Hadi ULUENGİN
DÜN dediğim gibi, 17 Aralık’tan beri yaşamakta olduğumuz kaybet kaybet sürecinde üç temel aktör ve unsur mutlaka zayiat verecek.
Bunlar Gülen Hocaefendi Camiası; AKP ve lideri ve sivil demokrasi atılımıdır.
Kaldığım yerden, yani ikincisinden devam ediyorum.
***
BURADAKİ sorun AKP’den ziyade Recep Tayyip Erdoğan’dır. Mesele Başbakan’ın otokratik, hatta giderek diktatoryal bir viraj dönmüş olmasından kaynaklanıyor.
Ama tabii ki inkâr edilemez, partisi ve kendisi çok büyük ve cesur atılımlara imza attı.
Fakat Kürt sorununa çözüm arayışı hariç, özellikle 12 Eylül 2010 referandumundan sonra izlenen güzergâh demokrasi kriterleri açısından artık asla onaylanamaz raddeye vardı.
Nitekim de aynı referandumun ana maddeleri arasında yer alan HSYK düzenlemesini şimdi yeniden değiştirmek; yani kuvvetler ayrılığı ilkesini hadım ederek yargı bağımsızlığını zapturapta almak çabası yukarıdaki diktatoryal gidişatın son tezahürünü oluşturuyor.
Sözkonusu yargının Camia’nın otonom bölgesi hâline geldiği iddialarındaki gerçek payı ne olursa olsun, böyle bir gelişme çoğulcu rejimle bağdaşmaz. Hukuku hukukla katleder.
Her hâlükârda girişim ya Anayasa ya da Avrupa mahkemesinden döneceği için AKP ve lideri bu bağlamda daha şimdiden kaybet kaybet’in diğer tarafı olarak ortaya çıkıyor.
***
AVRUPA dedim fakat buna ABD ve genel uluslararası camiayı da eklemek gerekiyor.
Son gelişmenin iktidar sözcüleri tarafından Washington- Tel Aviv komplosu olarak nitelendirilmesi abukluğunu tabii ki çöpe atalım ama şu vakıa doğrudur: Deyim yerindeyse, o uluslararası camianın çok değer verdiği ve örnek addettiği Erdoğan’ın üstü çizileli epey oldu.
Sebebi de kendisidir. Çünkü demokrasi kıstasları açısından içeride, diplomatik açıdan ise dışarıda uyguladığı politika ait olduğumuz o camia tarafından hazmedilecek şey değildir.
Başta Gezi Direnişi olmak üzere dâhili bünyede muhalefete karşı geliştirdiği ceberut söylem, hariçte ise ŞİT üyeliğinden dem vurmaya veya Çin füzesi ısmarlamaya varan hezeyan, hükümeti ve önderini uluslararası planda kaybet kaybet’e iten hayati faktörlerdir.
***
ÖTE yandan, AKP’yi ve liderini yine aynı kaybet kaybet’e mahkûm eden esas ve güncel olgu son yolsuzluk vukuatlarıdır.
Gerçi doğru, yazık ki toplum bal tutan parmağını yalar sözüne az çok temayüllüdür.
Fakat buna rağmen Türkiye kamuoyu da bütün kamuoyları gibi yolsuzluklara karşı belirli ölçüde hassastır. Dolayısıyla o yolsuzluklar her iktidarın yumuşak karnını oluşturur.
Hele hele mevcut iktidar kurumunun hep kendi aklığını işlediği düşünülürse, ister yukarıdaki gibi adlî müdahaleyle örtülmeye, isterse de istisna diye geçiştirilmeye çalışılsın, AKP’nin ve liderinin badireyi fire vermeden atlatacağını varsaymak mümkün değildir.
Zaten doğal bir iktidar yıpranması yaşayan; artı, Recep Tayyip Erdoğan’ın otokrat ve pederşahi tutumundan rahatsızlık duyan kesimleri kendinden uzaklaştıran Parti ve Başbakan yukarıdaki gelişmenin faturasını seçim sandığında az veya çok ödemek zorunda kalacaktır.
***
AMA hayal kurmayalım. Hemen şimdiden illâ çok ödeyecektir diye kestirip atamayız.
Şu bir vakıa ki, karizmatik kişiliği ve kavgacı mizacıyla ya aşk ya da nefret lideri olmayı seçmiş olanErdoğan’a aşk duymaya devam kitleler hâlâ geniş ve yoğundur.
Fakat yine de müttefiklerini ittiği, dostlarını küstürdüğü ve yol arkadaşlarını kandırdığı için Başbakan ve partisinin kaybet kaybet’te zayiat vermesi mutlaka ve mutlaka mukadderdir.
Aynı kaybet kaybet sürecinin en önemli ve en son unsuruna, yani 17 Aralık’la birlikte büyük darbe yiyen sivil demokrasi atılımına çarşamba günü geleceğim.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015