Vahap COŞKUN
Amerika’da görülen ve Rıza Sarraf’ın önce “sanık” sonra “tanık” olduğu dâvâ, Türkiye’de gündemin üst sıralarındaki yerini koruyor. Duruşmalar çok yakından takip ediliyor; mahkemedeki ifadeler an be an Türkiye’ye aktarılıyor. Sarfedilen her söz, dile getirilen her iddia Türkiye’de mevcut tartışmaları harlıyor ve yeni tartışmalara yol açıyor.
Bu dâvâda öncelikle, Sarraf’ın kendisine yönelik bir tehlike olduğunu bilmesine karşın Amerika’ya gitmesi üzerinde durmak gerekiyor. ABD devletinin ciddi bir ithamıyla karşı karşıya olmasına rağmen, Sarraf nasıl oldu da elini kolunu sallayarak Amerika yolunu tuttu? Bu mühim sorunun cevabı henüz net bir şekilde aydınlanmış değil. Ama Sarraf’ın Türkiye’de kendisini muhafaza eden kalkanın zayıfladığını düşünüp ABD ile anlaşması ihtimali yüksek. Bilhassa ortağı Babek Zencani’nin İran’da idam cezasına çarptırılması, Sarraf’ı hayatını kurtarmak ve sürdürmek için en iyi çarenin ABD koruması altına girmek olduğu düşüncesine yöneltmiş olabilir.
Sarraf’ın kendini Amerika’ya atmasına Türkiye’nin nasıl göz yumduğu da ayrı bir muamma; hükümet çevrelerinde bu konu da hararetli bir biçimde tartışılıyor. Anlaşılan o ki iktidar, Sarraf hadisesinin böyle bir yol katedeceğini ve ülkenin başını bu kadar ağrıtacağını hesap edemedi. Hükümetin -- baştan itibaren -- sürecin yönetiminde büyük hatalar yaptığı noktasında kanaatler ortaklaşıyor.
Ambargoyu delmek
Kamuoyunda Sarraf ismi ile özdeşleşen dâvânın özünü, İran’a yönelik Amerikan ambargosunun delinmesi (suçlaması) oluşturuyor. Hem uluslararası bankacılık kaidelerini, hem de Amerikan mevzuatını ilgilendiren oldukça teknik bir mesele bu; nitekim yargılama esnasında Sarraf’a sürekli şema çizdirilerek meselenin daha açık hale getirilmesine çalışılıyor. Eğer sonuçta mahkeme ambargonun delindiği yönünde bir karara varırsa, bu süreçte yer alan bankalara bir ceza kesecek. ABD, koyduğu ambargoyu delen ticarete aracılık ettikleri gerekçesiyle, daha önce de içinde Avrupa bankalarının da olduğu 15 finans kuruluşuna bu tür faturalar çıkarmıştı.
İran’a yönelik ambargonun muhakeme edildiği bir davanın, esas itibariyle siyasi bir dâvâ niteliği taşıdığı su götürmez. Ambargonun gayesi belli: Amerikan çıkarlarını korumak. ABD yönetimi, kendi politikaları doğrultusunda birçok ülkeye ambargo koyuyor; koyduğu ambargoyu bazen esnetip bazen daraltıyor, gerek gördüğünde de kaldırıyor. Şüphesiz hiçbir ülkeden olduğu gibi Türkiye’den de ABD menfaatlerine yüzde yüz uygun hareket etmesi, ticaretine salt ABD gözlüğüyle bakması beklenemez. Türkiye’yi ABD’nin kararları değil. Birleşmiş Milletler’in (BM) aldığı kararlar bağlar. Dolayısıyla ABD ambargosuna rağmen İran ile ticaret yapılması, Türkiye için hukuki bir problem teşkil etmez.
Amerikan ambargosuna karşı gelinmesi, iç siyasette de hükümete herhangi bir sıkıntı çıkarmaz. Çünkü hiç kimsenin hükümetten ABD’nin çıkarlarını koruması gibi bir talebi --doğal olarak -- bulunmuyor. Ayrıca liberalinden sosyalistine, muhafazakârından milliyetçisine hemen her kesim, ABD’nin koyduğu raconun bozulmasından mutluluk duyuyor. İnsanların AK Parti’ye yönelik çok sayıda şikâyet ve eleştirisi olabilir, ama ABD ambargosunun delinmesi bu şikâyet ve eleştiriler içinde yer almıyor. Aksine, ABD’nin muhalefetine karşın sınır komşusu bir ülke ile alış-veriş yapması destekleniyor. Bu itibarla, ambargo karşıtı duruş, hükümet için negatif bir siyasi maliyet üreteceğe benzemiyor.
“Türkiye’yi hedef alan kumpas”
Buna mukabil yargılama esnasında Sarraf tarafından dillendirilen rüşvet iddiaları, içerde ve dışarıda hükümeti zora sokabilir. Sarraf ifadesinde üç bakanın ismini verip, işlerin yürütülmesi ve kolaylaştırılması için bunlara rüşvet verdiğini iddia ediyor. Dudak uçuklatan rakamlar söz konusu. Sarraf, verdiği rüşvetleri muhasebe kayıtlarıyla da ispatlayabileceğini belirtiyor. Rüşvet almakla suçlanan eski bakanlardan ise şu ana kadar herhangi bir açıklama gelmiş değil. Topyekûn bir sessizliğe bürünmüş bulunuyorlar.
Sarraf’ın ifadeleri karşısında Türkiye’de iki tür tepki verildi. İlki hükümete ve medyasına ait, onlar Sarraf’ın ithamlarının tamamen asılsız olduğunu belirtiyor. İktidara göre, Sarraf ABD’nin elinde tutsak olarak bulunuyor. Türkiye’yi hedef alan bir operasyon var; Sarraf’a da bu operasyon dahilinde iftiralar attırılıyor. Maksadı Türkiye’yi müşkül durumda bırakmak olan bu sözler hiçbir değer taşımıyor ve dikkate alınması gerekmiyor.
Özetle hükümet, Sarraf vakasını“Türkiye’ye yönelik bir kumpas” diye milli bir mesele haline getirip tartışılmasının önüne geçmek ve eleştirileri asgariye düzeye çekmek istiyor.
Ancak bunun çok ikna edici bir siyaset olduğu söylenemez. Böylesine ağır ithamlar varken insanların hükümetin “uluslararası kumpas” iddiasıyla iktifa edip susması ve yaşananları sessizlikle kabullenmesi düşünülemez. İkinci tepki de buradan doğuyor. İnsanlar Amerikan ambargosunun delinmesi iddiasına karşı hükümetin yanında duruyor, ama bu rüşvet iddialarının da açıklığa kavuşturulmasını istiyor. Kumpas, oyun, vb sözcüklerin rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üzerini örtmek için kullanılmasına itiraz ediyor.
“Adaleti hâkim kılmak”
Bu tepki en net ifadesini eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sözlerinde buldu. Davutoğlu’na göre, Türkiye ABD’nin tek taraflı ambargosunu hiçbir surette kabul edemezdi. İran ile ticaret yapılmasında sorun yoktu ve bu bağlamda Türkiye’nin yanında dimdik durmak gerekirdi. Fakat bu süreçte kişisel menfaatleri için gayri hukuki işlere bulaşan varsa, bunlardan da hesap sorulmalıydı:
“Devletimizin izzeti ve itibarı anlamında yapılan her komplo karşısında dimdik dururken adaleti ve ahlâkı hâkim kılmak zorundayız. Devletimiz ateş çemberi içinden geçerken, her birimiz bu ülkeyi bu ateş çemberinden nasıl çıkarırız diye düşünürken, Rıza Zarrab başta olmak üzere bu ateş çemberindeki ülkenin düştüğü zor şartlarda kim kendi çıkarını düşünmüşse, kim servetini artırmayı planlamışsa, kim rüşvet almışsa, kim haksız kazanç peşinde olmuş ve elde etmişse onlardan da hesap sorulmalıdır. Biz buradayız. Bu ateş çemberinin içinden geçerek geldik. Mücadele yürütürken eğer Türkiye’de yanlış bazı işler olmuşsa bu yanlışın hesap verilme makamı da New York değil Ankara’dır, Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleridir.”
Burada vazife Türkiye’deki yargı makamlarına düşüyor. Sarraf’ın söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. Elbette söyledikleri, kısmen ya da tamamen doğruyu yansıtmıyor olabilir. Bir an önce hapisten çıkmak ve canını kurtarmak için olmayan şeyleri söylemesi, suçlar uydurması da bir ihtimal. Ama bütün bu hususlar yargı sürecinde aydınlatılmalı. Yargı makamları, Sarraf’ın iddialarını ihbar kabul edip etkin bir soruşturma başlatmalı, bu iddialarla yüzleşmeli.
Kamu gücünü kendi kişisel menfaatleri için kullananların olup olmadığını araştırmak ve varsa böyle kişileri açığa çıkartmak, Türkiye’yi zayıflatmaz; tam tersine Türkiye’nin elini güçlendirir.
(*) Kürdistan 24, 06.12.2017. http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/79338948-ac3f-42b7-844e-648c11db8792
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025