İbrahim Kiras
Türkiye’nin cennet köşelerini küle çeviren yangınlar çok büyük bir felaket. Ülkenin akciğerleri yanıyor, bizim de millet olarak duyduğumuz ızdıraptan yüreğimiz yanıyor. Ama bir başka acı daha var içimizi yakan: Böylesi krizlere karşı hazırlıksızlığımız.
Orman yangınları kaçınılmaz bir realite maalesef. Yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde aşırı sıcaklara bağlı doğal sebepler yanında kasıtlı çıkarılan veya insan hatasına bağlı olarak başlayan orman yangınları ciddi bir problem. Bu hususta yapılabilecek tek şey tedbirli ve hazırlıklı olmak. Bunu da ilgili devlet kurumları yapacak.
Ne var ki her yaz aynı rutini yaşıyoruz biz: Orman yangınları yaşanıyor, hazırlıksızlıklar veya donanımsızlıklar ortaya çıkıyor, kamuoyundan tepki ve eleştiriler yükseliyor, yetkililer bir sonraki yaza daha hazırlıklı olunacağını, yangın söndürme uçağı filosu alınacağını vs. açıklıyorlar… Bir yıl daha geçiyor ve aynı hadiseler sırayla yeniden yaşanıyor.
Burada yanlış giden bir şey yok mu?
Birkaç gün önce Eskişehir’de çıkan orman yangınına müdahale etmeye çalışırken şehit düşen görevlilere gerekli eğitimin verilmemiş olduğu, üzerlerinde özel yangın teçhizatı olmaksızın söndürme çalışmasına gönderildikleri ortaya çıktı. Dahası, önceki dönemde orman yangınıyla mücadele eğitimi verilen iki önemli merkezin geçtiğimiz yıllarda kapatıldığı, bunlardan birinin arsasının da imar planı değişikliğiyle otel arazisi yapıldığı öğrenildi.
Burada da mı yanlış giden bir şey yok?
Maalesef milletin yüreğini yakan tek facia orman yangınları da değil. Son dönemde üst üste çok sayıda facia yaşadık. En büyüğü 2023 başında gerçekleşen büyük depremdi. Yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettiğimiz bu büyük felaketin acısını ağırlaştıran her zamanki “ihmal, tedbirsizlik, donanımsızlık” üçlemesiydi. Ancak bu konuda tüm sorumluluk yalnızca birkaç müteahhide yüklendi.
Soma’da ve Ermenek’te yaşanan maden facialarında veya Çorlu tren kazası olayında da kamuoyu vicdanını tatmin edecek bir sonuç göremedik.
Bu ayın başında Irak’ın kuzeyindeki bir mağarada 12 asker metan gazı zehirlenmesi yüzünden şehit oldu. Yine ihmal, yine tedbirsizlik, yine donanımsızlık çıktı karşımıza.
Geçtiğimiz günlerde İskenderun Deniz Er Eğitim Alayı’nda ‘eğitim çalışmasından’ sonra fenalaştığı açıklanan yedi mehmetçikten ikisinin hayatını kaybetmesinde ise bu üçlüden hangisinin veya hangilerinin rol oynadığı şimdilik meçhul görünüyor.
Daha birkaç ay önce Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel yangını faciasında 78 canımız gitti. Kestirmeden söyleyelim, birilerinin görevlerini doğru düzgün yapmaması yüzünden öldü bu insanlar. Zira bugünkü düzende hiç kimsenin işini düzgün yapması gerekmiyor. Çünkü belirli görevleri üstlenecek kişilerde ehliyet veya liyakat aranmıyor, yalnızca sadakat aranıyor. Bu yüzden de hasbelkader bir makama gelmiş olanların yerlerini korumaları için salavat getirir gibi her fırsatta “Sayın Cumhurbaşkanımızın” adını anmaları yetiyor.
Bilhassa son on yıldır kurumlar etkisizleştirildiği için de kurumsal kararlar alınamıyor. Hiçbir yönetici inisiyatif kullanamıyor. Yukarıdan talimat gelmedikçe hiçbir konuda parmaklarını kıpırdatmıyorlar.
Dolayısıyla bu tablo karşısında “İlgili kurumlarımızın başında kimler var, bu işin sorumluları kimler” diye bir soru sormanın manası da bulunmuyor artık.
Bu problemler dile getirildiğinde sorumlu makamların siyasi savunma hattına çekilmeleri de çok nahoş bir tablo oluşturuyor.
“Eskiden de vardı böyle şeyler, biz icat etmedik. Yolsuzluk da vardı, adam kayırma da vardı, partizanlık da vardı, beceriksizlik de vardı... Bunları biz yapınca mı suç oldu!” diye savunma olur mu? Oluyor işte…
Yanlışların dile getirilmesini ve bunların düzeltilmesi için yapılan uyarıları iktidarlarına zarar verme amacına matuf saldırılar olarak gören bir siyasi zihniyet var karşımızda.
Gerçekte iktidarlarına asıl zararı bahsettiğimiz yanlışların verdiğini anlamak istemiyorlar, bu yanlışlara sahip çıkmanın neye yol açtığını görmüyorlar.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025
29.05.2025
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025