Levent Gültekin
Son anda sürpriz bir gelişme olmazsa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı neredeyse kesin.
Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimali güçlendikçe tartışmalar da giderek alevlendi.
Muhalif kamuoyu neredeyse ikiye bölünmüş durumda.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinden muhalefeti de ayrıştıran, muhalefetteki birlikteliğe zarar veren bir tartışma yürütülüyor.
Bir tarafta Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenler, diğer tarafta ise çeşitli nedenlerle bu adaylığa itiraz edenler var.
Hatta iş öyle bir noktaya geldi ki sokaklarda ve sosyal medyada ‘Kılıçdaroğlu aday olma’ kampanyası bile yapılıyor.
Bu meselenin ilginç yanı, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkanların neredeyse tamamının muhaliflerden oluşması.
İktidar cenahı ise Kemal beyin adaylığını olabildiğince destekliyor.
Doğrusu Kılıçdaroğlu’nun adaylığına endişeyle yaklaşanlar arasında ben de varım.
Fakat ben “Kesinlikle aday olmamalı” diyenlerden değilim. “Bazı şartlar sağlanırsa olabilir de” diyorum.
Müsaade ederseniz ilk önce, Kemal beyin adaylığına niçin itiraz ettiğimi anlatmaya çalışayım.
Yazının sonunda da ‘Aday olabilir’ seçeneğini neye dayandırdığımı açıklayayım.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ciddi anlamda riskli buluyorum.
Niçin?
Madde madde anlatayım.
1- Yaklaşık bir yıl önce, ‘Yaklaşan Kasırga’ isimli kitabımı yazarken fark ettim ki Tayyip Erdoğan ile bir dönem daha devam etmek isteyenler, 2023 seçimlerindeki stratejilerini Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerine kurmuş. Bu meseleyi biraz daha araştırdığımda Kemal Kılıçdaroğlu’nu Millet ittifakı’nın adayı yapma çalışmalarının esasında 2020’de başladığını fark ettim.
Kitabı baskıya vermeden, yani yaklaşık bir yıl önce, Kemal beyi ziyaret edip bu durumu anlattım ve adaylığını organize edenlerin isimlerini ve bağlantılarını da vererek zihnimdeki bazı sorulara cevaplar aradım.
O görüşmeden Kemal beyin adaylıkta kararlı olduğuna emin olarak ayrıldım.
Yani Kılıçdaroğlu’nun adaylık kararının çok önceden verildiğini, ‘Adayı masa belirleyecek’ gibi sözlerin esasında kamuoyunu Kemal beyin adaylığına hazırlama taktiği olduğunu fark ettim.
Sonrasında farklı partilerden birçok önemli siyasetçiyle bu meseleyi konuştum.
Ve neredeyse hepsinin de bu durumun farkında olduğunu gözlemledim.
Dahası, son zamanlarda Kemal beye ciddi zararlar veren ABD gezisi, başörtüsü girişimi, Almanya gezisi gibi hamlelerin Kılıçdaroğlu’nu aday yapmaya çalışan bu ekibin önerileri olduğunu öğrendim.
Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı verilmesini de Kılıçdaroğlu’nun adaylığı önündeki engelleri kaldırma hamlesi olarak görüyorum.
Yani Erdoğan ile bir dönem daha devam etmek isteyenler bütün stratejilerini Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bağlamış durumda.
Bu oyunun bozulmasını, iktidarın ters köşeye yatırılmasını, bu stratejinin boşa çıkarılmasını istediğim için Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması gerektiğini düşünüyorum.
2- Kılıçdaroğlu’nun 5 Temmuz 2020 ‘de yaptığı, “Parti liderlerinin aday olmasını doğru bulmuyorum, eğer parti liderleri aday olursa bu seçimi kaybederiz” açıklamasına aynen katılıyorum. Bu görüşünü daha sonra niçin değiştirdiğini bilmiyoruz.
Ben hâlâ parti liderlerinden birinin aday olması halinde partilerin arasına nifak gireceğini, bu durumun rekabet yaratacağını ve bunun da muhalif kamuoyunda ciddi ayrışmaya neden olacağını düşünüyorum.
Bugün İYİ Parti ile CHP arasında yaşanan tartışmalar bunun en somut örneği.
Dahası parti liderlerinden birinin aday olmasının bu seçimi, ‘demokrasi mi, tek adam rejimi mi?’ tercihinden çıkarıp partiler arası yarışa dönüştüreceğini ve ülkenin karşı karşıya olduğu felaketi görünmez kılacağı kanaatindeyim.
Diğer taraftan bir parti liderinin aday olmasının, partili cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik sözleri, eleştirileri toplum nezdinde anlamsız kılacağı kanaatindeyim.
Bütün bunlardan dolayı Kılıçdaroğlu’nun üç yıl önce dediği gibi parti liderlerinden birinin aday olmasını yanlış buluyorum.
3- Siyasetçiler için başarının tek bir kriteri var ki o da aldığı oy oranı.
Ülkenin en dürüst, en zeki, en kibar, en namuslu, en yetkin siyasetçisi de olsa eğer yeterli oyu alamıyorsa başarısız kabul edilir.
Bu bağlamda Kılıçdaroğlu için ne yazık ki başarılı bir siyasetçi diyemeyiz.
Bana göre en büyük başarısı, CHP’nin kurumsal kimliğinin üzerinde bir demokratik tavır ve yaklaşım geliştirmiş olması, ama bu da yeterli bir etken değil.
Çünkü ekonomi çökmüş, yoksulluk ülkeyi esir almış, ülke tarihi bir yıkımla karşı karşıyayken CHP’nin oyu bir puan bile artmıyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir.
Bunca yıkıma rağmen partisinin oyunu bir puan bile artıramamış, üstelik daha önce girdiği dokuz seçimi kaybetmiş bir liderin ülkenin kader seçiminde aday olması demek hem toplumla inatlaşmak hem de hepimizin yani ülkenin kaderini riske atmaktır.
Hiçbirimizin, ülkemizin bu riski alacak lüksünün olmadığını düşünüyorum.
4- Kılıçdaroğlu’nun adaylığını destekleyenlerin adaylık meselesini bir hak meselesi olarak ele alması ve bu hakkın da CHP’nin olduğu varsayımıyla hareket etmesinin, yani bir dayatma içinde olmasının toplumda yarattığı tepkinin sandığa da yansıyacağı endişesi taşıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz edenleri ‘beşli çetenin kontrolünde olmak‘la veyahut ‘Alevi düşmanı olmak’la suçlamak gibi ipe sapa gelmez ithamların muhalif kamuoyunda ciddi bir ayrışmaya neden olduğunu, bunun seçim sürecinde daha da artacağını düşünüyorum.
Diğer taraftan adaylığa itiraz edenlerin Alevi düşmanlığıyla suçlanmasının mezhep tartışmasını körükleyeceğini, bunun da istenmeyen sonuçlar doğuracağı endişesi taşıyorum.
5- İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ciddi bir itirazı olmadığını, hatta bazı hamleleriyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önünü bilerek açtığını biliyorum.
Bu konuyu ileride başka bir yazıda ayrıntılarıyla anlatmaya çalışacağım.
Hal buyken Akşener, “Çok uğraşıyorum ama olmuyor” diyerek hem partisindeki itirazları bastırma hem de seçim ertesi “Ben itiraz ettim, aday olmaması için elimden geleni yaptım, başka ne yapabilirdim ki” diyerek muhtemel yenilginin faturasından kurtulma hesabında. Bu yüzden de Akşener’in ekranlarda Kılıçdaroğlu’na yönelik tartışma yaratan konuşmalarıyla adaylığına ciddi zarar verdiğini, İYİ Partili seçmende bir tepkiye neden olduğunu, dahası bu tepkinin sandığa yansıyacağını düşünüyorum.
Bu nedenle de Kemal beyin adaylığını fazlasıyla riskli buluyorum.
6- Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı altılı masada bir pazarlık meselesine dönüşmüş durumda. Binde bir veyahut yüzde bir ya da iki oyu olan partilerin yetki ve milletvekilliği alma karşılığında Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ‘Evet‘ deme yaklaşımlarının çok başlılık yarattığını, adaylık meselesinin çıkar hesaplarına kurban edildiğini düşünüyorum.
Parti çıkarlarını korumak için elde edilen yetkilerin ve bu durumun neden olduğu çok başlılığın bütün toplumu tedirgin edeceği ve bu tedirginliğin sandığa yansıyacağı kanaatindeyim.
7- Bütün anketlerde muhtemel adaylar arasında Tayyip Erdoğan’ı geçemeyen, en İyimser anketlerde bile ancak başa baş görünen tek aday Kemal Kılıçdaroğlu.
Bugünkü anketlerde bile rakibini geçemeyen birinin bunca yıpratıcı tartışmadan sonra aday olmasının Erdoğan’a normalde kaybettiği seçimi hediye etme riski taşıdığı kanaatindeyim.
8- Hepsinden önemlisi de ülkenin kader seçiminde bunca ayak oyunundan sonra çıkacak muhtemel yenilginin faturasının sadece Kılıçdaroğlu’na ve onun şahsında Alevi toplum kesimine yüklenme olasılığını hem haksızlık olarak görüyorum hem de bunun yaratacağı tartışmanın ülkeye zarar vereceğini düşünüyorum.
İşte sıraladığım tüm bu gerekçelere dayanarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını yanlış ve riskli buluyorum.
Bütün bunlara rağmen, yani iktidarın Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden kurduğu oyuna, kimilerinin bile isteye Kılıçdaroğlu’na hata yaptırma çabasına rağmen işin rengi değişebilir.
Nasıl mı?
Eğer başta İYİ Parti ve HDP olmak üzere bütün partiler amasız, fakatsız, hiçbir çıkar hesabı ve pazarlığı yapmadan Kemal beyin yanında durup seçim kampanyasında da ortak mitinglerle bu birlikteliği görünür hale getirirse…
Bana göre kimin aday olacağından daha önemli olan bu birlikteliğin sağlanması.
Bu birliktelik güçlü bir şekilde sağlanırsa, Kemal beyin de seçilme ihtimalinin yüksek olacağı kanaatindeyim.
Burada en büyük görev de sorumluluk da İYİ Parti’ye ve lideri Meral Akşener’e düşüyor.
Kanaatime göre bu seçimi muhalefetin kazanıp kazanmayacağı en çok da Akşener’in tavrına bağlı.
İYİ Parti, Kılıçdaroğlu’nu yıpratıcı yaklaşımlardan vazgeçer, HDP’nin Millet İttifakı ile yakınlaşmasını engelleyici tavrını değiştirir, parti çıkarını öncelikli görme anlayışını bir tarafa bırakır ve ortak adayın kazanması için gerçek bir çaba içine girerse bütün tablonun değişeceği kanaatindeyim.
Dediğim gibi esas olan kimin aday olacağından daha çok bu birliktelik duygusu ve bu duygunun yaratacağı heyecan dalgası.
Bu birliktelik sağlandıktan sonra bana göre Kılıçdaroğlu da aday olabilir bir başkası da.
Kılıçdaroğlu’na itiraz etme sebebim, seçime üç ay gibi bir süre kaldığı halde bu birlikteliğin hâlâ sağlanamaması.
Yani ne beşli çetenin yanındayım ne Alevi düşmanıyım ne de dış güçlerin etkilediği biriyim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023