Gülay GÖKTÜRK
Akil insanlar meselesi
27.03.2013
3146
Malum, akil insanlar heyeti meselesi yeni değil. Sadece Öcalan değil, CHP de dahil başka birçok çevre tarafından epeydir savunuluyor.
Ben böyle bir heyete başından beri pek sıcak bakmadım. Neden bakmadığımı da hem söyledim hem de yazdım.
Her şeyden önce prensip olarak doğru bulmuyordum böyle bir heyet oluşmasını. Çünkü bana göre seçimler zaten toplumların kendi akil insanlarını seçmesi için yapılır. Siz demokrasi demişsiniz, siyasetin sorunlarını çözmek için en güvendiğiniz insanları seçip Meclis'e getirmişsiniz; ama en kritik süreçte, onları "akil insan" rolüne layık görmeyip devre dışı bırakıyor ve başka bir heyet oluşturuyorsunuz.
İşte bunu doğru bulmuyordum.
Ne var ki, İmralı sürecinin başlamasıyla birlikte ortaya yeni bir durum çıktı.
Akil İnsanlar Heyeti kurulması talebi Öcalan'ın çözüm sürecine önayak olmak için ileri sürdüğü en kabul edilebilir taleplerden biriydi. Mademki bu bir uzlaşmaydı, uzlaşılabilecek en zararsız noktalardan biri olarak, Akil İnsanlar Heyeti'ne evet denebileceğini düşündüm. Ayrıca, Meclis'in sürece dâhil edilmesinin yaratacağı komplikasyonlar; olayın uluslararası platforma taşınması gibi bir sonuç doğurabileceği endişesi de bu formülü "kabul edilebilir" bir formül kılıyordu.
İşi zora sokmamak adına, yazımın başında bahsettiğim ilkesel itirazımı kendime saklayıp susmaya karar verdim.
Ne var ki, son günlerde heyetle ilgili olarak yürüyen tartışmalara, ortaya atılan isimlere bakınca; ilkeler bir yana, böyle bir heyetin pratikte yol açacağı sorunlardan iyice korkmaya başladım.
Açıkçası, sorun çözmek için oluşturulmuş bu heyetin, kendisinin soruna dönüşmesini ciddi bir tehlike olarak görüyorum.
Kime göre akil?
Bir kere, seçilecek kişiler kime göre "akil" olacak?
Çözüm sürecinin her aşaması, sapına kadar siyasi bir süreç olduğuna göre, çözüme katkı yapacak bu heyet, süreçle ilgili hangi siyaseti savunanlardan oluşacak?
Sakın kimse "her görüşten, her siyasetten insan" demesin. Eğer böyle bir komisyondan fayda gelseydi, Meclis'teki Anayasa Komisyonu'ndan gelirdi.
"Çözüm sürecini destekleyen kişiler" şeklinde yapılacak bir tarifin de pek işe yaramayacağını, şimdiye kadarki duruşları itibariyle çözümden yana olduklarını düşündüğümüz birçok ismin Öcalan'ın mesajından sonra aldıkları tutuma bakarak söyleyebiliriz. Düşünün; mesajda ortaya konan zeminin aşırı "tavizkâr" bir zemin olduğuna; Kürtler'in bunca yıl silahlı mücadele verdikten sonra bu zemine razı gelmemesi gerektiğine inanan bir kişinin halk arasında yürüteceği ikna ve psikolojik hazırlık çalışmalarından hayır gelir mi?
Şişik egolar sorunu
Kaldı ki, sorun bu kadar da değil... Bir de "şişik egolar" problemimiz var.
Bugün Türkiye'de "akil insan" dendiğinde akıllara gelebilecek isimlerin büyük çoğunluğunda ciddi bir ego sorunu olduğunu inkâr edemeyiz. Yarın öbür gün heyetteki her bir önemli şahsiyetin öne çıkmaya çalıştığını, süreci unutup kendisini asıl aktör zannetmeye başladığını, kendi PR'ını yürütmeye çalıştığını ve bütün o şişik egoların birbiriyle çarpışmaya başladığını düşünün. Böyle bir iktidar savaşıyla kim baş edebilir? Kim bu şartlarda sürecin saptırılmadan, zarara uğramadan ilerlemesini garantiye alabilir?
İşte bütün bu sebeplerden, ben çekilme dâhil bu sürecin bütün aşamalarının şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu süreçten halka karşı sorumlu olan iktidarın tam hâkimiyeti altında yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Eğer ille de bir heyet kurulması gerekiyorsa, yukarıda saydığım tehlikelerin nasıl elemine edileceği üzerinde ciddi ciddi çalışılması şart
.
Her şeyden önce prensip olarak doğru bulmuyordum böyle bir heyet oluşmasını. Çünkü bana göre seçimler zaten toplumların kendi akil insanlarını seçmesi için yapılır. Siz demokrasi demişsiniz, siyasetin sorunlarını çözmek için en güvendiğiniz insanları seçip Meclis'e getirmişsiniz; ama en kritik süreçte, onları "akil insan" rolüne layık görmeyip devre dışı bırakıyor ve başka bir heyet oluşturuyorsunuz.
İşte bunu doğru bulmuyordum.
Ne var ki, İmralı sürecinin başlamasıyla birlikte ortaya yeni bir durum çıktı.
Akil İnsanlar Heyeti kurulması talebi Öcalan'ın çözüm sürecine önayak olmak için ileri sürdüğü en kabul edilebilir taleplerden biriydi. Mademki bu bir uzlaşmaydı, uzlaşılabilecek en zararsız noktalardan biri olarak, Akil İnsanlar Heyeti'ne evet denebileceğini düşündüm. Ayrıca, Meclis'in sürece dâhil edilmesinin yaratacağı komplikasyonlar; olayın uluslararası platforma taşınması gibi bir sonuç doğurabileceği endişesi de bu formülü "kabul edilebilir" bir formül kılıyordu.
İşi zora sokmamak adına, yazımın başında bahsettiğim ilkesel itirazımı kendime saklayıp susmaya karar verdim.
Ne var ki, son günlerde heyetle ilgili olarak yürüyen tartışmalara, ortaya atılan isimlere bakınca; ilkeler bir yana, böyle bir heyetin pratikte yol açacağı sorunlardan iyice korkmaya başladım.
Açıkçası, sorun çözmek için oluşturulmuş bu heyetin, kendisinin soruna dönüşmesini ciddi bir tehlike olarak görüyorum.
Kime göre akil?
Bir kere, seçilecek kişiler kime göre "akil" olacak?
Çözüm sürecinin her aşaması, sapına kadar siyasi bir süreç olduğuna göre, çözüme katkı yapacak bu heyet, süreçle ilgili hangi siyaseti savunanlardan oluşacak?
Sakın kimse "her görüşten, her siyasetten insan" demesin. Eğer böyle bir komisyondan fayda gelseydi, Meclis'teki Anayasa Komisyonu'ndan gelirdi.
"Çözüm sürecini destekleyen kişiler" şeklinde yapılacak bir tarifin de pek işe yaramayacağını, şimdiye kadarki duruşları itibariyle çözümden yana olduklarını düşündüğümüz birçok ismin Öcalan'ın mesajından sonra aldıkları tutuma bakarak söyleyebiliriz. Düşünün; mesajda ortaya konan zeminin aşırı "tavizkâr" bir zemin olduğuna; Kürtler'in bunca yıl silahlı mücadele verdikten sonra bu zemine razı gelmemesi gerektiğine inanan bir kişinin halk arasında yürüteceği ikna ve psikolojik hazırlık çalışmalarından hayır gelir mi?
Şişik egolar sorunu
Kaldı ki, sorun bu kadar da değil... Bir de "şişik egolar" problemimiz var.
Bugün Türkiye'de "akil insan" dendiğinde akıllara gelebilecek isimlerin büyük çoğunluğunda ciddi bir ego sorunu olduğunu inkâr edemeyiz. Yarın öbür gün heyetteki her bir önemli şahsiyetin öne çıkmaya çalıştığını, süreci unutup kendisini asıl aktör zannetmeye başladığını, kendi PR'ını yürütmeye çalıştığını ve bütün o şişik egoların birbiriyle çarpışmaya başladığını düşünün. Böyle bir iktidar savaşıyla kim baş edebilir? Kim bu şartlarda sürecin saptırılmadan, zarara uğramadan ilerlemesini garantiye alabilir?
İşte bütün bu sebeplerden, ben çekilme dâhil bu sürecin bütün aşamalarının şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu süreçten halka karşı sorumlu olan iktidarın tam hâkimiyeti altında yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Eğer ille de bir heyet kurulması gerekiyorsa, yukarıda saydığım tehlikelerin nasıl elemine edileceği üzerinde ciddi ciddi çalışılması şart
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015