Murat BELGE
İnsanlarda bir “yuvarlak rakam” merakı var; anlaşılır bir şey: “kırk iki” değil, “kırk beş”; “altmış üç” değil, “yetmiş”. Düz, toparlayıcı. Bunların içinde “yüz” de göz doldurucu, kulak doldurucu.
1915’in yüzüncü yıldönümü gelirken, birçok şey arasında bu “yüz” rakamının da kendine özgü bir rol edineceğini herkes biliyordu. “Doksan sekizde” olmayacak bazı şeyler “yüz”de olabilirdi.
Nitekim oldu. Dört ülkeye derin teessüflerimizi bildirecek olduğumuzu yazıyor gazeteler. Fransa tabii var işin içinde, ama Rusya da var –oysa aramız ne kadar iyiydi bugünlerde. Her bakımdan kendimizi yakın hissediyorduk. Şimdi Rusya’ya da “Asıl soykıran sizsiniz” demişiz. Obama, 2015’in 24 Nisan’ında da ağzından “S” sesiyle başlayan o kelimeyi çıkarmadı, ama onu da kınıyormuşuz. Zaten adam “S”li kelimeyi söylemiyor ama Ermenice’sini söylüyor kaç yıldır. “Abesle iştigal”. Kınanacak dördüncü ülke de Almanya, çünkü Gauck da “soykırım” dedi.
Bak hele! Alman da mı “soykırım” dedi? Ona mı düşmüş?
E, biraz üzücü olabilir, ama, evet, ona da düşmüş. Çünkü Almanya (biraz zorunlu kalsa da) yediği naneleri kabullendi, özür diledi, tazminat ödedi. Yani yaptığı kötü işin ceremesini ödedi –böyle işler ne kadar ödenebilirse. Dolayısıyla bugün böyle konuşma hakkını elde etti –ve konuşurken, “Ben yapmadım” falan demiyor.
Ülkeler temelinde durum böyle de bir de “ülkesi” olduğu pek söylenemeyecek “devlet” var: Vatikan. Bu minik devlet, bazı düzeylerde, sözgelişi Amerika Birleşik Devletleri’nden daha etkili olabilir. Papa’nın bu sözlerinden sonra koca Katolik âleminde resmî, gayrıresmî, “Evet, soykırımdı” sesler çoğalabilir.
Ermeni davasını güdenler açısından bunu “yokuşun sonu” olarak görebiliriz öyleyse. Yüzüncü yıldönümünde şu konsensusu sağladıktan sonra, Türkiye’yi, Pakistan’ı ve Azerbaycan’ı ve muhtemelen Sudan’ıyla baş başa bırakma sürecinin hızlanması beklenir.
Aramızdan bazıları bunun böyle olacağını yıllardan beri söylüyoruz. Ama bu ülkenin geleneksel siyasî düşünce blokunu esnetmek mümkün olamadı. En klasik numaraları, “Ermeni girişimlerini bu taktikle boşa çıkaracağız; vatanperverlik böyle yapmayı gerektirir,” diye lafa başlayıp sonra da bu girişin mantıkî sonucunu getirip, “O halde başka türlü konuşan vatan hainidir” diye kestirip atmaları. Kim bunu yapan? Geçen gün, Papa’nın konuşması üstüne hemen bir araya geldiler, bir deklarasyon çıkardılar. İşte, onlardan söz ediyorum. Birbirlerine söylenmedik sövgü bırakmıyorlar, ama işte böyle bir durum belirdiğinde birlikteler, ortaklar.
AKP yıllardır iktidarda. Biliyor, yüzüncü yıldönümü netamelidir. Oturdular, düşündüler, “Ne yapacağız? Ne yapalım?” diye. Sonunda “parlak fikir”le kalktılar: “Çanakkale’yi öne çıkaralım!”
Yani, düşüncenin temeli, Ermeni Kıyımı olayını bu yıl nasıl savuştururuz. “Çözeriz” değil, “savuştururuz”.
Peki, ne olacak biz Çanakkale’yi öne çıkarınca? Dünya öbür olayı unutacak mı? Çanakkale ile Ermeni Kıyımı arasında nedensel bağ mı var? Savaştığımız adamlar Boğaz’a dayandı diye biz de Ermeni mi kestik?
Bir Amerikalı Başkan için “Yürürken çiklet çiğneyemez” demişlerdi. O Başkan sahiden öyle miydi, bilemem, ama insanlığın çoğunluğu öyle değildir. Hem Çanakkale Savaşı’nı, hem de Ermeni Kıyımı’nı aynı anda zihninde tutabilir.
Ne oldu, Çanakkale’yi öne çıkarma planının sonuçları? Rusya ve Fransa Başkanları’nın 14 Nisan’da Erivan’a gitmesini önledi mi? Ya da Alman Cumhurbaşkanı’nın yirminci yüzyılın soykırımlarından söz etmemesine yaradı mı? Obama’nın retoriğini değiştirdi mi? Papa’yı “soykırım” sözü etmekten vazgeçirdi mi? “Bu inatçı Türkler bu yıl da bu numarayı buldu” dedirtmekten öte, ne kazandırdı Türkiye Cumhuriyeti’ne?
Çanakkale’nin dünya kamuoyuna Türkiye için kazandırdığı en önemli şey Mustafa Kemal’in oraya yazılmış sözleridir. Her fırsatta Kemalist olmadığımı tekrarlayan ben, bunu teslim ederim.
ANZAC’ların bugünkü temsilcileri, Prince Charles, o tür bir zevat, nasıl olsa gelecekti Çanakkale’ye, çünkü yüzüncü yılı anmak onlar için çok daha içtenlikli ihtiyaç.
İktidarın bir yandan Ermeniler’e acı paylaşma mesajı, bir yandan o acıyı sahiden paylaşmaya çalışanlara ateş püsküren demeçleri, “iyi niyet” gösterisini de berbat etti.
Sonuç, bir fiyasko daha.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025