Murat BELGE
Paris’teki yeni korkunç olaylardan geç haberim oldu. Hâlen de doğru düzgün anlamış değilim, nerede ne olduğunu, nasıl olduğunu. Ama genel bilgi bir bakıma yeterli. Ayrıntıları bilmeden de yeterli izlenim ediniyorsunuz; çünkü bu kaçıncı!
Müslüman dünyada bu eylem biçimi belli ki kendini yeniden üretme imkânları buluyor. Bu tür örgütler kurulabiliyor, militan bulabiliyor, şiddet dozu gittikçe artan eylemler uygulayabiliyor. Bunları yapabildiğine göre, bir yanda bu gibi olayları onaylayan, beğenen kitleler var.
Temel sorun da burada. O örgütle, bu örgütle polisiye tedbirlerle mücadele edersiniz; belirli koşullarda öyle örgütlerden bazılarını da çökertebilirsiniz. Ama bu tip örgütlere eleman, militan sağlayan kitle durdukça, örgütler yeniden kurulur, yeniden harekete geçer. Bunlar yaşadığımız dünyada ilkokul bilgisi düzeyine denk düşen şeyler. Böyle olaylar oluyor, bir kısmımız bunları bir kere daha söylüyor. Sonra olaylar yeniden oluyor.
Çeşitli nedenlerle. Ama bu dünyada, dünyaya büyük ölçüde egemen olan Batı’da, böyle bir bakışı ciddiye almayan bir kesim var. Bu kesimin son temsilcilerinden biri George Bush idi ki, galiba babası bile onun döneminde yapılanları onaylamadığını dile getirmek gereğini duydu. Ama koskoca Amerika Birleşik Devletleri halkı, George Bush gibi bir adamı iki kere Başkan seçme “feraset”ini gösterdi.
IŞİD tipi örgütlere militan veren Müslüman taban çeşitli nedenlerle rahatsız, çeşitli nedenlerle yaşadığı hayattan hoşnut değil. Bu gibi hoşnutsuzluklar her zaman radikal ve şiddet düşkünü hareketlere taban sağlar.
Ekonomik nedenlere, yoksunluklara dayanan hoşnutsuzluk elbette ki var. Ama sorunun tamamı buna dayanmıyor. İnsanlık onuru yoksunluğu belki daha önemli. Çeşitli Batı toplumlarında yerleşmiş Müslüman azınlıklar, özellikle de onların genç kuşakları, Afganistan’da ya da Yemen’de çekecekleri türden bir yoksulluk çekmiyor muhtemelen. Ama kültürel aşağılanmadan, birinci sınıf insan muamelesi görmemekten ileri gelen ve büyük bir ihtimalle çok daha şiddetli duygulara, tepkilere yol açan bir yoksunlukla yüz yüze, her Allah’ın günü.
Bunun içinde Filistin sorunu da var, örneğin. Fas’ta veya Malezya’da yaşıyor olmak, bugünün dünyasında, Filistin’de olanlardan habersiz –ya da o olaylara karşı kayıtsız– olmak anlamına gelmiyor. Özellikle Filistin, kendi boyutlarını aşan bir simge haline gelmiş durumda. Batı’nın Müslümanlar’ı nasıl aşağıladığının, ne gibi haksızlıklar yaptığının simgesi ve dolayısıyla Müslümanlar’ın Batı’ya karşı verecekleri her şiddetli karşılığın gerekçesi.
Tabii bu sorunun bugünkü İsrail yönetimiyle çözülmesi sözkonusu değil.
Bir de şu, “İslâm’da terörün yeri yoktur” teranesi var, senaryonun değişmezleri arasında. “Terörün yeri yoktur, dolayısıyla bu işleri yapanlar Müslüman değildir.” Durum buysa, bu olaylar karşısında Müslümanlar’ın yapacağı bir şey de yok.
Yani bu tutum aslında, gerçeklik düzeyinde, böyle eylemlere sessiz bir onay, bir “göz kırpma” olarak yorumlanabilir.
Herkese düşen işler var da, Müslümanlar’a düşen, herhalde, bu “herkese” düşenden daha fazla. Bir sonuç alınacaksa, bir çözüme kavuşacaksa, bunun nihaî yeri Müslüman dünya.
Bir kere, “Biz Müslüman’ız, bu dünyanın sahibi biz olmalıyız. Bizim bu hakkımızı hile hurda gaspetmiş bir Batı (Hıristiyanlık) var. Onların elinden hakkımızı şiddet kullanarak geri alacağız” zihniyeti ile sahici bir mücadele vermek gerekiyor. Ama bugün Müslüman dünyanın birçok yerinde sadece varolan değil, belirli bir iktidar süren insanların zihninde aslında o düşünce var. Zaten öyle olduğu için soyut bir terörü soyut bir şekilde lânetleyerek aslında göz kırpmış oluyorlar.
Müslümanlar’ın eylem kınayarak, İslâm’la terörün bir arada varolamayacağına dair teori üreterek ve sonuçta yerlerinde oturarak bu eğilimlerle mücadele etmesi elbette sözkonusu değil. Etkin bir biçimde mücadele etmeleri gerekiyor. “Etkin” dediğim de “polisiye” mücadele değil, öncelikle ideolojik düzeyde, İslâm’ın ne olduğunun ciddi bir tartışılmasıyla mümkün.
“Cihad”ın ne olduğunu tartışmadan “teröre karşıyız” demekle yetiniyorsan, cihadı bugün olduğu gibi anlayan ve gereğini yapan Müslümanlar da olacaktır.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025