Akın ÖZÇER
Bir süredir Fransa’daki siyasi gelişmeleri ve özellikle anayasası uyarınca ardı ardına yapılan iki turlu Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerini yazıyorum. Öncelikle Fransa’nın Almanya ile birlikte iki motor üyesinden biri olduğu Avrupa Birliği’nin (AB) geçen Pazartesi günü müzakere sürecine giren Brexit’le bulanıklaşan geleceği bakımından taşıdığı önemden ötürü. Daha açık ifade etmek gerekirse, şansı yüksek olmamakla birlikte ikinci tura kalmayı başaran Ulusal Cephe’nin (FN/ Front National) Cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen seçildiği takdirde, Fransa’nın Birlik’ten ayrılma (Frexit), dolayısıyla AB’nin çökme riski bulunduğu için.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ardından yapılan genel seçimlerde de korkulan sürpriz olmadı. Anketlerin favorisi sosyal liberal bağımsız aday Emmanuel Macron ve kurduğu çiçeği burnunda parti La République en Marche (LREM) sandıktan zaferle çıkmayı başardı. Kabul etmek gerekir ki bu, Eylül ayında yapılacak Alman genel seçimleri öncesinde AB için olumlu bir gelişmeydi.
Fransa’daki siyasi gelişmeleri ele almamın bir başka nedeni 28 Ekim 1962 referandumuyla benimsemiş olduğu yarı-başkanlığın ve uygulamakta olduğu iki turlu dar bölgeli seçim sisteminin gözlemlemekte olduğumuz demokratik zafiyetini ortaya koymak. Çünkü Fransa gibi AB’nin geleceği bakımından hayati önem taşıyan bir ülkenin Kopenhag siyasi ölçütlerini eksiksiz karşılıyor olması gerekiyor.
Aslında yarı-başkanlık sistemi erkler ayrılığını ayaklar altına aldığı için başlı başına bir sorun. Çünkü Cumhurbaşkanı (yürütme) ve Meclis’in (yasama) aynı çoğunluğa dayanmasına göre kurgulanmış olan bu karma sistem, kurgulandığı gibi işleyebilmesi için bu iki erke yapılacak seçimlerin ardı ardına olmasını öngörüyor. Cumhurbaşkanı’na ayrıca tek taraflı olarak Meclis’i feshetme yetkisi de tanıyor. Bu özellikleriyle yasama ile yürütme arasında keskin bir erkler ayrılığına dayanan başkanlık sisteminden ayrışıyor ve Fransız anayasa hukukçuların deyimiyle “süper yetkili” cumhurbaşkanları (hyper-président) üretiyor. 2002’den itibaren önce Chirac, sonra Sarkozy, ardından Hollande ve nihayet Macron.
Ayrı bir tartışma ama diyeceksiniz ki “Türkiye’de 16 Nisan’da halk oyuyla benimsenen anayasa değişikliği aynı özelliklere sahip olmadığı halde bu argümanlarla eleştirilmedi mi?” Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri aynı çoğunluğa dayanacağı gerekçesiyle aynı zamanda yapılmamalı, böyle demokrasi mi olur denilmedi mi? Evet, hem de bu eleştirilere 2000 yılındaki anayasa değişikliğiyle seçimlerin birbirilerini izleyen bir zaman dilimi içinde yapılmasını benimsemiş olan Fransa’nın ana akım medyası da dâhil oldu. Bu çifte standart, Fransız yarı-başkanlık sisteminin demokratik zafiyetini ortaya koymak için ilave bir gerekçe oluşturuyor kuşkusuz.
Yeni Meclis güzellemeleri
Fransız seçim sistemini ve milli iradenin parlamentoya yansımasındaki çarpıklığı önceki yazılarımda aktarmıştım. Katılımın yüzde 42,6 oranında kaldığı son genel seçimlerin ikinci turunda kullanılan oyların yüzde 49,2, kayıtlı seçmenin 21.3’ünün desteğini alabilen bir siyasi partinin Meclis’te 577 sandalyeden 350’sini (yüzde 60 +) almasını sağlayan bir sistemin temsili niteliğinden söz edilebilir mi? Aynı şekilde kayıtlı seçmenin yüzde 8,8’inin oyunu alan bir başka partinin Meclis’te sadece 8 milletvekilliği kazanmasına yol açan bir sistemin adil olduğu söylenebilir mi? Sosyal demokrat çizgideki dergilerden Le Nouvel Observateur ’ün konuyla ilgili şu başlığındaki (Législatives: peut-on parler de "représentation nationale" avec une telle abstention?) gibi, bu kadar düşük katılımla “milli temsil” söz konusu olabilir mi? (http://tempsreel.nouvelobs.com/politique/legislatives-2017/20170618.OBS0903/legislatives-peut-on-parler-de-representation-nationale-avec-une-telle-abstention.html)
Ne var ki Fransız ana akım medyası katılımın düşüklüğünden yakınmakla birlikte yeni oluşan Milli Meclis’in bazı niteliklerini ön plana çıkararak güzellemeler yapabiliyor. Örneğin Le Monde’un başyazarlarından Gérard Courtois, yazısının başlığına taşınan ifadesinde “yeni Meclis’in siyasi temsil niteliğinin daha önce hiç görülmemiş (olumlu anlamda) olduğunu” (La représentativité politique de la nouvelle Assemblée nationale est inédite) vurgulayabiliyor. Örnek olarak 2012’de Le Pen’in Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda yüzde 17 oy aldığı halde Meclis’e 2 milletvekili sokabildiğini ama şimdi 8 sandalye elde ettiğini söyleyebiliyor. Aynı mantıkla 2012’de Meclis’te olmayan radikal Solcu Jean Luc Mélenchon’un Asi Fransa (La France Insoumise) hareketinin 17 milletvekiliyle temsil edilmesini olumlu bir gelişme olarak aktarabiliyor.
Oysa Courtois’nın verdiği yukarıdaki örnekleri, Milli Meclis’te siyasi çeşitliliğin arttığı olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün değil. Bayan Le Pen’in partisi bu defa 2 değil, 8 milletvekili çıkardıysa bu göreceli artış seçim sisteminden kaynaklanmıyor. Le Pen 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yüzde 17 oy aldıysa, bu defa yüzde 21,3 ile ikinci tura kalmıştı. İkinci turda da 10,6 milyon seçmenden oy almıştı. Ulusal Cephe’ye genel seçimlerde bu miktarın çok altında oy gitti belki ama yüzde 8,8 ile parlamentoda yüzde 1,5 oranında bir temsili olumlu görmek nasıl mümkün olabilir?
Fransız ana akım medyası, Yeni Meclis’in altını çizegeldiğim siyasi temsil zafiyetini ikinci plana atarken, diğer niteliklerini öne çıkarıyor. Bir kere, çoğu iktidar partisi LREM mensubu olmakla birlikte tüm siyasi partilerden Milli Meclis’e yeni giren 424, yeniden seçilmiş olan 148 milletvekili var. Bu, yasama organının önemli oranda (yüzde 75) yenilenmesi anlamına geliyor. Seçmenin 5, hatta 6 dönem milletvekili olan eski politikacılardan yaka silktiği dikkate alındığında, bu yenilenme halk nezdinde tatminkâr bir değişim olarak değerlendiriliyor.
Yenilenen Milli Meclis ayrıca eskisine oranla daha genç: yaş ortalaması 54’ten 49’a gerilemiş durumda. Yaş ortalamasının düşmesi esas itibariyle 20’li yaşlardaki milletvekillerinin 4’ten 29’a, 30’lu yaşlardakilerin de 197’den 271’e çıkmasından kaynaklanıyor. Ayrıca 577 milletvekilinden çoğu LREM mensubu olmak üzere 223’ü (yüzde 39) kadın. Bir önceki yasama döneminde parlamentoda 155 kadın milletvekili bulunduğu dikkate alınacak olursa, kadın-erkek eşitliği bakımından bu da son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ne var ki yeni Meclis’in bu olumlu nitelikleri temsil zafiyetini ortadan kaldırmıyor.
Yeni terörle mücadele yasası ne kadar demokratik?
Fransa’da, bilindiği gibi, 13 Kasım 2015’te 130 sivilin yaşamını yitirdiği Paris’teki çoklu terör saldırılarının ardından ilan edilen ve terör tehdidi öne sürülerek birçok defa uzatılma yoluna gidilen Olağanüstü Hal (état d’urgence) var. Sonuçlarını aktardığım Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri de Olağanüstü Hal altında yapıldı. Bu gerçeği hatırlatmamın bir nedeni, Batı medyasının Türkiye’de kanıksadığımız terör saldırıları değil, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle ilan edilen ve birkaç kez uzatılan Olağanüstü Hal’in derhal kaldırılması gerektiği, 16 Nisan referandumunun Olağanüstü Hal altında yapılmasının demokratik ilkelerle bağdaşmayacağı yolunda propaganda yapmış olması. Bu propagandaya Fransız medyası da katılmış, bu arada adını vermeyeceğim bir yazar Fransa’daki Olağanüstü Hal’in Türkiye’deki uygulamadan daha demokratik (!) olduğunu ortaya koymak için bir karşılaştırma yapmıştı.
Fransa’daki Olağanüstü Hal’i hatırlatmamın bir diğer nedeni ve çok daha önemlisi, Philippe hükümetinin hazırlamakta olduğu yeni terörle mücadele yasasının demokratik zafiyeti. Yasa tasarısındaki temel yaklaşım, 1 Kasım’a kadar bir kez daha uzatılacak Olağanüstü Hal’den çıkıldıktan sonra, Olağanüstü Hal rejiminde geçerli olan bazı idari önlemleri normal zamanda da uygulamaya devam etmek. Yargı kararı olmaksızın İçişleri Bakanlığı ve ilgili valiliklerce alınacak söz konusu idari önlemlerin, yeni yasaya Olağanüstü Hal Yasası’ndan (6. Madde) aynen aktarılması öngörülüyor.
İçişleri Bakanı Gérard Collomb yasa tasarısıyla ilgili olarak 21 Haziran’da Le Figaro’ya ayrıntılı bir mülâkat verdi. Başlı başına ayrı bir yazı konusu olduğu için ileride ayrıntılarına girme fırsatı bulacağım bu yasa tasarısı, Fransız demokrasisinin kalitesindeki düşüşün bir başka veçhesini açıkça ortaya koyuyor. Ama sadece bunu değil, Türkiye’ye bu konularda özellikle Fransız medyası tarafından yöneltilen bazı eleştirilerin haksızlığını da. Unutmayalım ki demokrasi öncelikle hayata geçirilen ilkeler bütününe dayanır, başkalarını suçlamak için üretilen boş laflara değil.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023