Ümit KIVANÇ
Doktor Li Wenliang dünyaya gözlerini kapadı.
Arkasında şüphesiz birçoklarımız için o kadar yeni olmayan, ancak her alışımızda insanî tepkimizi, öfkemizi ikiye katlayan hayat dersleri bırakarak. İktidar tutkunu pespaye insanların, hayatın özünü kendi iktidarlarında, tahakküm kapasitelerinde bulan zorbaların, sağlayacakları tatmin ve haz uğruna hükmedebildiklerine her istediklerini yapabileceklerini vehmeden ve bu şeytanî hazla kavrularak kendileriyle birlikte dünyayı yakan zalimlerin elinde ne hallere düşebileceğimize dair hazin ve sinir bozucu bir hikâyeye sarılı dersler…
34 yaşındaki Çinli doktor Li Wenliang’ı birkaç hafta öncesine kadar kimse tanımıyordu. Adı dolar milyarderlerince yönetilen rejiminin utanmazlığını gözümüze sokmak istercesine hâlâ “Halk Cumhuriyeti” olan Çin’in Hubei eyaletinde, eyalet başkenti Wuhan’ın 11 milyon sâkininden biriydi. Eşiyle ikinci çocuğunun doğumuna hazırlanan bir göz doktoruydu. Vatandaşlarının soluk alıp verişini bile izleme peşindeki devlet görevlilerinin, istihbaratçıların, polisin henüz dikkatini çekmemişti.
Doktor Li, 2019’un bitmesine iki gün kala, internette tıbbiyeden sınıf arkadaşlarıyla söyleştikleri bir sanal sohbet odasında, başa bela olma tehlikesi barındıran yeni bir virüsten sözetti. Onun 2002-2003’te, Hong Kong’tan etrafa yayılan, Çin’de 349, dünyada 800’ü aşkın insanı öldüren SARS (Ağır Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) virüsüne benzediğini söyledi. “Kontroldan çıkabilir,” diye uyardı. O sırada acil serviste karantina altına alınmışlardı. Yedi hastanın birden benzer şikâyetle hastaneye başvurmasına yolaçan hastalık henüz esrarengizdi. “Yoksa SARS geri mi geliyor?” diye konuşmuşlardı aralarında. Bazıları, grup dışında da bundan sözettiler.
Devlet hemen harekete geçti. Virüs konusunda değil elbette. Doktor Li’nin ensesinde bitiverdiler. Polis, salgın söylentisi yaymaktan sekiz kişi hakkında soruşturma açıldığını ilan etti.
Aradan yaklaşık bir ay, bir hafta geçti. Korona virüsü artık bütün dünyanın sorunu. Doktor Li öldü. Wuhan Şehri Merkez Hastanesi, Çin’in sosyal medya platformu Weibo’da başsağlığı mesajı yayımladı, “derin üzüntüsünü” bildirdi. “Ne yazık ki onu kurtarmak için gösterdiğimiz çaba sonuç vermedi,” dedi. Doktor Li, “korona virüsünün yolaçtığı salgınla mücadele edilirken hastalığa yakalanma talihsizliğine uğramış”tı.
Hastanenin açıklamasının altına yazılan yorumlar, Li’nin ömrünün sonuna sıkıştırdığı kısacık öyküyü yüz ağartıcı şekilde tamamlıyordu. “Rivayet dedikleri hastalıktan bizi haberdar eden doktoru unutmayacağız,” dedi bir yurttaş. “Başka ne yapabiliriz ki? Tek yapabileceğimiz unutmamak.”
Evet. Onlar öldürür, biz unutmayız. Onlar hapseder, biz unutturmamaya çabalarız. Bu mu hayat? Herkesinki değil. Bizimki öyle.
HERHALDE HAYAT DEVLETTEN ÖNEMLİ DEĞİL
Doktor Li, virüsün bulaştığı, hastalığın ölümcül raddeye vardığı hasta profiline uymuyor. Her şeyden önce, profil ortalamasına göre fazla genç. Sözkonusu hastalar daha çok ellili yaşlarında. Ancak göz tansiyonundan muzdarip hastasından kaptığı virüs bu sağlıklı genç adamı devirmeyi başardı.
Virüsten sözettiği, yaklaşan salgın tehlikesine karşı insanları uyardığı için devirmeye kalkan devletse, insanların vicdanında bir yara daha açarken, çirkin yüzünü gösterdi: ruhlara ışık sızmasını engellemek için doktorun üstüne çullanmışlardı. Hem sağlık bakanlığından ilgili-yetkili -ve gözümüz kapalı bahse girebiliriz ki, kifayetsiz, haysiyetsiz, kof- birtakım adamlar geceyarısı yakasına yapışıp hesap sordular hem de polis, doktoru çağırıp lafını yalanlamasını, davranışının yasadışılığını kabul etmesini istedi. Virüs, salgın falan yoktu, bunlar bozguncu kimselerin kötü niyetle yaydığı söylentilerden ibaretti. Öyle olmalıydı. Virüsler, afetler, devletin engel olamadıkları… bunların devletin engel olamama halini teşhir eder. Gücünün yalnız bize yeteceğini… Bu yüzden çığdan değil inşaattan sözedilmeli. Afet istemiyonuz, zalim buyruğuyla hayat karartan mahkeme heyetleri istiyoruz. Onlara çığ, deprem, virüs bir şey yapamaz.
Çinli yetkililerin ilk andaki “doğal” refleksi, felaket ihtimalini kabul etmeme ve mazallah, devlet otoritesine halel getirmeme kaygısını başka her şeyin, yani aslında düpedüz hayatın önüne koyma tercihi yüzünden, şu ana kadar, Doktor Li dahil altı yüzü aşkın insan öldü, virüs on binlerce kişiye bulaştı, dünyaya yayılıyor. Çinlilere karşı ırkçılık da onunla birlikte. Virüstü mikroptu, bunlar yalnız gezmezler, bir melanetin açtığı yoldan öbürü de ilerler. Hukuksuzlukla yolsuzluk, vicdansızlıkla ahlâksızlık, riya ile zalimlik, hep şahane ikililerdir. Sonuncular özellikle afet zamanlarında karşımıza çırılçıplak çıkarlar.
VEHİMLER, GÜVENSİZLİKLER…
Üstelik Çin, gerçekte yurttaşlarına hayatı zindan etmek üzere kurduğu merkezî denetim ve toplu seferberlik rejimini belki de mümkün tek hayırlı şekilde kullanma imkânına sahip bir devlet. “Esrarengiz hastalık”tan ilk şüphelenildiği anda öyle bir seferberlik ve karantina düzeneği kurabilirlerdi ki, geniş önlem alınır, virüs yayılamazdı. Ancak “kamu düzeni sarsılır da derhal hakim olamazsak” refleksi totaliter devlet için hayatîdir. Disiplin kavramıyla arası iyi olmayan totaliter özentileri için de, olabildiği kadarıyla öyle. Virüs hızla yayılırken halka, “Hayır, yeni vaka yok!” yalanı söyleyen Çinli yetkili niyeyse çekik gözlü, siyah saçlı değil, ince bıyıklı, parlak takım elbiseli, cilalı kayık ayakkabılı, Türkçe konuşan biri olarak canlanıyor hayalimde; önleyemiyorum. Geceyarısı, Doktor Li’ye, “Ya sen niye tahrik ediyorsun milleti, birader, devlet var burada!” diye bağırıp kahramanlık dizisi izlemek üzere televizyona dönen vazifelileri, elimden gelse portrelerini çizebilecek kadar tanıdığımı vehmediyorum.
Kendilerini uyaran, bu yüzden baskı ve tehditle karşılaşan, korkup dürüstlükten caymayan ve fakat kendi de yaklaştığını bildirdiği illetin pençesine düşen doktoru Wuhan halkı sahiplendi. Belli ki herkes birbirini haberdar etmiş, Li’nin hastalığının seyri merak edilir, izlenir olmuştu. Öldüğüne dair söylenti çıkıp da hastane, “Hayır, yaşıyor, mücadele ediyor,” diye açıklama yaptığında sosyal medya mesajları birbirini izlemişti, New York Times’ta, bu yazıdaki verilerin çoğunu aldığım yazısında Chris Buckley’nin aktardığına göre. İnsanlar, “Uyumak yok! Dayan!” diye sesleniyorlardı: “Bu gece uyumayalım, Li Wenliang ayağa kalksın.”
Doktor Li ayağa kalkamadı. Nihayet gecenin geç saatinde dünyaya gözlerini kapadığı haberi işitildiğinde, sosyal medyada yine yetkililer suçlandı. İnfiali ve içeriğine yüksek dozda hoşnutsuzluk ve muhalefetin karışacağı belli üzüntü ve öfkeyi sınırlayabilmek için Li’nin ölüm haberinin geç saate kadar bekletildiğini düşünüyordu insanlar. Dişlerini göstermiş canavarı, façam bozulmasın diye evrak dolabına saklamaya çalışan birilerine niye güvensinler?
…VE LANETLER
Doktor Li belki sahiden gece geç saatte son nefesini verdi. Diktatörlük buna kimseyi inandıramayacak. Diktatörlere inanmayız. Direnecek gücümüz yoksa boyun eğeriz sadece. Ve lanet ederiz. Lanet yaşadığımız süre içinde karşılığını bulur mu, bilemeyiz. Onca lanet biriktirenin bunun yükü altında ezildiği bir zaman gelir mi, bilemeyiz. Lanetin sonuç vermesini ummak da, yeryüzüne ağaç sûretinde, akarsu kıvamında, bahar esintisi tadında yayılmış umuttan bizim payımıza düşenmiş meğer! Olamaz mı? Kendini diktatörlük altında ezilmeye, haysiyet ve hayatiyetini kaybetmeye razı etmişlere de, kurtulmak isteyip yolunu bulamayanlara da umudun hiç değilse kırıntıları lazım.
Hubei Eyaleti Sağlık Komisyonu -kimbilir ne kıymetli insanlardır- ve Wuhan’daki sağlık bakanlığı yetkilileri -kimbilir ne kıymetli insanlardır (acaba böyle durumlarda artık KNKİ kısaltması mı kullansam?)-, Doktor Li’nin ölümü ardından kısa başsağlığı mesajları yayımlamak zorunda kaldılar. Çin Komünist Partisi’nin -Çin’i yöneten partinin bu adı taşıyor oluşu artık hiç komik değil- organı Halkın Günlüğü -(buraya da AHKD olurmuş)- himayesinde yayımlanan Global Times’ta da Li’nin ardından üzüntüler belirtildi. Ancak, “Li Wenliang’ın hayatını kaybetmekten kurtulamayışı ne çetin ve karmaşık bir mücadele içinde olduğumuzu gösteriyor,” uyarısı eşliğinde gazete, -“aynı gemideyiz” diye ekledi mi, bilmiyorum ama- “şu kritik durumda herkesin bir olmasını” istemeyi ihmal etmedi. Hükmederken yalnızlardır, felaket sonuçlarını bizimle paylaşmayı isterler. Üzerimize yıkmayı yani. Zorbalar için güzel yoldur. İki tarafına siyasî destekçinin firmasından on misli paraya alınmış çiçekler dikili güzel yollar…
Birlik beraberlik. Evet. Virüs lafını işitince ilk tepkisi “eyvah, insanlarımız!” yerine “aman ha, otoritemiz!” olan süflî yetkili tipini tanımayanımız yoktur. Büyük deprem zamanı şahsen de tanıştık bir kısmıyla. Daha önce hiç yakından görmemiş, konuşmamıştım; hayalgücümün böyle bir çapsızlık-umursamazlık bileşimi üretmesi mümkün değilmiş. Bugünkü Çin gibi bir devletin kendine insan sûretinde nasıl ruhsuz, vicdansız aletler üretebildiğini tam kestiremiyor olabiliriz; yine de kestirim hususunda şansı en yüksek toplumlardanız – Doktor Li olayında hayalgücümü kısıtlamama gerek yok yani. Birlik beraberlik. Herkes bir olsun. O ruhsuz, insanı umursamaz, kulağı yalnız hükmedicisinin frekansına açık, gözü insana kapalı yetkiliyle, kaçının virüs kaptığı, hastalığa yakalandığı hâlâ bilinmeyen, “yüzlerce” olduğuna dair söylentiler dolaşan Wuhan sağlık personeli, Li gibi doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar bir olsun. Nasıl olsun? “İşte, onlar da çığ altında kalmış, Allah rahmet eylesin,” deyip geçiveren hükümdarla çığ altında kalan bir olsun. Memleketin iyi insanlarını ömürlerinin sonuna kadar hapse tıkmak isteyenle iyi insanlar bir olsun. Lanet olsun.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024