Mensur Akgün
Biri geçmişe, diğeri de geleceğe bakan iki yüzü var. İlki genelde daha genç, ikincisi ise daha yaşlı ve sakallı. Muhtemelen zamanın akışıyla kazanılan tecrübeyi ima ediyor. Ama diğer yandan yılın ilk ayına da adını veriyor.
Benim Janus’la tanışmam 1970’li yıllarda Raymond Aron sayesinde oldu. Kimin dersiydi, Aron’un hangi kitabıydı, neye atfen Janus kullanılmıştı hatırlamıyorum, ancak Janus aklımda siyasetin ve gerçeğin en az iki yüzü bulunduğu, bugünü değerlendirirken geçmişi ve geleceği birlikte düşünmenin gerekli olduğu şeklinde kalmış. Eminim Aron’u okuyanlar ve Janus’u bilenler ona farklı anlamlar da yüklemiştir.
Bu yazıya Janus’la başlamamın sebebi ise 27 Şubat gecesi yaşadığımız büyük sarsıntıyı değerlendirirken geçmiş kadar geleceğe bakmanın ve aynı zamanda bugünü iyi analiz etmenin gerekli olduğunu düşünmem yüzünden. Çünkü akılcı bir çözüm ne sadece geçmişin hatalarıyla, ne de sadece geleceğe ilişkin iyi niyetli öngörülerle mümkün. Hem geçmişten ders çıkartmamız, hem günün gerçeklerini görmemiz, hem de geleceği planlamamız şart.
Geçmişten, en az 36 askerimizin hayatına mal olan son menfur saldırıdan sayısız ders çıkartabiliriz. Keşke Suriye savaşına taraf olmasaydık, keşke rejimle bir an önce barışsaydık diyebiliriz. Ancak bunların her biri siyasi açıdan anlamlı ve doğru olsa bile geleceği şekillendirmek açısından yerinde önermeler değil. Siyasi iktidarı sorumlu tutabiliriz fakat zamanı geri saramayız.
Bana öyle geliyor ki, gelecek için geçmişten çıkartılacak ilk ders askerlerimizin siyasi ilişkilere, Rusya ile kurulan karşılıklı bağımlılık dengesine güvenerek hava koruması olmaksızın sahaya sürmenin ne denli riskli olduğunu görmemiz olmalı.
Brinkmanship politikasıyla, kriz yönetimiyle istediklerimizi bu ülkeye kabul ettirmemizin zorluğu sanıyorum şimdi iyice anlaşılmıştır. Rusya ile çatışma olasılığını, tatsız sürprizleri artık ciddiye almak zorundayız. Belli ki Rusya’nın önceliği Türkiye değil.
Bundan çıkartılacak bir diğer sonuçsa Suriye sorununun siyasi çözümü için özellikle 27 Şubat sonrasında kazandığımız askeri avantajı diplomasiye tahvil etmek, Rusya başta olmak üzere dünyayı masaya oturtmak olmalı. Hepsinden önemlisi de Suriye’deki fiili varlığımızın uzun süreli olamayacağını görmek, çıkarlarımızı yeniden ve daraltarak tanımlamak, müdahalemizin siyasi hedeflerini gözden geçirmek.
Ben Türkiye ile Rusya’nın düşman değil dost olması gerektiğine düşünenlerdenim. Rusya ile çatışacağımıza, onların imkanlarından yararlanmalı, gerektiğinde dengeleyici bir unsur olmasını sağlamalıyız. Ankara’nın bu olayda Moskova’yı doğrudan karşısına almamasını da anlayabiliyorum. Ne tırmanmadan, ne de teslimiyetten kazançlı çıkarız. Diyalog kanallarının açık olması hala önemli.
Fakat bu tespit geçmişte hata yapılmadığı, bu hatadan ders çıkartılmasının gerekli olmadığı anlamına gelmiyor. Taktik hatamız yukarıda da söylediğim gibi Rusya’nın dostluğuna güvenip hava savunmasını ihmal etmekti. Stratejik hatamız ise S-400’leri satın almak. Yine zamanı geri saramayacağımıza göre yapılması gereken ABD ile bir modus vivendi yaratmak, İdlip krizinin oluşturduğu sempatiden yaralanarak F-35 programına geri dönüşün yollarını aramak.
Bu tabii ki ABD ile bütün sorunlarımızın çözüleceği, Trump yönetiminin ya da bir başkasının Türkiye’nin tüm beklentilerini karşılayacağı anlamına gelmiyor. Ancak şartlar bizi Washington ile yakınlaşmaya itiyor. Yapılan açıklamalardan, bir süredir yayınlanan taziye mesajlarından anlaşıldığı kadarıyla Washington da İdlip krizini fırsata çevirmeye, iki ilişkilerde yeni bir ivme yakalamaya çalışıyor.
Ben bunu kaçırmayalım derim. Kaçırmamız gereken bir başka fırsat da Washington Antlaşması’nın 4. Maddesinden doğan dayanışma ruhunu diğer NATO müttefiklerimizle ve AB’yle olan ilişkilerin normalleşmesine tahvil etmek olmalı. Bunun da yöntemi içimize çeki düzen vermekten, insan hakları sorunlarımızı çözmekten, sembolik önemdeki davaları acil olarak hukuka ve yasalara uygun şekilde sonlandırmaktan geçiyor.
Kabul etmeliyiz ki, sığınmacılara kapıları açmak insani açıdan da, siyasi açıdan da en yaratıcı çözüm değil. Belki bazı ülkelere yerine getirmedikleri sorumlulukları hatırlatabilir ama doğabilecek insani, siyasi ve diplomatik krizlerden biz çok daha fazla etkileniriz. Umarım Türkiye bu konuda yeniden sağduyuya döner, komşularını ve Avrupa’nın belli başlı ülkelerini Suriye sorununda karşısına değil yanına alır.
Yaşadığımız şoka, kaybettiğimiz insanlarımıza, hissettiğimiz acıya, hayal kırıklığına, yenilgi duygusuna ve hatta iktidara duyduğumuz tepkiye rağmen ülkemize güvenelim. Son birkaç gün içinde üretilen askeri tepkiyle rejim güçlerine ve müttefiklerine verilen zarar gerçekten büyük. Rusların çok güvendiği ve pek çok ülkeye sattığı yakın mesafe hava savunma sisteminin dronlarımızca vurulması kendi başına bir gösterge.
Ama bir daha bu tür acıların yaşanmaması için askeri ve siyasi tedbirleri de alalım. Yaşadığımız krizden kimseye söylemesek de dersler çıkartalım. Sosyal medyayı kapatmak için uğraşacağımıza sağlıklı bilgi akışı sağlayalım. Dünyayı doğru okumaya, beklentilerimizi imkanlarımızla orantılı hale getirmeye çalışalım. Unutmayalım ki, bizim gibi ülkelerin asıl gücü sahaya sürdüğü askerlerinden, müdahale yeteneğinden çok ikna kabiliyetinden, diplomasisini etkin kullanımından kaynaklanır. Bir kez daha başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimle…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024