Yıldıray OĞUR
Önce bir duyuru: “Eurovision’u bizim kadar ciddiye alan kalmadı”cılar çıkabilir. Bu yazı sizi güldürmez, eğlendirmez, kasar, sarsar.
Çünkü bu yazı Eurovision’u Bülent Özveren kadar ciddiye alanlar, her yıl “Vaya MüniDö Pua” sesini merakla bekleyenler, kendi kişisel dış politikasını Eurovision gecesi olan bitenlere göre şekillendirenler, 30 yıldır ortadan kalktı kalkıyor diye beklediğimiz ulus-devletlerin bir türlü ortadan kalkmadığı bu dünyada enternasyonal heveslerini ülkelerin birbirine “Congrutulations for this fantastic, amazing show” demesiyle tatmin etmeye çalışanlar için geliyor.
Önceki gece temsilcimizin menfur ve şaibeli bir oylama sonunda elenmesi, yıllardır Eurovision’da ulusal çıkarlarımızı ve kırmızı çizgilerimizi tavizsiz savunmuş milli spikerimiz Bülent Özveren’in sesinin kısılması, Eurovision’a ‘Yüksek Sadakat’ımızı sarsmış olabilir. Ama bu demek değil ki 36 yıldır her bir puanı masa başında değil kanla, imanla, tarihsel bağlarımızla aldığımız, her iyi derecesinde mayıs maaşlarını televotinge yatıran gurbetçilerimizin helal alın teri olan bir yarışmayla hesabımız bu kadar çabuk kapanacak.
74’de Kıbrıs Harekâtı sonrası Batı’yla ilk hesaplaştığımız yerdi Eurovision sahnesi. 1974’te Waterloo şarkısıyla ABBA adlı tanınmamış grubu birinci yaparak bize karşı hasmane duygularını göstermişti Batı. Anadolu’nun Nihat Doğan’ın da çıktığı bağrından basma eteğiyle kopup İsveç’e giden Semiha Yankı’nın Seninle Bir Dakika’sının hakkı, üç puan veren dost ve kardeş Monaco dışında yenince üç yıl küsüp katılmamıştık yarışmaya. (Gerekirse yine yaparız.)
O Batı ki 1978’de Dostluğa Davet, İnsanız Biz, Küçük Kız şarkıları arasından Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesine göre seçip gönderdiğimiz Nilüfer’in “Oh... sevmek ne büyük bir ülke oh... sev beni, koş o ülkeye” şarkısıyla yaptığımız insanlığı bile iki puanla görmemişti. Biz bu Eurovision’a İzmirli bir levanten olan Maria Rita Epik’i bile gönderdik, biz bu Eurovision’u yarışma Tel Aviv’den Kudüs’e alınınca protesto ettik. 79 Petrol krizi oldu Pet’r Oil diye şarkı yaptık, derdimizi anlatmak, iyi niyetimizi göstermek için Honey’den Hani diye şarkı yaptık. Sırf Türkiye’yi çöl sanmasınlar diye “Bu gece operalarda, Tosca, Figaro, Fidelio var, coşkun aryalar” diye zorla Çetin Alp’e modernleşme tarihimizi anlattırdık.
Herkes bizle dalga geçti. Halley kuyruk yıldızının peşine takıldık, içimize çekilip halaya durduk, dibe vurunca tasavvufa bile yöneldik. Kayahan’ı, Seyyal Taner’i Eurovision cephelerine gömdük biz.
Ta ki 2003 yılına kadar. Güzel Türkçemiz başta tüm kırmızı çizgilerimizi ihlal edip Sertab Erener’in femme fatale kadını, bir de değişen oylama sistemiyle “gurbetçiler” adlı her şarkımıza bayılan büyük müzik otoritesinin yardımıyla şeytanın bacağını kırdık.
Şartlar bugünden daha çetindi. Kıbrıs hâlâ milli davamız, Ertuğrul Özkök genel yayın yönetmenimiz, Şener Eruygur, Çetin Doğan darbe sırasını bekleyen paşalarımızdı. MGK’nın Kırmızı Kitabı’nda hâşâ dört tarafımızın düşmanlarla çevrili olduğu yazılmaktaydı.
Slovenya’dan bile 10 puan çıkardığımız, Slavik ittifakı delip geçtiğimiz hey gidi günlerdi...
Ondan sonra “Odunu göndersek ilk beşe girer” yılları başladı. “Vatanını en çok seven, televotingde en çok oy kullanandır” şiarını benimsemiş gurbetçilerin gelir seviyesi arttıkça Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika 12 puanlarını yarışma başlamadan bize vermeye başladı.
Bu formül, televoting milliyetçiliği insaf tanımayıp, Letonya, Litvanya, Estonya neredeyse aralarında 12 puan vermemezlik anlaşması imzalayınca yarı yarıya jüri oylarının geri dönmesiyle sulandırıldı ama bu bile en az üçüncülük hedefimizden geçen yıla kadar bizi saptırmadı.
İşte böyle şanlı bir tarihin ardından bu yıl yarı finalde elenmek epeyce ağır oldu. Bunda Yüksek Sadakat’in fazla yüksek müziğinin, yüksek müzikal kalite egosunun, kıllı bacaklarının, baby face olmayan yüzlerinin tabii ki etkisi var.
Azerbaycan’ın bile insanda “Bunlar Azeri’yse biz bir millet iki devlet değiliz” hissi uyandıran Bakü’ye 50 km. mesafedeki liman şehri Liverpool’dan katılmışçasına ağır British aksanlı sarışınları bulup gönderdiği bir yarışmadan bahsediyoruz. Norveç’in bir Swahili halk şarkısı, Karanfil Devrimi’ni canlandıran Portekiz’in Hatırla Sevgili dizisinden kaçma Dev-Yolcu bir grup gönderdiği, kimi ülkelerin bacaklar, kimi ülkelerin kaslar tarafından temsil edildiği bir yarışma artık bu.
Evsahibi Almanya’yı bu yıl 12 puanı kime vereceğiz diye derin derin düşündüren krizin sebebi Bülent Özveren’e göre Türkiye’nin yer aldığı ilk yarı final grubundaki ülkelerin bizi pek sevmeyen ülkeler olması.
Tabii “Rusya’nın gözü hep sıcak denizlerimizdeydi, Arnavutluk desen ulusal kimliğini Osmanlı’ya karşı kurdu. Yunanistan, Sırbistan, Ermenistan, sadece Anadolu’yu işgal eden Moğollar eksik” gibi bir tarihsel derinlikli dış politika analiziyle bunu söylemek mümkün.
Ama mesela Türk Tarih Tezi’nden yola çıkıp bir analiz yapılırsa çok sıcak basınca Orta Asya’dan gelen Hunların torunları gibi Macaristan’dan girip, o okların uzandığı Finlandiya’dan çıkmak da mümkün.
“Komşu komşuya verdi işte” de derdimize derman değil. Yunanistan, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan. “Kürdistan falan olsa kesin 12 puanı bize verirdi”ye kadar uzanır ucu.
“Demek ki komşularımız sıfır sorun politikamızı sıfır puan olarak yanlış anladı. Ya da Vural Savaş haklıymış. Türk’ün gurbetçi Türk’ten başka dostu yokmuş meğer” diyen birine sakın “Diğer şarkılar daha iyiydi” demeyin. Buna henüz hazır değiliz. Şarkı yarışması mıydı ki bu. Ha tamam o zaman...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025