
Kendilerini hâlâ kendi dinlerinin içinde yaşadıklarını zanneden ama mutlak güç ve başarı peşinde koşarken Protestanlaşan insanların da içine girdikleri bir din...
Betonlaşan dünyada yaşamaya çalışırken, suratlarımızın gülmeye devam etmesi pek kolay değil.
Bu yüzden “kurt”un duasına karşı alternatif bir duayı hızla devreye sokmamız gerekiyor:
“Rabbim; Güllücegillerin betonlarını nasip etme; bu memleketin insanlarının betonlaşmış binalar ve zihniyetlerden, acımasız bir kalkınmacılıktan kurtulup; tevazu içinde çevreye ve başka insanlara saygı duydukları günleri nasip et, lütfen!”
Ferhat Kentel
(Basnews)
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020