Fehmi KORU
Hepimizi aylardan beri rahatsız eden ve ister istemez karamsarlığa da düşüren Sinan Ateş suikastının davası nihayet başladı.
Sanıklar arasında adı ‘Yaşar’ olan yok ama, uzun yıllar önce Bedia Akartürk’ün meşhur ettiği türkünün sözleri onlara uyuyor: ‘‘Yalan mıydın Yaşar / Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar.’’
Ankara’nın merkezinde, güpegündüz, siyasi kimliği de bulunan bir akademisyeni katledenler ile onları İstanbul’dan derleyip bu iş için polislerin koruması altında başkente gönderenler yargılanıyor.
İlk günkü duruşmada mahkeme heyetinin karşısına çıkan çete, karakolda ve savcılıkta söylediklerini inkar ederek kendilerini savunmaya yeltendi.
Öldürdükleri kişiyle alacak-verecek ihtilafı varmış; bu sebeple peşine düşüp buldukları ilk fırsatta kurşunlamışlar; ama kurşunları bacağına sıkmışlar…
Koro halinde söyledikleri bu.
Peki de ölüme sebep olan kurşunları kim sıktı?
‘‘Kendisi’’ demeye getiriyorlar…
Mahkeme heyeti duruşmaların ‘yalan rüzgarı’ dizine döndürülmesine izin vermez herhalde.
Cinayetin üzerinden tam 1,5 yıl geçti ve dava ancak başlayabildi. Bu süre içerisinde birkaç savcı ve başsavcı değişti. Mahkemeye sunulan iddianame konuya ilgi duyan kimseyi tatmin etmedi.
İddianame sıradan bir cinayet olarak yaklaşıyor suikasta; tarafların ve tanıkların savcılıkta verdikleri ifadeleri metne aktarıyor, ancak orada yer alan beyanların çoğunu suçlama bölümünde göz ardı ediyor. Maktulun siyasi kişiliğine hiç değer vermiyor iddianame.
Oysa bu olay bütünüyle siyasi bir hesaplaşmayla ilgili.
Maktul Sinan Ateş Hacettepe Üniversitesi’nde doçent unvanlı bir bilim insanı olması yanında, bir dönem Ülkü Ocakları genel başkanıydı ve kısa süre öncesine kadar da bir MHP milletvekilinin danışmanıydı. Ülkü Ocaklı bir bilim insanı kimliğiyle ülkenin dört bir yanında konferanslar da vermekteydi.
Bu yönüyle, Ülkü Ocakları ve MHP camiasını ayağa kaldırması, lanetlemelerine yol açması beklenecek önemde bir olay…
Nedense Ülkü Ocakları’nın günümüzdeki yönetim kadrosu ile MHP konuya beklendiği şekilde yaklaşmadılar.
MHP’den kınama açıklaması gelmediği gibi, lideri Devlet Bahçeli aileye taziye ziyaretinde de bulunmadı.
Oradaki bu sessizlik ürkütücü.
CHP’nin eski ve yeni genel başkanları ilk günden beri konuyu yakın takip altında tutuyor.
İYİ Parti’nin eski ve yeni genel başkanları da öyle…
Diğer partilerin liderleri de konuya hassas davranıyorlar.
En önemlisi, aile konunun peşini bırakmaya hiç niyetli değil. Maktulün eşi Ayşe Ateş cinayeti aydınlatma amaçlı bir araştırma eşliğinde konuyu canlı tutmak için elinden geleni yapıyor. CHP genel başkanı Özgür Özel’in tavassutuyla alınan randevuyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile de görüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cinayetin aydınlatılmasına yardımcı olma vaadi, az kaldı, MHP’nin küçük ortağı olduğu Cumhur İttifakı’nın sonunu getirecekti.
Gelinen noktada herkes MHP’nin konuya ilgisizliğinin davayı nasıl etkileceğini merak ediyor.
Şahsen ben de bunu merak ediyorum.
Türkiye failleri meçhul kalmış suikastlar mezarlığı çünkü.
Şu tabloya bakmak yeter:
Prof. Muammer Aksoy (31 Ocak 1990), Çetin Emeç (7 Mart 1990), Doç. Bahriye Üçok (6 Ekim 1990), Uğur Mumcu (24 Ocak 1993), Prof. Ahmet Taner Kışlalı (21 Ekim 1999), Doç. Necip Hablemitoğlu (19 Aralık 2002), Hrant Dink (19 Ocak 2017)…
Herbiri suikastlara uğramış ülkemizin değerleri bunlar…
‘Failleri’ diye yakalanıp yargılanmış tipler oldu bazen, ancak aileler tatmin olmadı.
Uğur Mumcu’nun eşi çalıştı çabaladı, daha etkili olabilmek için siyasete atıldı, bir partide yönetici, milletvekili, TBMM başkanvekili bile oldu; ama o suikast dahi gerçek faillerin bulunmasını hala bekliyor.
Tek umudum, yukarıda verdiğim listede yer alan kayıpların şu güne kadar failsiz kalmasının, kısa sürede yakalanmış faillerinden hareketle, Sinan Ateş suikastının gerçek karar vericileri ve azmettiricilerine ulaşılmasını sağlamasıdır.
Ortaya çıkacak şema belki önceki suikastları da aydınlatabilir.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025