M.Şükrü HANİOĞLU
Türkiye, cumhurbaşkanına parlamenter sistemle bağdaştırılması kolay olmayan yetkiler bahşeden 1982 Anayasası'nın temellerini attığı, "367 Oy Krizi"nin neden olduğu 2007 Referandumu'nun ivme kazandırdığı, 2014 seçiminin ise ete kemiğe büründürdüğü "sistem" tartışmasında yeni bir aşamaya gelmiştir. TBMM'de maddelerinin oylamasına geçilen kanun teklifi mevcut "çarpık yarı başkanlık" yerine "yetkileri geniş, partili cumhurbaşkanı" temelli "başkanlık" sistemine geçişi önermektedir.
Anayasa değişikliğinin mecliste ya da referandum neticesinde kabûlü, kapsamlı bir dönüşümü beraberinde getirecektir.
Dolayısıyla konunun ayrıntılı biçimde tartışılması, değişik örneklerle karşılaştırmalar yapılması ve ciddî fayda-maliyet analizlerinin gerçekleştirilmesi anlamlıdır.
Bu zor bir uğraş değildir. Konu, bilhassa otuz yıldır, siyaset biliminin temel tartışmalarından birisidir. Juan Linz ve Arend Lijphart benzeri siyaset bilimciler başkanlık sisteminin beraberinde getirdiği sorunları vurgulamış, buna karşılık Donald Horowitz, Scott Mainwaring ve Matthew Shugart benzeri akademisyenler bunları cevaplamışlardır.
Bunun yanı sıra "başkanlık" ve "parlamenter" sistemleri mukayeseli biçimde ele alan çok sayıda çalışma, "uygulama" üzerinden kıyaslamalar yapılmasını mümkün kılmaktadır. Bunların ötesinde gündemdeki anayasa değişikliğinin "teknik" analizlerinin yapılması gereklidir ki, bunu gerçekleştirecek akademik birikim Türkiye'de fazlasıyla mevcuttur.
Buna karşılık tartışma söz konusu alanlar üzerine yoğunlaşma yerine "başkanlık" ve "parlamenter" sistem "gelenekler"i inşa edilmesine evrilmiştir.
Bunun tarihî bağlamlar anlaşılmadan, gerekli bilgiye sahip olunmadan ve kavram kargaşası içinde yapılması ise hedef saptırılmasına neden olmaktadır.
Elma ve armutlar
Örneğin, Türklerin yönetim tarihinde "han, bey, sultan, padişah" benzeri liderlik biçimlerinin varlığının başkanlık alanında bir "gelenek" oluşturduğunu iddia etmek, ciddî bir anakronizm olmanın ötesinde elmalardan "armut" üretme benzeri bir yaklaşımdır.
"Başkanlık," sadece "yetkileri geniş bir idareci"nin değil "seçim"lerle oluşan yasama meclislerinin de var olduğu "modern demokrasiler" için geçerli ve kuvvetler ayrılığı temelli bir sistemdir.
Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve on dokuzuncu asır öncesi Osmanlı imparatorluğu, bu anlamda "demokrasiler" olmadığı için onların yönetim biçimlerinin "başkanlık" geleneği oluşturduğunu savunmak anlamsızdır.
Bu mantık yürütme doğru olsaydı geçmişte kral, prens ve imparatorlar tarafından yönetilmiş tüm Avrupa demokrasilerinin "başkanlık" sistemine evrilmesi, Amerika yerine İngiltere'nin bu sistemin beşiği olması gerekirdi.
Sultan'ın yürütmenin başında olmanın yanı sıra, örfî hukuk çerçevesinde "yasama" tekelini de elinde tuttuğu Osmanlı geleneksel idaresi günümüzün "kuvvetler ayrılığı" temelli sistemlerinden herhangi birisi için "gelenek" oluşturmaz.
Bu yorum yapılırken, o sistemin Max Weber'in iddia ettiği gibi "tek kişinin keyfemayeşâ" idaresi anlamına gelen patrimonyal "sultanizm" olmadığının da vurgulanması gereklidir. Ama sultan, ulemâ, onların emrindeki praetoryan güç Yeniçeriler ve bürokratların temel aktörleri olduğu hassas dengenin ne kurumları ne de işleyişinin yeniden yaratılması mümkün değildir. Seçimler, yasama meclisi ve kuvvetler ayrılığının olmadığı bu denge demokratik bir sistemin altyapısını tesis edemez.
Dolayısıyla "başkanlık" ya da "parlamenter" sistemlerinden hangisinin Türkiye'ye daha uygun olduğu tartışılırken, ortaçağ yahut on sekizinci asra geri gidilmesi ve yasama ile yürütme erklerinin ayrılmadığı dönemlere bakılarak, bu bağımsız güçler arasındaki dengeyi oluşturma yollarından birisi olan "başkanlık sistemi"nin "geleneğimiz"e daha uygun olduğu yorumunun yapılması kavram kargaşasına saplanmaktır.
Atatürk "sistem"i
"Başkanlık sistemi"nin Atatürk "dönemi" ve "anayasaları"na dönüş anlamına geldiği, ona karşıtlığın kurucu lidere eleştiri getirmekle eşanlamlı olduğunun savunulması da benzer bir kavram kargaşasını yansıtmaktadır.
"Atatürk dönemi" anayasaları kuvvetler birliği ve güçlü yasama temelinde hazırlanmış, buna karşılık, fiilî ve otoriter bir başkanlık rejiminin şekillenmesini engelleyememişlerdir.
1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu, kuvvetler birliği temelli, konvansiyonel karakterli bir meclis ve onun içinden çıkan "meclis hükûmeti"nin yasal zeminini oluşturmuştur. Bu sistemde meclis yasama ve yürütme güçlerini elinde tutmanın yanı sıra meb'usların vazifelendirildiği İstiklâl Mahkemeleri aracılığıyla yargı erkine de doğrudan müdahale etmiştir.
1923 değişiklikleri neticesinde "yarı parlâmenter" olarak tanımlanması mümkün bir yapıya geçilmiş, 1924 Teşkilât- ı Esasiye Kanunu ise "meclis hükûmeti" ile "parlamentarizm" karması sistemi tahkim etmiştir.
Burada önemli olan "Atatürk dönemi anayasaları"nın uygulamadaki etkisinin fazlasıyla sınırlı olması, kâğıt üzerinde son derece güçlü görünen meclisin "atama ile oluşturulan," Enver Paşa'nın "yok kanun, yap kanun" düstûru çerçevesinde yasama faaliyeti yürüten bir "bürokratik onay kurumu"na dönüştürülmesi, buna karşılık kişiliği etrafında güçlü bir "kurucu lider kültü" yaratılan cumhurbaşkanının "anayasada ne yazdığından bağımsız olarak," her alanda nihaî karar verici haline geldiği bir fiilî durumun "sistemleşmesi"dir.
Otoriter Tek Parti idaresi altında kendi teâmüllerini de inşa eden bu "fiilî durum"un "örnek" alınması mümkün olmadığı gibi onun bir liberal demokrasi için şiddetle sakınılması gereken bir uygulama olduğu ortadadır. Nitekim yeniden çok partili yaşama dönülmesi sonrasında "aynı anayasa"nın yürürlükte kalmasına karşılık "fiilî durum"un sonlanması parlamentarizme yakın bir sisteme geçilmesine neden olmuştur.
"Sistem" olarak tartışmak
Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı düşüncesinin bile varolmadığı geleneksel Osmanlı rejimi ve kişi kültü temelli bir "fiilî durum"un, güçler arası ilişkilerin düzenlenmesi için uygulanabilecek "sistemler"den birisi olan "başkanlık" için "gelenek" oluşturduğunu iddia etmek tartışmaya katkı sağlamaz.
Bu, 1877'den beri işleyen kesintisiz bir "parlamenter" gelenek yaratabildiğimiz anlamına gelmez. İmparatorluk parlamentarizmi 1908-1912 parantezine sıkışmış, çok partili yaşama geçiş sonrası tecrübemiz ise darbeler ve vesayet dayatmaları neticesinde süreklilik arz etmemiştir.
Bu nedenle hayatî önemdeki bir tartışmanın "gelenek," "Osmanlı," "Atatürk" benzeri kavram, yapı ve kişilikler değil "sistem karşılaştırmaları," "toplumsal ihtiyaçlar," "fayda-maliyet analizleri" ve "teknik hukuk analizleri" etrafında yapılması gerekmektedir.
Tarihî bağlamı göz ardı eden "gelenek" tartışmaları ise zaman ve enerji israfıdır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018