Erol KATIRCIOĞLU
Yıllardır, bu satırların yazarı da dahil, iktidarlara “Kürt meselesi bir mesele olmaktan çıkarılsın!” dedik durduk ama şimdiye dek bir denemenin ardından bu mesele hala bu toplumun temel meselesi olmaktan çıkarılmış değil. Konu yıllar içinde öyle bir konu haline geldi ki artık, Öcalan’ın dediği gibi, çözülme çabalarının içine bir de yabancı bir ülkenin dahil olması gerekliliği girdi. Neden diye soracak olursanız, yıllardır birbirleriyle savaşmış iki topluluğun kaybettiği “güven” duygusunun yeniden inşa edilmesi gerekiyor ki bu da dayanılacak bir referans noktasına ihtiyaç gösteriyor. Bütün benzer olaylarda olduğu gibi.
Tabii bu bir gerçek olarak ortada duruyor ama henüz daha oraya gelmedik de. Bahçeli’nin “kuvvetli” sözleri ve jestleri arkasında Cumhurbaşkanı’nın bir iki destek cümlesi dışında bir açıklaması da yok. Bunun nasıl bir anlamı var bilmiyorum. Ama kimilerinin ima ettiği gibi Bahçeli’nin çıkışının Erdoğan’dan habersiz ve Erdoğan’ı sıkıştırmak için yapılmış bir iş olduğuna ben inanmıyorum. Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil. Çok sayıda hayatları ilgilendiren bir konu bu ve bu konunun üzerinde sörf yapmaya kalkmak kimsenin haddi de değil. Bu kimse Bahçeli olsa bile.
Bu konu tartışılmaya başladığında Türklerin çoğunun bu konu hakkında zır cahil oldukları da ortaya çıkıyor. Örneğin sorunun çözümü lehine sosyal medyada yazılan yazıların altına yazılanlardan bunu görmek mümkün. Ya trol olduğundan ya da Türk milliyetçisi gözlüğüyle baktığından dolayı rahatsız olanlar dışında görüş serdedenlerin çoğunun yazdıkları ise maalesef benim yukarıda yaptığım teşhisi doğruluyor. Sosyal medyada, “Yani Kürtlerin neyi yok da bizim var? Hepsi vatandaş olduğuna göre aynı haklara sahip değil miyiz? Kürtler ne istiyorlar?” gibi biraz yukarıdan, biraz empati yoksunu, biraz da bu toplumu tanımayan görüşlere bolca rastlamak mümkün.
Bir başka ifadeyle Türk devleti sorunun kaynağına inmektense Kürtleri ötekileştiren bir dil ve söylemi tercih ediyor. İşte bütün bu sebeplerle Türkler Kürtleri tanımıyorlar. Kardeşiz diyorlar ama kardeşlerinin duygu ve düşünce dünyalarıyla pek ilgileri yok.
KÜRTLERİ ÖTEKİLEŞTİREN BİR DİL
Ama doğrusu bu insanları da kınamamak lazım belki de. Öyle ya yıllardır süren bu savaşla ilgili bilgiler devlet tarafından üstelik de “milliyetçi” bir dil ve söylemle insanlara veriliyor. Devlet olarak bu savaşı başlatanların neden başlattığını, neden bu insanların köylerinin yakılıp yıkıldığını, neden bir Diyarbakır Hapishanesi yaratıldığını ve neden binlerce insanın öldürüldüğünü toplumun Türk tarafı pek de bilmiyor. Bir başka ifadeyle Türk devleti sorunun kaynağına inmektense Kürtleri ötekileştiren bir dil ve söylemi tercih ediyor. İşte bütün bu sebeplerle Türkler Kürtleri tanımıyorlar. Kardeşiz diyorlar ama kardeşlerinin duygu ve düşünce dünyalarıyla pek ilgileri yok.
Bu nedenle de bu sorunu çözmeden önce, bir ara 2010’lı yıllarda olmuştu, dil ve söylem yumuşaması gerekiyor. “Bebek katili!” diyerek Kürtlerle anlaşmak pek mümkün değildir. Kaldı ki bu savaşta kaybedilen bebeklerin hangi taraftan olduğuna bakarsanız belki de bu söylediğiniz doğru da değildir! Öte yandan bunlar emperyalizmin uşakları bunlarla barışmak da doğru değildir demek de aynı şekilde yumuşamak zorunda olan bir dil ve söylem. Onun için bu sorunun gerçekten çözülmesini isteyenlerin önlerinde duran en önemli bariyer bence bu.
Üstelik bu dönüşümü yapmak öyle çok da zor değil bence. Empati yeteneğini arttırmak ve özellikle Türklere, çeşitli konularda biraz kendilerini Kürtlerin yerine koyarak düşünmelerini önermek bence başlanması gereken yer.
Kürtler onurlarına düşkün bir halk, tıpkı birçok halk gibi. Ama Türklerle kurulan ilişki, İmparatorluğun çöküş yıllarında ve özellikle ulus-devlet kurulurken biraz zorlama olmuş. Onların talepleri yeterince anlaşılmamış ya da dikkate alınmamış. Biraz “din kardeşiyiz” muhabbeti içinde geçiştirilmiş. Bundan dolayı da ulus-devlet” yeterince kapsayıcı bir “biz” duygusu üretememiştir. İşte şimdi başlatılan bu konuşmalarla bu eksiklik giderilebilir ve gerçekten geniş bir “biz” duygusu üretilebilir. Konu çok önemli. O nedenle de “aklıselim” davranıp katkıda bulunmak gerekir. Ateşe körükle gitmek yerine…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025