Ferhat KENTEL
Alman sosyolog MaxWeber’e göre, incelediği Batı toplumlarının en belirgin özelliği “rasyonelleşme”dir ve kapitalist zihniyet ve değerler dünyası her yeri kuşattıkça, eski zamanların “büyüsü” bozulur.
Geçmişte, tabiatla, dinle, büyüyle, metafizik bir dünyayla iç içe olan insan artık bu dünyayla anlam ilişkisini kaybeder. Artık, çevresini kuşatan tabiata, toplumlara, işe, kültüre bilimin merceğinden, çıkarların zaviyesinden bakar. Bu bakma yollarını fabrikada, okulda ya da medya vasıtasıyla öğrenir. Her ne kadar dindar olduğunu söylese de, artık dini bile rasyonel kontrol altındadır.
Kısaca artık, “rasyonellik” vasıtasıyla tanımlanmış “demir bir kafesin” içinde kapana kısılmıştır; kendine “yabancılaşmıştır”.
Modern zamanlarda artık her şey hesap-kitap işidir. Fabrikanın, okulun organizasyonu, ailenin ve hatta dinin ya da kilisenin organizasyonu bile rasyoneldir. Dindar kişiler (mesela Protestanlar) bile hayatlarını “iş”e göre organize ederler, oradaki kazançlarını maksimize ederler, hayatlarını optimizasyon üzerine kurarlar. Öyle ki, Protestanların Tanrı tarafından kabul görmek için, günahtan kaçınmak için sahip oldukları gayet dindar değerler ve sürdürdükleri gayet tutumlu hayat, sermaye birikimini de beraberinde getirir ve onları kapitalist dairenin içine sokar.
Weber’e göre, bu gayet dindar insanların yaşadıkları “Protestan ahlak” bir zaman sonra, “iş ahlakı”na ya da “kapitalist ahlak”a dönüşür...
Kapitalist toplumlardaki korkunç sefaleti ve bu sefalet karşısındaki ruhsuzlaşmayı ve yabancılaşmayı gözümüze sokan Karl Marx’la birlikte düşündüğümüzde, modern toplumlar, en genel şema olarak, “iyi bir şey” olarak vazedilen rasyonelliğin altında, soğuk, mesleki ve sınıfsal ilişkiler, işbölümü ve çıkarlar etrafında örgütlenen bir toplumdur. Ve de kenara itilmiş büyülü durumların istisnası kaideyi bozmaz...
İşte içinde bulunduğumuz dünya ve zaman dilimi, “eskidendi” dediğimiz bir takım “büyülerin” yeniden toplumsal hayatın merkezine doğru yürüdüğüne şahit oluyor...
Ancak bu kesin ve radikal bir geri dönüş değil... Daha ziyade bugünün şartlarına uyarlanan ve bugünün ideolojileriyle harmanlanan bir takım büyülü haller bunlar...
Geçmişin kutsal ve tapınılacak yaratıkları gibi “büyülü” olan şahsiyetler, aynı zamanda her türlü modern teknolojiye, savaş kapasitesine ve güç birikimine sahipler...
Bugünün ve dünün en iç karartıcı özellikleri kesişiyor...
“Büyü” ve “kapitalizmin” muhteşem bileşimi olarak ortaya çıkan bu “melez canavar”ın en çok içine girip yerleştiği söylem ya da ideoloji tabii ki milliyetçilik... Ve bu milliyetçilikle örtüşen, yeniden büyülenmiş karizmatik liderlikler kapitalizmin içinde yabancılaşmayı yaşayan insanlar tarafından kolayca tüketilip, yeniden üretiliyorlar.
12 Eylül 1980 darbesinde “fikirlerinin iktidarda, kendilerinin hapiste” olduklarını söyleyen MHP’li liderlerden bugüne geldik. Artık bugün “hem fikirleri iktidarda, hem de özgür” olan bir MHP metaforumuz var...
Bu yeni dünyanın temaşa sistemlerinde, televizyonlarda –mesela- en çok mafya dizileri tutuyor. Siyah paltolu, asık suratlı, oturaklı konuşan bir takım erkekler rol modelleşiyorlar... Bu siyah paltolu adamlar, bellerinde silahlarıyla, racondan, devletten, vatandan bahsediyorlar... Erkekçe... Hem karılarıyla hem de sevgilileri ya da metresleriyle de aşklar yaşıyorlar. Tabii ki erkekçe...
Mafyanın çıkarları ve devletin çıkarları ve aşklar büyülü bir dünyada birbirine karışıyor.
Gerçek hayatta, bu siyah paltolu çıkar-büyü dünyasının tüketimi, film icabı olana uymayabiliyor. Bir kadının suratına uçan tekme atan adam içeri alınıp, bırakıldıktan sonra “sırıtıyor”...
O, uzun siyah palto giymiş abilerinin “ağır molla” performansını bir türlü giyinemediği için büyü bozuluyor...
Kontrolsüz bir güç; biraz korkunç ama biraz da komik...
Biraz Tolkien’in romanından fırlamış Orklar gibi yani...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020