Ümit KIVANÇ
Doktor Li Wenliang dünyaya gözlerini kapadı.
Arkasında şüphesiz birçoklarımız için o kadar yeni olmayan, ancak her alışımızda insanî tepkimizi, öfkemizi ikiye katlayan hayat dersleri bırakarak. İktidar tutkunu pespaye insanların, hayatın özünü kendi iktidarlarında, tahakküm kapasitelerinde bulan zorbaların, sağlayacakları tatmin ve haz uğruna hükmedebildiklerine her istediklerini yapabileceklerini vehmeden ve bu şeytanî hazla kavrularak kendileriyle birlikte dünyayı yakan zalimlerin elinde ne hallere düşebileceğimize dair hazin ve sinir bozucu bir hikâyeye sarılı dersler…
34 yaşındaki Çinli doktor Li Wenliang’ı birkaç hafta öncesine kadar kimse tanımıyordu. Adı dolar milyarderlerince yönetilen rejiminin utanmazlığını gözümüze sokmak istercesine hâlâ “Halk Cumhuriyeti” olan Çin’in Hubei eyaletinde, eyalet başkenti Wuhan’ın 11 milyon sâkininden biriydi. Eşiyle ikinci çocuğunun doğumuna hazırlanan bir göz doktoruydu. Vatandaşlarının soluk alıp verişini bile izleme peşindeki devlet görevlilerinin, istihbaratçıların, polisin henüz dikkatini çekmemişti.
Doktor Li, 2019’un bitmesine iki gün kala, internette tıbbiyeden sınıf arkadaşlarıyla söyleştikleri bir sanal sohbet odasında, başa bela olma tehlikesi barındıran yeni bir virüsten sözetti. Onun 2002-2003’te, Hong Kong’tan etrafa yayılan, Çin’de 349, dünyada 800’ü aşkın insanı öldüren SARS (Ağır Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) virüsüne benzediğini söyledi. “Kontroldan çıkabilir,” diye uyardı. O sırada acil serviste karantina altına alınmışlardı. Yedi hastanın birden benzer şikâyetle hastaneye başvurmasına yolaçan hastalık henüz esrarengizdi. “Yoksa SARS geri mi geliyor?” diye konuşmuşlardı aralarında. Bazıları, grup dışında da bundan sözettiler.
Devlet hemen harekete geçti. Virüs konusunda değil elbette. Doktor Li’nin ensesinde bitiverdiler. Polis, salgın söylentisi yaymaktan sekiz kişi hakkında soruşturma açıldığını ilan etti.
Aradan yaklaşık bir ay, bir hafta geçti. Korona virüsü artık bütün dünyanın sorunu. Doktor Li öldü. Wuhan Şehri Merkez Hastanesi, Çin’in sosyal medya platformu Weibo’da başsağlığı mesajı yayımladı, “derin üzüntüsünü” bildirdi. “Ne yazık ki onu kurtarmak için gösterdiğimiz çaba sonuç vermedi,” dedi. Doktor Li, “korona virüsünün yolaçtığı salgınla mücadele edilirken hastalığa yakalanma talihsizliğine uğramış”tı.
Hastanenin açıklamasının altına yazılan yorumlar, Li’nin ömrünün sonuna sıkıştırdığı kısacık öyküyü yüz ağartıcı şekilde tamamlıyordu. “Rivayet dedikleri hastalıktan bizi haberdar eden doktoru unutmayacağız,” dedi bir yurttaş. “Başka ne yapabiliriz ki? Tek yapabileceğimiz unutmamak.”
Evet. Onlar öldürür, biz unutmayız. Onlar hapseder, biz unutturmamaya çabalarız. Bu mu hayat? Herkesinki değil. Bizimki öyle.
HERHALDE HAYAT DEVLETTEN ÖNEMLİ DEĞİL
Doktor Li, virüsün bulaştığı, hastalığın ölümcül raddeye vardığı hasta profiline uymuyor. Her şeyden önce, profil ortalamasına göre fazla genç. Sözkonusu hastalar daha çok ellili yaşlarında. Ancak göz tansiyonundan muzdarip hastasından kaptığı virüs bu sağlıklı genç adamı devirmeyi başardı.
Virüsten sözettiği, yaklaşan salgın tehlikesine karşı insanları uyardığı için devirmeye kalkan devletse, insanların vicdanında bir yara daha açarken, çirkin yüzünü gösterdi: ruhlara ışık sızmasını engellemek için doktorun üstüne çullanmışlardı. Hem sağlık bakanlığından ilgili-yetkili -ve gözümüz kapalı bahse girebiliriz ki, kifayetsiz, haysiyetsiz, kof- birtakım adamlar geceyarısı yakasına yapışıp hesap sordular hem de polis, doktoru çağırıp lafını yalanlamasını, davranışının yasadışılığını kabul etmesini istedi. Virüs, salgın falan yoktu, bunlar bozguncu kimselerin kötü niyetle yaydığı söylentilerden ibaretti. Öyle olmalıydı. Virüsler, afetler, devletin engel olamadıkları… bunların devletin engel olamama halini teşhir eder. Gücünün yalnız bize yeteceğini… Bu yüzden çığdan değil inşaattan sözedilmeli. Afet istemiyonuz, zalim buyruğuyla hayat karartan mahkeme heyetleri istiyoruz. Onlara çığ, deprem, virüs bir şey yapamaz.
Çinli yetkililerin ilk andaki “doğal” refleksi, felaket ihtimalini kabul etmeme ve mazallah, devlet otoritesine halel getirmeme kaygısını başka her şeyin, yani aslında düpedüz hayatın önüne koyma tercihi yüzünden, şu ana kadar, Doktor Li dahil altı yüzü aşkın insan öldü, virüs on binlerce kişiye bulaştı, dünyaya yayılıyor. Çinlilere karşı ırkçılık da onunla birlikte. Virüstü mikroptu, bunlar yalnız gezmezler, bir melanetin açtığı yoldan öbürü de ilerler. Hukuksuzlukla yolsuzluk, vicdansızlıkla ahlâksızlık, riya ile zalimlik, hep şahane ikililerdir. Sonuncular özellikle afet zamanlarında karşımıza çırılçıplak çıkarlar.
VEHİMLER, GÜVENSİZLİKLER…
Üstelik Çin, gerçekte yurttaşlarına hayatı zindan etmek üzere kurduğu merkezî denetim ve toplu seferberlik rejimini belki de mümkün tek hayırlı şekilde kullanma imkânına sahip bir devlet. “Esrarengiz hastalık”tan ilk şüphelenildiği anda öyle bir seferberlik ve karantina düzeneği kurabilirlerdi ki, geniş önlem alınır, virüs yayılamazdı. Ancak “kamu düzeni sarsılır da derhal hakim olamazsak” refleksi totaliter devlet için hayatîdir. Disiplin kavramıyla arası iyi olmayan totaliter özentileri için de, olabildiği kadarıyla öyle. Virüs hızla yayılırken halka, “Hayır, yeni vaka yok!” yalanı söyleyen Çinli yetkili niyeyse çekik gözlü, siyah saçlı değil, ince bıyıklı, parlak takım elbiseli, cilalı kayık ayakkabılı, Türkçe konuşan biri olarak canlanıyor hayalimde; önleyemiyorum. Geceyarısı, Doktor Li’ye, “Ya sen niye tahrik ediyorsun milleti, birader, devlet var burada!” diye bağırıp kahramanlık dizisi izlemek üzere televizyona dönen vazifelileri, elimden gelse portrelerini çizebilecek kadar tanıdığımı vehmediyorum.
Kendilerini uyaran, bu yüzden baskı ve tehditle karşılaşan, korkup dürüstlükten caymayan ve fakat kendi de yaklaştığını bildirdiği illetin pençesine düşen doktoru Wuhan halkı sahiplendi. Belli ki herkes birbirini haberdar etmiş, Li’nin hastalığının seyri merak edilir, izlenir olmuştu. Öldüğüne dair söylenti çıkıp da hastane, “Hayır, yaşıyor, mücadele ediyor,” diye açıklama yaptığında sosyal medya mesajları birbirini izlemişti, New York Times’ta, bu yazıdaki verilerin çoğunu aldığım yazısında Chris Buckley’nin aktardığına göre. İnsanlar, “Uyumak yok! Dayan!” diye sesleniyorlardı: “Bu gece uyumayalım, Li Wenliang ayağa kalksın.”
Doktor Li ayağa kalkamadı. Nihayet gecenin geç saatinde dünyaya gözlerini kapadığı haberi işitildiğinde, sosyal medyada yine yetkililer suçlandı. İnfiali ve içeriğine yüksek dozda hoşnutsuzluk ve muhalefetin karışacağı belli üzüntü ve öfkeyi sınırlayabilmek için Li’nin ölüm haberinin geç saate kadar bekletildiğini düşünüyordu insanlar. Dişlerini göstermiş canavarı, façam bozulmasın diye evrak dolabına saklamaya çalışan birilerine niye güvensinler?
…VE LANETLER
Doktor Li belki sahiden gece geç saatte son nefesini verdi. Diktatörlük buna kimseyi inandıramayacak. Diktatörlere inanmayız. Direnecek gücümüz yoksa boyun eğeriz sadece. Ve lanet ederiz. Lanet yaşadığımız süre içinde karşılığını bulur mu, bilemeyiz. Onca lanet biriktirenin bunun yükü altında ezildiği bir zaman gelir mi, bilemeyiz. Lanetin sonuç vermesini ummak da, yeryüzüne ağaç sûretinde, akarsu kıvamında, bahar esintisi tadında yayılmış umuttan bizim payımıza düşenmiş meğer! Olamaz mı? Kendini diktatörlük altında ezilmeye, haysiyet ve hayatiyetini kaybetmeye razı etmişlere de, kurtulmak isteyip yolunu bulamayanlara da umudun hiç değilse kırıntıları lazım.
Hubei Eyaleti Sağlık Komisyonu -kimbilir ne kıymetli insanlardır- ve Wuhan’daki sağlık bakanlığı yetkilileri -kimbilir ne kıymetli insanlardır (acaba böyle durumlarda artık KNKİ kısaltması mı kullansam?)-, Doktor Li’nin ölümü ardından kısa başsağlığı mesajları yayımlamak zorunda kaldılar. Çin Komünist Partisi’nin -Çin’i yöneten partinin bu adı taşıyor oluşu artık hiç komik değil- organı Halkın Günlüğü -(buraya da AHKD olurmuş)- himayesinde yayımlanan Global Times’ta da Li’nin ardından üzüntüler belirtildi. Ancak, “Li Wenliang’ın hayatını kaybetmekten kurtulamayışı ne çetin ve karmaşık bir mücadele içinde olduğumuzu gösteriyor,” uyarısı eşliğinde gazete, -“aynı gemideyiz” diye ekledi mi, bilmiyorum ama- “şu kritik durumda herkesin bir olmasını” istemeyi ihmal etmedi. Hükmederken yalnızlardır, felaket sonuçlarını bizimle paylaşmayı isterler. Üzerimize yıkmayı yani. Zorbalar için güzel yoldur. İki tarafına siyasî destekçinin firmasından on misli paraya alınmış çiçekler dikili güzel yollar…
Birlik beraberlik. Evet. Virüs lafını işitince ilk tepkisi “eyvah, insanlarımız!” yerine “aman ha, otoritemiz!” olan süflî yetkili tipini tanımayanımız yoktur. Büyük deprem zamanı şahsen de tanıştık bir kısmıyla. Daha önce hiç yakından görmemiş, konuşmamıştım; hayalgücümün böyle bir çapsızlık-umursamazlık bileşimi üretmesi mümkün değilmiş. Bugünkü Çin gibi bir devletin kendine insan sûretinde nasıl ruhsuz, vicdansız aletler üretebildiğini tam kestiremiyor olabiliriz; yine de kestirim hususunda şansı en yüksek toplumlardanız – Doktor Li olayında hayalgücümü kısıtlamama gerek yok yani. Birlik beraberlik. Herkes bir olsun. O ruhsuz, insanı umursamaz, kulağı yalnız hükmedicisinin frekansına açık, gözü insana kapalı yetkiliyle, kaçının virüs kaptığı, hastalığa yakalandığı hâlâ bilinmeyen, “yüzlerce” olduğuna dair söylentiler dolaşan Wuhan sağlık personeli, Li gibi doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar bir olsun. Nasıl olsun? “İşte, onlar da çığ altında kalmış, Allah rahmet eylesin,” deyip geçiveren hükümdarla çığ altında kalan bir olsun. Memleketin iyi insanlarını ömürlerinin sonuna kadar hapse tıkmak isteyenle iyi insanlar bir olsun. Lanet olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024