Hadi ULUENGİN
EVE taş atımlık mesafede bir Çin lokantası var. Lâfın gelişi lokanta diyorum.
Moda deyimle fast food tabir edilen cinsten bir büfe... Paket hizmeti de veriyor.
Zaten masa servisi bile karton kutuda yapıyor. Bilhassa öğlenleri de vızır vızır işliyor.
Fiyatlar el yakmadığından paydos vakti geldi miydi banka memureleri, hastane çalışanları, bir bölüm esnaf, hatta bazı mahalle sakinleri bile mekâna üşüşüyorlar.
Çalakaşık değil de çalaçubuk karın doyuruyorlar. Ne de mahirane kullanıyorlar!
Burada Pekin ördeği ısmarlanamaz ama semt lokantası olarak da hiç küçümsenemez.
***
ÇİN büfesiyle girizgâh yapmam bu ülke taamlarına duyduğum zaaftan kaynaklanmadı.
Geçenlerde İstanbul’u merkez seçip de mesleğini Ortadoğu ve Balkanlar’da sürdüren bir yabancı gazetecinin yakınmasını okudum. Öve öve bitiremediği şehrimizde yaşamaktan sonsuz mutluluk duyduğunu ifade ediyor fakat tek bir konuda serzeniş dile getiriyordu:
Meğer dünya mutfağını çeşnilendiren lokantalar çok az ve çok eksikmiş.
***
HAK veriyorum ama yine de afalladım. Çünkü ben ilk pizzayı 1966 veya 1967 yılında tattım. “Sosyetik” (!) kafeterya Caddebostan’da açılmıştı ve muazzam olaya dönüşmüştü.
Masa boşalsın diye enfes gözlü Yahudi kızlarla birlikte kuyruğa girmek ve bütün harçlığı bırakarak ketçap bulanmış hamuru yutmak fiyakaların zirvesini oluşturuyordu.
Eh İtalyan pidesi ne, bizlerin yegâne bildiği yumurtalı pide ne!
Vakıa doğru, ebeveynlerimle Rejans’ta zakuski, sonraları da arkadaşlarımla Fişer’de şnitzel yemişliğim vardı. Fakat yine de İstanbul evrensel çeşniler açısından tam bir çöldü!
Böylesine mekânların sayısı taş çatlasa bir elin parmaklarıyla sınırlı kalırdı.
Zaten de daha fazlası açılsa büyük ihtimalle müşterisizlikten kısa sürede iflas ederdi.
Arz-talep meselesi, rakı mezesinden İspanyol tapasına geçecek cesaretten yoksunduk.
Dolayısıyla da tıpkı sanatta, kültürde, modada, estetikte vs’de olduğu gibi şehrimiz farklı lezzetler açısından da çok taşralı, çok kapanık ve çok tecrit bir manzara sunuyordu.
Tabii bunun farkına varabilmem için başka kentleri ve başka diyarları görmem gerekti.
***
OYSA şimdi, yukarıda örneklediğim gibi Çin işi mahalle büfelerinden AVM’lerdeki Tayland fast food’larına veya şık semtlerdeki West Cost lokantalardan daha mütevazı Yunan tavernalarına yedi düvel mutfağını sıralayan ibadullah mekâna rastlıyoruz.
Bazıları kalantor kesime hitap etse bile diğerleri orta sınıflarla da dolup taşıyor.
Üç nesil önce çatalı bile bilmeyen insanlar bugün büyük ustalıkla çubuk kullanıyorlar.
Rayihası kaçmasın diye espresso kahveyi ristretto olarak ısmarlıyorlar.
Süpermarket reyonlarında satılan Japon suşilerinin de en azından tadına bakıyorlar.
O hâlde kuşku yok, yine tıpkı sanatta, kültürde, modada, estetikte vs’de evrenselliğe yaklaşan Türkiye ve İstanbul artık damak babında da o evrenselliğe doğru koşuyor.
Az buz şey değil, bunun devrim niteliğini kavramak ve yabancı gazetecinin aslında haklı yakınması karşısında yine de hayrete düşmek için sosyolojik tarihte ancak hiç sayılacak bir zaman süresi öncesinde ketçaplı hamuru ilk kez pizza niyetine yutmuş olmak gerekiyor.
***
ÇOK mu önemli? Evet, çok önemli!
Önem nane soslu balığı veya soya salçalı mısırı sevip sevmemekten kaynaklanmıyor.
Çünkü farklı lezzetleri bilmek, görmek ve tatmak mide kursağından ziyade aslında hayat ufkumuzu açıyor. Sofra önyargılarını kırarken yine aslında hayat önyargılarını kırıyoruz
Kâse içinde Çin yemeği keşfederken o kâsedeki farklı dünyaları da keşfediyoruz.
Çubukları mahirane kullandığımız ölçüde de evrenseli aramakta daha mahir oluyoruz.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015