Hakan TAHMAZ
Türkiye siyasetinde sarsıcı sonuçları ortaya çıkan 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinin üzerinden 150 güne yakın bir süre geçti.
23 yıllık AK Parti ve Cumhur İttifakı ortağı MHP, ellerinde bulundurdukları belediyelerin birçoğunu ana muhalefet partisi CHP’ye, bazılarını ise diğer muhalefet partilerine kaptırdı.AK Parti 23 yıl sonra ilk kez ikinci parti, 47 yıllık ana muhalefet partisi CHP ise birinci parti oldu.
Seçim sonuçları bütün partiler için bir muhasebe, yeni bir yol arayışı çağrısı mahiyetindeydi. Seçim değerlendirmesine ilişkin partilerin ilk açıklamaları, sonrasında gelen bazı çıkışları da bu doğrultudaydı.
Ancak beş aydır bu konuda ortaya çıkmış anlamlı verilerden, politik açılımlardan ve muhasebe dökümünden söz etmek pek mümkün değil. Ülkenin uzun bir süredir yaşamakta olduğu her alandaki kriz daha sert yaşanmaya başlandı.
Cumhurbaşkanının hamaset dolu sözlerinin içinde, “bir hakikati görüyoruz. Zamanın ruhu alışılagelmiş siyasi tarzları da değişime zorlamaktadır. Biz de buna uygun politikalar geliştirmekteyiz” gibi çok doğru sözlerin gereği olan yeni politikalara dair tek bir cümle veya kavrama yok. Bu konuşma, AK Parti’nin Türkiye için artık “umutsuz bir vaka” olduğunu bir kez daha anlatıyor.
AK PARTİ, TÜRKİYE İÇİN ARTIK “UMUTSUZ BİR VAKA”
İktidar partisi, toplumun desteğini yitirdiği ve toplumsal rıza üretme şansının ciddi ölçüde daraldığı koşullarda oy kaybını, sürekli “tehlike” algısı yaratarak tabanını "diri tutmayı" başarabileceğini sanıyor. İktidar, kendisini bekleyen fırtınayı tam anlamıyla kavramış değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 23. kuruluş yılı toplantısında “ezana, bayrağa, camiye, Kur’an’a, cami cemaatine, kutsal değerlerimize saldırmayı aklının ucundan geçirenin gözünün yaşına bakmayız” diye konuşmasıyla bir kez daha muhalefeti tehdit ederek parti tabanında motivasyon yaratmaya çalıştı.
Cumhurbaşkanının hamaset dolu sözlerinin içinde, "bir hakikati görüyoruz. Zamanın ruhu alışılagelmiş siyasi tarzları da değişime zorlamaktadır. Biz de buna uygun politikalar geliştirmekteyiz" gibi çok doğru sözlerin gereği olan yeni politikalara dair tek bir cümle veya kavrama yok. Bu konuşma, AK Parti’nin Türkiye için artık "umutsuz bir vaka" olduğunu bir kez daha anlatıyor.
Gözler 47 yıl sonra beklenmedik bir başarı elde eden ana muhalefet partisi CHP yönetimine odaklanmış vaziyette. Bu beklenmedik başarının 2028 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde sürdürülmesi ve taçlandırılması, CHP yönetiminin geçmiş muhasebesini ne derece sağlıklı yapabilmesine doğrudan endeksli bir konu.
31 Mart Yerel seçim başarısı esas olarak AK Parti’den memnuniyetsizliğin, yorgunluğun ve bir bütün olarak muhalefetin 2023 Mayıs seçimlerindeki siyasi güvensizliğinin ve dağınıklığının yansımalarının sonucu olarak CHP adaylarının tercih edilmesiyle gerçekleşti. Bir anlamda çoğu yerde CHP’nin adayları ve çabaları değil, iktidarın şımarıklığı, fütursuzluğu ve politikaları sonuçları belirledi.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin ikinci parti konumuna düşmesi CHP’nin önünü açtı. Toplumun çok geniş ve farklı kesimleri tarafından yakın dönemde görülmedik ölçüde umut bağlanmasını ve kredi açılmasını getirdi. Bunun seçmendeki güçlü siyasal değişim ve dönüşüm eğilimini kavrayan bir yol, yöntem ve politik açılımlarla sürdürülmesi Türkiye’nin geleceğini biçimlendirecektir.
SEÇMENDEKİ GÜÇLÜ DEĞİŞİM EĞİLİMİNİ KAVRAYAN BİR YOL
İstanbul adayları gibi kimi yerlerde isabetli aday belirlemenin dışında, çok yerde yanlış yöntem ve özel tercihle aday belirlenmesi dahi seçmen davranışında büyük etki yapmadı. Gelecek dört yılda yapılacak bu türden kimi yanlışların tekrarı, tıpkı 2023 seçimlerinde olduğu gibi 2028 seçimlerinde de başarısız olunmasına yol açacak ciddi riskler.
Yerel seçimlerde AK Parti’nin ikinci parti konumuna düşmesi CHP’nin önünü açtı. Toplumun çok geniş ve farklı kesimleri tarafından yakın dönemde görülmedik ölçüde umut bağlanmasını ve kredi açılmasını getirdi. Bunun seçmendeki güçlü siyasal değişim ve dönüşüm eğilimini kavrayan bir yol, yöntem ve politik açılımlarla sürdürülmesi Türkiye’nin geleceğini biçimlendirecektir.
CHP lideri Özgür Özel ve ekibinin bu doğrultuda bir çaba içinde olduğu görülüyor. Üretici mitingleri, toplumun mağdur kesimleriyle kurmaya çalıştığı kapsayıcı ilişkiler ve iktidarın yarattığı korku çemberini kırma konusundaki kimi cesaretli çıkışları dikkate değer, yetmez ama şans verilmesi gereken çabalar.
Ama kritik eşik aşılmış değil. Kritik eşik olarak partinin tüzük ve program kurultayı görünüyor. CHP’nin zamanın ruhunu yakalama ihtimaline dair güçlü emarenin en önemli ipucu açığa çıkacaktır. Bir diğer sorun alanı ise parti içi muhalefetin ve mevcut yönetimin iç dengelerinin önümüzdeki dönemde nasıl gelişeceğine bağlı.
Bütün bunlar, “ bu iş bu kez olacak” diyebilmeyi ve CHP karşıtı katılaşmış önyargıların, haklı rezervlerin yumuşamasını dahi engellemektedir.
Tam bu noktada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul örgütünün üç gün önce düzenlediği "Tüzük Kurultayı Çalıştayı"nda sarf ettiği sözler yeni CHP’nin rotasını belirlemesi bakımından altı çizilmesi gereken mahiyet arz etmek. Önemli bulduğun bir bölümü aktarıyorum.
"Cumhuriyet Halk Partisi değişecek ve Türkiye de değişecek. Bu sürecin, bu yolculuğun başka bir sonucu olmaz, olmamalıdır.
"Partinin kendi içinden başlayarak daha demokratik, daha katılımcı, daha kapsayıcı bir partiye dönüşmesi şarttır.
“Günü kurtaran değil, kalıcı politikalar ve yeni bir vizyon sunmamızın şart olduğunu hepimizin bilmesi gerekir.
“Farklı toplumsal kesimlerin taleplerinin kapsanabildiği, toplumun tüm kesimlerinin kendini içinde ve anlamlı hissedebileceği bir siyaset kurumu hâline gelmemiz şarttır.
“Uzun süredir içinden geçtiğimiz otoriterleşme düzeninin önemli nedenlerinden birisi olan sivil toplumla siyasetin bağlarının kopması, hatta sivil toplumun ülkemizde neredeyse baskıcı bir zeminle gerçek anlamda sivil toplumun varlığını ifade edememesi sürecidir.
“Bir ülkenin demokrasisinin çatısını yönetim sistemlerinden önce siyasetin sivil toplumla ilişkisi belirler.
Bu cümlelerin anlattığı kurultay, Türkiye’nin geleceğinin biçimlenmesinde partinin oynayacağı role, üstelenebileceği göreve ve sorumluluklara işaret ediyor. Rejim krizinin çözüm anahtarını 31 Mart yerel seçimlerinde eline geçiren CHP’nin yapması gerekenler bakımından kritik eşiğin hala aşılamadığını ifade ediyor. Kısa bir süre sonra partinin bunu ne kadar benimseyeceği ve cesaret edebileceği açığa çıkacak. CHP’lilerin önünde eski hizipçi ve statükocu siyaset zincirini kırmak görev ve sorumluluğu duruyor.
Bu görev ve sorumluluğun yerine getirilmesi için; parti içi davranış birliğinin sağlanması ve rejim krizinin demokratik çözümünden yana siyasal, sosyal güçlerin bütününü kapsayan“kurumsal işbirliğinin” yöntemini bir biçimde bulmak zorunda. Aksi halde CHP yönetiminin dillendirdiği sadece “Türkiye İttifakı” söylemi AK Parti’yi sandığa gömmeye yetmez.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
20.09.2025
9.09.2025
5.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
26.08.2025
12.08.2025
5.08.2025
29.07.2025