Murat BELGE

Murat BELGE
Murat BELGE
Tüm Yazıları
Çok eskilerden bir anı
21.02.2012
3731

Yeni asistan olduğum günlerdi; üniversitede, Filoloji’de hocam olan Tatyana-Berna Moran çiftiyle aynı apartmanda oturuyoruz, her bakımdan çok yakınız. Berna Bey bir gün bir şey anlattı bana.

Kasım Küfrevi vardı, yanılmıyorsam Karslı bir Kürt, bir aşiretin ileri gelenlerinden, milletvekili seçilirdi. Bizim Edebiyat Fakültesi’nde okumuş, belki Berna Bey’le yakınlıkları oradan kalmaydı.

Kürt sorununu konuşuyorduk –bunun “sorun” olmadığı bir zaman yok, en az “Vaka-i Hayriye”den beri. Berna Bey, Küfrevi’nin kendisine söylediği bir şeyi aktardı. Küfrevi, Atatürk’le başlayan yarım parlamentarizmin modellerinden biri: yani, Kürtler arasında saygın, ama Cumhuriyet devletinin de güvendiği biri olacak. Dolayısıyla, ağa-şeyh hanedanlarından birinden gelecek. Böyle bir adamın sadakat duygusunun ibresi son kertede nereye kayar? Bilinmez tabii. Ama devlet gözünü üstünden eksik etmez, açığını kollar.

Çok-partili rejime geçilince Küfrevi de Demokrat Parti’ye geçmişti. Zaten 27 Mayıs’tan sonra onun da başı derde girmişti : silâh kaçakçılığı yaptığını söylediler, filan. Uzatıyorum, o günlerin genel atmosferini hatırlatmak için.

Hikâye şu : Kasım Küfrevi’nin (daha ellilerde) MİT içinden tanıdıkları varmış, bazı çok bilinmeyen konuları aralarında konuşurlarmış, sohbet havasında. Bu adamlardan biri Küfrevi’ye Kürt milliyetçiliğinin yayıldığını, bunun bir süre sonra bir Kürt siyasetine dönüşme potansiyeli içerdiğini, buradan ileride bir “ayrılıkçı Kürt ulusal hareketi”nin doğabileceğini anlatmış. Sonra demiş ki, bu işlerin ardında yüz, yüz elli kadar Kürt aydını var. MİT bu adamları ortadan kaldırabilirmiş. Hem de şüphe uyandırmadan. Biri kan davasında, biri trafik kazasında telef olur, biri hastalıktan gider, bunların arasında bağlantı da kurulamazmış. Ama yapmıyorlarmış, çünkü iş bu yüz, yüz elli adamın ortadan kalkmasıyla bitme aşamasını geçmiş.

Yıllar öncesinden aklımda kalmış, ama korkunçluğu nedeniyle çok net kalmış bir hikâye. Tabii o adam bunları Kasım Küfrevi’ye niçin söylemiş, Küfrevi kendisine söylenenin ne kadarını Berna Bey’e anlatmış, bilmeme imkân yok. Ama Berna Bey’in bana aktardığı bu. Nerelerden geldiğimizi, daha doğrusu nerelerden niçin bir türlü gelemediğimizi gösteriyor.

“Gelemediğimizi” gösteriyor. Çünkü bu adam her kimse, zihninde biraz sosyolojik bir anlayış var. Aradan yıllar geçti, o zaman “yüz, yüz elli temizlemekle bu iş bitmez” anlayışı bir kenara itildi. Şüphe uyandırmadan değil, özellikle şüphe uyandırarak, bir yığın adam ortadan kaldırıldı. Ama o MİT’çinin yıllar önce söylediği sonuçtan başka bir yere varılmadı. Daha doğrusu varıldı : sorun çok daha çözülmez hale geldi, kin ve nefret daha çoğaldı vb.

Türkiye gibi bazı bakımlardan çok yavaş değişen bir toplumda, bu hikâye bize hikâye içinde başka bir hikâye de anlatıyor. “Cumhuriyet tarihi” dediğimizde asıl anlamamız gereken anlatı bu : toplumun toplum olma süreci, bunun o çok ağır aksak, ama sonuçta bir şekilde ilerleyen aşamaları – “hızlanarak ilerleyen” denebilir mi, hâlâ çok emin değilim.

Ama, yüz elli kişi temizlemekle sorunların çözüldüğüne inanılan bir kültürden geliyor. Çözülebileceği kadar çözülmüş de; onun için böyle bir inanç var. “İzmir Suikastı” yargılaması çok daha az sayıda adamın asılmasıyla bitmiş, ama “İttihatçılar” sorununu çözmüş, “Terakkiperver” sorununu çözmüş, “Takrir-i Sükûn”la epey bir yılı “garanti altına” almış, daha ne?

Ama işte o kültürden gelen adam da görüyor, yok etmekle bu işin bitmeyeceğini. Değişen ne ki bitmeyecek? İş yayılmış, topluma yayılmış, orta yerde bir de “toplum” diye bir etken var, değişen bu.

Şimdi olanlara bakıyorum, medyaya “haber sızdırma” falan. Bunlar da, hem biraz daha artmış dozda, burada bir “toplum” olduğunu ve onun “kazanılması” mi diyeceksiniz, “kandırılması” mı, her neyse, siyaset etmek için bunun önemli olduğunu gösteriyor.

Ama dizginler hâlâ o toplumun elinde değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar