Bülent KORUCU

HDP terörün neresinde?
11.09.2015
1835

 7 Haziran seçimlerinden sonra bir anda patlatılan terör dalgasını bütün toplumla birlikte Kürt halkı da izah etmekte zorlanıyor.

Normalde HDP barajı geçemezse terörün şiddetlenmesi bekleniyordu. Gerekçe de hazırdı ve uluslararası camiada bile satışı yapılabilecek bir söylemdi. “Yüzde 10'a yakın oyu bulunan siyasi hareket Meclis'te temsil edilmiyor; siyaset yolu kapatılıyor, silah tek alternatif olarak dayatılıyor” denilecekti. HDP barajı aşıp hayalinin ötesinde temsille Parlamento'ya girince, bazı hakların mücadelesini meşru zeminde yapma ve daha hızlı yol alma fırsatı doğdu. Hem de PKK'nın Suriye'deki düşmanı IŞİD ilk defa Türkiye'ye karşı kitlesel bir eyleme girişmişti. Suruç saldırısından sonra belki de ortak düşmana karşı birlikte hareket gündeme gelebilirdi. Böyle bir ortamda ve Meclis çalışmaya başlamadan PKK'nın terörü yeniden başlatmasının izahı yok.

PKK BUNU HEP YAPIYOR

Terör örgütü PKK bunu ilk defa yapıyor da değil. 1993 yılında genel af ve yeni anayasa dâhil çok ileri çözüm teklifleri konuşuluyorken, Bingöl'de silahsız 33 eri şehit ederek çatışmayı tekrar başlattı. Parti kapatmaya karşı toplumda mutabakat oluşurken Reşadiye'de pusu kurarak 7 askeri şehit ettiler. Böylece DTP'nin kapatılmasını sağladılar. Kandil'deki ‘savaş lordları' inisiyatifi kaptırmak istemiyor. Ne zaman sivil alternatif belirse onu bastıracak malzemeyi devlete sunacak şekilde davranıyorlar. Bunu başta Kürtler olmak üzere hepimiz görmeliyiz. Türkiye oyunu hep birlikte bozabilir.

‘HDP terör örgütüyle iltisak halinde' diyenler halkın zekâsıyla alay ediyor. Bu yakınlığı AK Parti tek başına iktidarı kaybettiğinde mi keşfettiniz? Öcalan'ın mektubunu İmralı'dan alıp Kandil'e götürdüklerinde, Diyarbakır meydanında okuduklarında bilmiyor muydunuz? Dolmabahçe'de mutabakat metni açıklanırken yanınızdakiler aynı kişilerdi. O milletvekillerini posta idaresinin elemanı mı sanıyordunuz? Terörü bitirmek ve 30 yıldır akan kanı durdurmak için ‘konuşmak' gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde cesurca bir adım attı, müzakereleri başlattı. Silahı elinde tutan, terör eylemlerini bizzat planlayıp uygulatan isimlerle aynı masaya oturdu devlet. Masada pazarlık gücünü artırıp inisiyatifi elden kaçırmamak için alanda mücadele sürmeli ve hâkimiyet sağlanmalıydı. Bunun yapılmadığı şimdi anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı ve başbakan da dâhil bütün sorumlular PKK'nın şehirleri silahla doldurduğunu itiraf ediyor. Etmeseler de görünen köy kılavuz istemez. Hem sorumluluğu üstlenmeleri, hem de faturayı masadakilere kesmeleri gerekirken ulaklık görevi üstlenen HDP'ye gelince günah keçisi yapılıyor.

HDP SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİL

HDP, PKK terörüne yeterince hızlı ve gerekli dozda tepki vermiyor. Eş Başkan Selahattin Demirtaş, Ceylanpınar'da polislerin şehit edilmesi hakkında “kim ne derse desin kirli bir infaz” açıklamasını yaptığında iş işten geçmişti. Daha cesur ve hızlı olmak zorundalar. Ama biz de şunu unutmamalıyız, çözüm için birileriyle konuşmak kaçınılmaz. Emekli askerlerin de altını çizdiği üzere terörist öldürmek kuyudan su çekmek gibi; öldürerek bitirilmesi imkânsız. Eninde sonunda konuşacaksak HDP, PKK'dan daha iyi bir alternatif değil mi?

CEMİL BAYIK MI DEMİRTAŞ MI?

Dün televizyonlarda Demirtaş'ın Cizre yolunda yaptığı bir konuşma yayınlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a şöyle sesleniyordu: “Bizim barış yürüyüşünü yapıyor olmamızın nedeni, Cizre'de çatışma ortamına huzursuzluğa son verecek bir girişimde bulunabilecek ve oradaki sivil halkı bir nebze de olsun günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir huzura kavuşturmaktır. Cumhurbaşkanı bu konuda yanılıyor, ya da yanıltılıyor. Cizre'de günün belirli günlerinde değil, 8 gündür kesintisiz bir şekilde, 24 saat sokağa çıkma yasağı var. İnsanlar cenazelerini buzlarla soğutabiliyor, çünkü defin yasak. Su bitmiş, yiyecek ekmekleri yok, yaralılar var ambulans almıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'nın özellikle bu yönüne hassasiyetle vurgu yaparak bir kez daha düşünmesini rica ediyorum.” Aynı saatlerde KCK çatışma çağrısı yapıyordu. Terör örgütü siyasetin ön plana çıkmasından rahatsızsa, onların arzusunun aksine davranmak gerekmez mi? Onlarca eylemin bizzat uygulayıcısı Cemil Bayık yerine Demirtaş'la aynı masaya oturmak tercih edilmez mi?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar