Hadi ULUENGİN
BAŞLIKTAKİ deyimin nereden kaynaklandığını bilmiyorum. Hiç de araştırmadım.
Zahir bu sebzenin her öğün sofraya konuluyor olmasından dolayı falan icat edilmiştir.
Fakat ne demek istendiğini anladığımıza göre burası önemli değil!
Ama Gezi olaylarının kabak tadı vermesi çok önemli ki, işte buraya geleceğim.
***
EVET, kabak tadı verdi! Şu siyaseten doğrucu riyakârlığın arkasına sığınmadan ve fincancı katırlarını ürkütmek pahasına bunu artık dobra dobra saptamak gerekiyor.
Sırf ağaç kesildi kesilmedi, kışla yapıldı yapılmadı meselesini kastetmiyorum.
Bilhassa ve bilhassa, zaten geri planda yatan siyasi perspektifi vurgulamak istiyorum.
***
ÖYLE, çünkü sopa, pala yahut tabancayla boy gösterdikleri için medyatiklik kazanan; fakat aslında ciddi bir sessiz çoğunluğun en uç tezahürleri olarak sahneye çıkan böylesine simge aktörleri “AKP milisi” (!) diye karalamak gerçekle bağdaşmıyor.
Tepkiyi onların fanatizmine yormak ise gelişmeleri yanlış okumak anlamına geliyor.
Hiç şüphesiz bu dürtü de devreye giriyor ama esas sorun kitle çizgisi denen sınırın çoktan aşılmış olmasından kaynaklanıyor.
Yani toplumsal ibre ya eylemleri reddeden, ya da mesafeli duran ölçeğe meylediyor.
***
NİTEKİM Türkiye çapında yapılan son kamuoyu taraması da buna gösterge sundu.
Eğer grafiğe alıcı gözüyle bakarsanız, Taksim’i ve onun uzantılarını onaylamayanların oranının AKP’ye oy veren seçmenlerin oranını dahi haydi haydi geçtiğini göreceksiniz.
Başka bir deyişle, sessiz çoğunluk iktidar partisi taraftarlarının da ötesine taşıyor.
Zira yukarıdaki Türkiye ne Kadıköy’ün, Çankaya’nın, Karşıyaka’nın hâli vakti yerinde mahalle sakinlerinden; ne üniversite kampüslerinin özgürlükçü ve idealist asilerinden; ne de mezhebî ve mazoşist varoşların, heyhat cellâtlarına ebediyen âşık maktullerinden oluşuyor.
Dolayısıyla da, iş çığırından çıktığı için artık önemi kalmayan haklı- haksız sorusunu herkes kendi meşrebine göre cevapladığından, eylemlerde ısrar tek bir şeye hizmet ediyor:
Toplumsal kutuplaşmayı pekiştirmek!
***
ZATEN desperados kimlikli ve marjinal nitelikli “sol” aculları bir kenara bırakalım.
Onların dışında, olayların başından beri ısrarla ve tekrarla vurguladığım gibi yukarıdaki kutuplaşmayı ana rota olarak benimsemiş tek bir mihrak mevcuttur: Ulusalcılar!
Çünkü bu şer odağının bel bağlayabileceği yegâne çare “kaos stratejisi”dir!
Yani onların gaflet perspektifinden bakılırsa, Kürt barışını önlemek ve ülkemizi totaliter ve otoriter coğrafyalara sürüklemek ancak gerilimi tırmandırmakla mümkündür.
Sözkonusu kaos had seviyeye ulaşmalıdır ki, hezeyan ufkunda darbe ihtimali belirsin!
Ve zaptiyenin gazı, palanın sapı, piştovun kurusıkısı falan, bütün bunlar iktidarı demokrasi iklimlerine yabancılaştırdığından aslında ulusalcı peksimete yağ sürmektedir.
***
İKTİDAR işte o iktidar körlüğünden dolayı bunu kavrayamayıp tongaya basabilir.
Nitekim basıyor da! Yangına körükle giderek çelişkileri derinleştirmek aczine düşüyor
Ama özgürlükçü olmak iddiasıyla ortaya çıkan ve öyle olduklarına hâlâ inanmak istediğimiz Gezi Direnişi öncüleri de mi aynı körlükten mustarip? Sarmalı görmüyorlar mı?
Kitle çizgisini aşarak kaba tadı verdiklerini, dolayısıyla da en az o iktidar kadar tongaya basıpulusalcıların kuyruğunda şer girdaplara sürüklendiklerini fark etmiyorlar mı?
İki yanlış bir doğru etmez, toplumsal kutuplaşmaya alet olduklarını algılamıyorlar mı?
Kabağın kalyesinden de, sotesinden de, dolmasından da gına geldi, patlıcana geçelim!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Hasan Arsan
Mızrak o kadar büyük ki hiç bir kılıfa sığması mümkün değildi. Kılıfı parçalamaktan başka çare kalmamıştı.