Mehmet Y. Yılmaz
Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz cuma günü, namazın sonunda camiyi terk ederken hocanın elindeki mikrofonu aldı ve cemaate hitap etti.
Önce Kur’an’dan bir ayet okudu.
Sonra da mealini söyledi:
“Küffara karşı şiddetli olmamızı Rabbim bizlere emrediyor. O bizler kim? Muhammed ümmeti. Dolayısıyla kendi aramızda da merhametli olmamızı bize emrediyor. Kendi aramızda merhametli olacağız. Küffara karşı da şiddetli olacağız. Suriye'de olduğu gibi. İnşallah Suriye’de Rabbim bizlere vadetti. Nasrun minallahi ve fethun karib ve beşşiril mu’minin.”
Erdoğan’ın söylediği bu Arapça sözler, bir ayet. Meali: Allah’tan bir yardım ve görünen bir fetih. Müminlere müjde ver.
Suriye’de ölüp giden milyonlar Müslümandı. Ve öyle görünüyor ki zafer Müslümanların değil, petrole sahip çıkan Amerikalılar ile artık geri dönülmez şekilde Suriye’ye çöreklenen Rusların olacak.
Yani günümüz gerçekleri ışığında şunu söyleyebilirim: Cumhurbaşkanı boş konuşuyor!
Ancak konuşmasının “bir silah gibi dolu” bir yönü de var, ona dikkatinizi çekeceğim.
“Küffar” diye tanımladığı “şiddetli” olunacak kişiler, Müslüman olmayanlar.
Erdoğan’ın “Müslüman olmayanlar” tanımı bir hayli geniş, bunu biliyoruz.
Sadece Hristiyan, Yahudi, Budist, ateistleri vs. kast etmiyor.
Onun bildiği gibi yaşamayanları da Müslümandan saymadığı malum.
Ve “Cumhurbaşkanı” sıfatını taşırken söylediği söze bakın: Müslüman olmayanlara şiddetli olacağız.
Cumhurbaşkanı, bu sözleriyle, bu ülkenin vatandaşları arasına düşmanlık tohumları saçıyor.
Bu ülkede sadece Müslümanlar yaşamadığı gibi, sorulduğunda dinini “Müslüman” olarak açıklayan çok büyük bir çoğunluk da Cumhurbaşkanı’nın inandığı gibi yaşamıyor.
Ülkenin bir bölümü, Cumhurbaşkanı’nın talimatına uyup, “bunlar bizden değiller, onlara layık oldukları şiddeti verelim” derse, geri kalanların da eli armut toplamayacak her halde.
Cumhurbaşkanı, ne istediğinin, neye davetiye çıkardığının farkında mı acaba?
Bu bir suç. TCK’nın 216. Maddesinde düzenlenmiş bir suç: Halkı, kin ve düşmanlığa tahrik!
Maddenin “şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikleri” ağırlaştırarak cezalandırmayı hedeflediğini belirtmeme bilmiyorum gerek var mı?
Tabii Cumhurbaşkanı bu nedenle yargılanmayacak. Çünkü Anayasa gereği sorumlu tutulamaz.
Ancak bu sorumsuzca konuşmasına da neden olmamalı.
Kendisi laik bir Cumhuriyet’in Cumhurbaşkanı.
Vatandaşları arasında dini inançlara, etnik kökenlere, fiziksel özelliklere vs. göre ayrım yapamaz.
Karşısında cami cemaatini bulunca gaza gelmemeyi öğrenmek zorunda.
Kendi kendine böyle düşünmesinde bir sakınca yok, bu tür fikirlerini kendisine sakladığı sürece!
Ve bir kez daha aynı şeyi sorayım:
Müslümanlar, inançları öyle emrediyor diye, Müslüman olmayanlara şiddetle davranmak durumundalarsa, İslamofobi’den hangi gerekçelerle şikayet ediyorlar?
Allah’ın bir lütfu olarak, İslam’ı böyle anlayanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşamıyoruz.
Kur’an’ı Kerim’in ayetlerini, bütün içindeki bağlamından, indirildiği dönemin şartlarından ve indirilmesine vesile olan gerekçeden soyutlayarak yorumlayanların sayısı arttıkça, Müslümanların yaşadığı ülkelerde de İslamofobi’yi engellemek mümkün olamaz, benden söylemesi.
***
Birisi ona “kara sınırlarını” anlatmalı
Cumhurbaşkanı’nın pek beğendiği bir fikri var.
Bu fikrini çok beğendiği de şuradan belli ki bunu açıklamaktan özel bir zevk de alıyor. Sıkça yapıyor.
Önceki gün bunu yine tekrarladı: “Projelere destek verilmezse açarız sınırları, yürüsünler Avrupa’ya!”
Sonra da ekledi: “Şantaj yapmıyoruz!”
Şantaj yapıyor olsa acaba ne diyecekti, bilemedim. “Kaparız sınırları” mı?
Her neyse, işimiz Türkçe dersi değil.
Cumhurbaşkanı belli ki karayoluyla hiç ülke değiştirmemiş.
İnsanın o kadar jumbo jeti olunca, karadaki sınırları da havadaki gibi “hop diye geçilebilir” zannetmesi kolay tabii.
Ben kendisine tarif etmeye çalışayım.
Kara sınır kapısı dediğimiz şey, sınırdaşımızla karşılıklı iki kapı demektir. Önce birinden geçersin, arada çok geniş olmayan bir “no man’s land” vardır. Yani kimseye ait olmayan bir alan! Orayı geçer, komşunun sınır kapısına gelirsin.
Yani sen sınır kapını açtın, “buyurun geçin” dedin diye karşıdaki sınır kapısı otomatik açılmaz. İnsancıklar, senin sınır kapına ve no man’s land’e yığılıp, kalırlar.
Deniz için de aynı şey geçerli. Bodrum’dan çıkmış olman, Kos’tan karaya çıkmanı garantilemez. Seni oradan geri çevirebilirler, hata bu işi karasularına girmeden de yapabilirler.
Bu sorunu çözmenin de bir tek yolu var: Yasa dışı sınır geçişlerine göz yumarsan!
Yani insanları çayıra salar, Yunanistan ya da Bulgaristan’a, sınır kapısı olmayan yerlerden, tel örgüleri aşarak geçmelerini teşvik edersin.
Sınırlarını yol geçen hanına çevirmek bir devlete yakışır mı? Bunu bilemiyorum tabii.
Ben Cumhurbaşkanı olsam “Mehmet Bey’in devletinin sınırları kevgir gibi” sözünü gururuma yediremezdim.
Gerçi Suriye sınırımızı bir ara kendi ellerimizle bu hale getirmiştik ama!
***
Binali Bey, kulağım hâlâ sizde
Geçen gün fark ettim, Binali Yıldırım yurt gezisine çıkmış, Aydın’a da uğramış.
Gitmişken çarşı içinde döner ve kabak tatlısı da yedi mi, bilmiyorum.
Yolunuz düşerse aklınızda olsun, bunları yemezseniz Aydın’a gittim de demeyin!
Binali Bey’e, bazı sorular sormuş ve yanıt vermesini beklemiştim.
Yanıt vermedi, mahkemeye verdi.
Olsun, bu yüzden kendisine kırgın değilim, aramızda kişisel bir mesele değil bu çünkü.
Daha çok seçmenler ile Binali Bey arasındaki bir mesele bu. Ben sıradan bir gazeteciyim, işim de bu tür soruları sormak.
Geçen hafta Suriye filan derken soruları hatırlatma fırsatım olmadı, o da bu arada kalkmış Aydın’a gitmiş.
Demek ki aslında soruları yanıtlayacak vakti de var.
Onun için ben belki unutmuştur diye soruları tekrarlayayım:
1 – Geliri sınırlı bir memur ailesinin çocukları, bu gemicilik işini nasıl kurabildiler?
2 – Şirketlerin yükselişinin, Binali Bey’in siyasette yükselmesiyle bir ilişkisi var mı?
3 – İlk geminin alınması için Binali Bey 445 bin Euro’nun yarısını kendisinin ödediğini söylemişti. Bu 222.500 Euro, Binali Bey’in 2002 yılındaki servet beyannamesinde görünüyor mu?
4 – Bugüne kadar açıkça yalanlanmayan bilgilere göre Binali Bey’in çocuklarının 17 şirketi, 30 gemileri olduğu söyleniyor. Bu olağanüstü ticari başarıyı sağlayan iş idaresi yöntemi nedir?
5 – Binali Bey’in çocukları, bizim çocuklarımızın bilmediği hangi bilgilere sahipler ki 17 yılda bu kadar geminin sahibi olabildiler? Bu bilgileri bizim çocuklarımız da öğrenseler ve Türkiye, dünya denizlerinin tek hakimi olsa iyi olmaz mı?
6 – Kestane kebap, acele cevap!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024