Hilâl KAPLAN
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in, zaten emekliliği gelmiş diğer kuvvet komutanlarıyla beraber emekliliğini talep etmesi Türkiye'deki değişim sürecine ayak uydurmakta zorlananların kendiliğinden havlu atması bağlamında güzel bir gelişme.
Işık Koşaner, her fırsatta basın toplantısı yapıp TSK mensuplarının darbeciliğe bulaşmadığını canhıraş kanıtlamaya çalışan selefi İlker Başbuğ'a nispetle "düşük profilli" bir Genelkurmay Başkanıydı. Ancak görev süresince duruşunu belli ettiği en önemli olay kimseye bilgi vermeden Hasdal Cezaevi'nde darbe sanığı olarak tutuklu yargılanan askerleri ziyaret etmesi oldu. "Taraf"ının emri altında olduğu siviller ve bağlı olduğu kanunlardan değil, yargılanan askerlerden yana olduğunu o ziyaretle ilan etmişti.
Veda mesajında da "personelinin hak ve hukuku"nu koruyamadığından bahsetmiş. Demek ki Koşaner, Genelkurmay Başkanlığı görevinin âdeta bir "kabile dayanışması" içerisinde sadece askerî personele karşı sorumlu hissetmek olduğunu düşünüyor. Askerî personel dediysek, öyle tüm askerler de değil. Örneğin Silvan'da gerçekleşen ve TSK'nın yarım ağızla da olsa hatalı olduğunu kabul ettiği saldırıda kaybettiğimiz 13 asker istifa sebebi olacak kadar önem arz etmiyor. Anlaşılan eski Genelkurmay Başkanımız için bir kısım personelin "hukuk"u diğer askerlerin hayatından bile daha değerli. Acaba TSK'nın birincil görev tanımı "terörle mücadele" değil de "yargıyla mücadele" de, biz mi bilmiyoruz?!
İstifaların krize dönüşmesine izin vermeden, Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanlığı'na atanması ve YAŞ toplantısının planlandığı tarihte yapılmasının sağlanması çok önemliydi. O yüzden bazı gazetelerin "TSK'da deprem" manşetleri sizi yanıltmasın, küçük çaplı bir sarsıntı bile olmadan bu "rest"in karşılığı layıkıyla verilmiş oldu.
Emekli olan dört devlet memuruna biz de esenlikler dileriz.
Askerî medya
TSK'nın bile asker-sivil ilişkilerinin demokratik bir dengeye oturmasına adapte olmasına rağmen, 'askerî medya'mız hâlâ bu normalleşmeyi sindirmekte zorlanıyor.
Örneğin Milliyet gazetesinin olay duyulunca internetten attığı ilk manşet şöyleydi: "Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarıyla birlikte hareket etmeyen Jandarma Genel Komutanı Genelkurmay Başkanı oluyor". Hukuk kurallarına uyup, emri altında olduğu sivillere baş kaldırmadı diye yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i kusurluymuş gibi lanse eden bu manşet, 'askerî medya'nın zihin haritasını gayet güzel ortaya koyuyor aslında.
Olayın duyulduğu gece, deneyimli bir gazeteci olan Fikret Bila da "Necdet Özel orduevine nasıl girecek?" diye sormuş. "Hangi yüzle girecek?" demeye getiriyor yani. "Askerî kamuoyu" gibi medya literatüründe karşılığı olmayan kavramları kullanan Bila, bu gazetecilik anlayışında neden ısrar ediyor anlamış değilim. Necdet Özel, askerlik mesleğine yakışanı yapan bir komutan olarak orduevlerine başı dik girer. Ama Fikret Bila, bu münasebetsiz sorudan sonra, sıklıkla ziyaret ettiği söylenen orduevlerine nasıl girer bilemiyorum.
Yine Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, bu olayın Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğu noktasından hareketle hükümeti eleştirip "Ekonomisi büyüyen Türkiye, ordusunu kaybetmiştir" buyurmuş. Bir Genelkurmay Başkanı'nın hapishanede sanıkları ziyaret etmesi de Cumhuriyet tarihimizde bir ilk ama kendisinin bunu eleştiri konusu yaptığını hatırlamıyorum nedense. Kaldı ki Cumhuriyet tarihimizde ilk olmayan pek çok hayırsız olay var, darbeler gibi... Nasıl ki darbe olunca "Tarihimizde pek çok kez olmuş, olur böyle şeyler" demek mümkün değilse, "Tarihimizde ilk kez oluyor, yandık bittik kül olduk" demek de mümkün değil. Yukarıda işaret ettiğim gibi ordunun kaybedildiği de yok. Dört devlet memuru emekli oldu diye memleket elden gitmez. Burası "eski Türkiye" değil.
TSK bile "üst"ünlüğün sivillerde olduğunu kabullenmişken, bazı medya mensuplarımız da artık "hazırol"dan rahata geçse hiç fena olmaz.
27 Nisan kâbusu sona ererken...
Bundan sonra bir gece yarısı muhtırasıyla uykularımız kaçmayacak,
Komutanlarını arkasına sıralayıp, kameralara karşı parmak sallayarak gözdağı verenler olmayacak,
Başörtüsü görünce köşe bucak saklanacak yer arayanlar olmayacak,
Kanunların teamüllerden daha önemli olduğu anlaşılacak.
Kısaca, "burası yeni Türkiye, yok öyle!"
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019