Fehmi KORU
Amerikan Film Enstitüsü (AFI) hemen her konu başlığı altında o janrın en iyi on filmini sıralamış; bakalım ve ilgilendiğimiz konularda çevrilmiş filmlerin kaçını gördüğümüzü anlayalım diye…
Biraz önce ‘mahkemeli filmler’ (Courtroom Drama) başlığı altındaki filmlere baktım. Sıraları şöyle:
- Bülbülü Öldürmek (To Kill a Mockingbird)
- 12 Öfkeli Adam (12 Angry Men)
- 3. Kramer Kramer’e Karşı (Kramer Vs. Kramer
- Hüküm (The Verdict)
- Birkaç İyi Adam (A Few Good Men)
- Savcının Tanığı (Witness for the Prosecution)
- Bir Cinayetin Anatomisi (Anatomy of a Murder)
- Soğukkanlılıkla (In Cold Blood)
- Karanlıkta Bir Çığlık (A Cry in the Dark)
- Nuremberg Mahkemesi (Judgment at Nuremberg)
Tam emin olmamakla birlikte bu filmlerin herbirini, tabii zaman içerisinde, izlediğimi sanıyorum. Alanında iyi seçilmiş on film bu.
İçlerinden beni en etkilemiş olanı ikinci sırada yer alan Sidney Lumet imzalı ‘12 Öfkeli Adam’ filmidir.
Babasını öldürmekle suçlanan 18 yaşındaki bir gençle ilgili kendilerinden karar beklenen 12 kişilik jürinin, içlerinden sadece birinin “Kuşkum giderilmiş değil, o yüzden suçlu diyemem” tavrı üzerine başlayan tartışmaları aktarır film. Tartışmaları izlerken 12 jüri üyesinden bazılarının tamamen kişisel sebeplerle sanığın ‘idam’ edilmesini arzuladığını öğreniriz. Sonunda, oybirliğiyle çıkması beklenen jüri kararı “Suçlu değil” şeklinde tecelli eder.
Suçlu bulunsaydı idam edilecek genç adam böylece serbest kalır.
Amerikalılar devletin değişik kurumlarına güven duygusunu biraz da filmlerden edinir; Hollywood bu işe de yarar. 1957 tarihli ‘12 Öfkeli Adam’ filmi yargı sürecine güvenme duygusunu kökleştirmiştir.
Herhalde söylememe gerek yok: Yargı konusuna özel ilgim var. Bu sebeple yalnızca mahkemeli filmler ve dizileri (aklımda biri eskilerden ‘Perry Mason’, diğeri yenilerden ‘Goliath’ olmak üzere en az ikisi var) izlemekle kalmam, bu alanın en iyisi bilinen romancı John Grisham’ın hemen bütün eserlerini de okumuşumdur.
‘Hesaplaşma’ diye çevrilebilecek en son eseri ‘The Reckoning’te biraz ekilere gider ve 2. Dünya Savaş’ından yeni dönmüş bir yerel kahramanın mahallesi papazını öldürmesi sonrasında yaşanan mahkeme sürecini anlatır Grisham. “Böyle biri durup dururken papazı neden öldürsün?” sorusunun cevabı boşuna aranır roman boyunca. Adam sonunda idam edilir.
Anlamsız denilecek bir cinayet ve pisi pisine bir ölümdür bu.
Ve Gezi davası
“Bu konu da nereden çıktı?” diyeceklere Osman Kavala’nın da yargılandığı ‘Gezi davası’ ile ilgili karar sonrasında ülkemizde yaşananları hatırlatmak isterim.
Uzun sürmüş bir mahkeme süreci sonucunda davada yargılanan herkes –Kavala da dahil- beraat etti.
Aklandılar.
Ne kadar hapiste yattılarsa boşuna yatmış oldular.
Kararla ‘Gezi davası’na konu olan olayın da, hiç değilse yargılananların o konuyla ilişkisi açısından, savcılık tarafından suçlandığı türden bir kalkışma olmadığı belirlenmiş oldu. Olaya en baştan çok daha farklı tepki verilseydi, muhtemelen kirli eller protestoyu yolundan saptırmak fırsatı bulamayacak ve bazılarının bir çeşit ‘Majino hattı’ özelliği kazandırdığı ‘Gezi’ bir doğa sevgisi üzerinden değişik görüşlerin buluşmasına yol açabilecekti.
Neyse, kendimi mahkeme kararıyla sınırlı tutayım.
Kaç gündür AK Parti’nin her düzeydeki temsilcilerinin karara verdikleri tepkileri izliyorum ve inanın anlamakta zorlanıyorum. Sonuçta bir mahkeme kararı bu ve en başta yürütme ve yasama organlarında yer alan kişilerin yargının bu kararına saygı göstermesi beklenir.
Hayır, öyle olmuyor; her açıklama kararı veren yargıçları suçladıkça suçluyor. [Galiba haklarında soruşturma da açılmış.]
Gezi’ye daha en başından gençlere anlayışla yaklaşılması yönüyle yaklaşmış olan dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün karardan hemen sonra kendisiyle yapılan bir mülakatta o eski yaklaşımı çizgisinde verdiği cevap bile, sanki yeni bir tavırmış gibi, AK Parti sözcüleri tarafından eleştiri konusu yapılabildi.
Bu arada, sayelerinde Gezi’nin ‘bütün kötülüklerin anası olduğunu’ bir kez daha öğrenmiş olduk.
Öyle bile olsa, ‘12 Öfkeli Adam’ filminde olduğu gibi, sıradan 12 kişinin yansıttıkları duyarlılıkla eşdeğerde bir hisle eldeki konuya yaklaşılsa ve “Acaba olaya olumlu anlamda farklı bir tepki verilseydi ne olurdu?” sorusuna cevap aranmalı değil midir?
Muhtemelen kötü senaryoların hiçbiri gerçekleşmeyecekti öyle davranıldığı takdirde…
Adalet ile Şeriat sözcüklerinin eş-anlamlı kullanıldığı dönemlerde eskiler “Şeriatın kestiği parmak acımaz” derlerdi.
“Mahkeme kararları mutlaka parmağı acıtmalı” kanaatiyle adalet yerine gelmiş olmuyor.
Birileri tersine açıklamalar yapanlara bunu hatırlatmalı.
[Bu arada, “Neden Osman Kavala üzerinde ısrarla duruluyor, neden yeniden tutuklandı” sorusu da bu yazıyla cevabını bulmuştur umarım.]
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025