Ahmet AY
Öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerinde esas alınan “dengeli bağımlılık” durumu, muhtıra ve darbelerden sonra “tamamen bağımlılık” olarak ABD lehine değişmiştir.
Amerika en küçük çıkarları için bile bir ülkede darbe yaptırır. Ne de kendilerini seçkin bir millet olarak görürler. Birleşik Devletler “ilahi buyrukla” bütün dünyaya nizam verme hakkına sahip olduğunu kabul ediyor. AMERİCAN EXCEPTİONALİSM başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi George Fredman diyor ki;
“Amerika bir soruna odaklandığı zaman yakıp yıkacak kadar acımasız da olabilir.” Bu, Amerika için “İlahi bir görevdir!”
Türk-ABD ilişkilerinde “dengeli bağımlılık” ABD için hiçbir zaman yeterli gelmedi. “Denge”leneli daha 2 yılı dolmadan ABD-Türkiye ilişkileri 1962 Füze Krizi ile beraber yeniden bozulma sürecine girdi. -Malatya'da NATO'ya ait savunma füzelerinin Rus tehdidi baş gösterdiğinde kaldırılmaya başlandığını da hatırda tutarak-, 1962'de ABD Sovyetler Birliği ile anlaşmaya varıyor ve Küba'da konuşlu SSCB füzelerine mukabil ABD'nin Türkiye'de konuşlandırdığı jüpiter füzelerini kaldırmaya karar veriyordu.
Bununla da yetinmeyen Amerika, Başkan Lyndon Johnson'un 1964'te Başbakan İsmet İnönü'ye gönderdiği meşhur Johnson Mektubu'nda “Kıbrıs'a bir müdahale söz konusu olduğunda ABD ve NATO Türkiye'yi savunamayabilecek” diyordu.
ABD hiçbir zaman dost olmadı, 1960 darbesi öncesinde yaşanan sanayileşme krizi bu süreçte de baş gösterdi. ABD başta olmak üzere Batılı devletler sanayileşmemize sıcak bakmamıştı. Bunun üzerine yatırımların tamamlanması için gereken yardım Sovyetler Birliği'nden temin edilmişti. Bu durum ABD için affedilebilir değildi ve nitekim CIA sol –sağ öğrencileri provoke ederek anarşi ile ülkeyi adım adım kaosa mahkûm hale getirdi.
Diğer bir derdi de afyon üretimini durdurmak olan ABD ülkeyi kışkırtmak için ne gerekiyorsa yapıyordu. Bunun da en kısa yolu öğrenci hareketleri idi. Öğrenciler üniversitelerde sosyalist-milliyetçi olarak kutuplaştırılıp kendi aralarında çatıştırılmıştı.
Çatışmaları organize edenlerin arkasında CIA'nin varlığı sonradan kabul ediliyordu. 12 Mart 1971 öncesinde 6. Filo protestoları ABD için bulunmaz fırsat doğurdu. 1969′un 16 Şubat'ında Kanlı Pazar yaşanır. Sol gençlik örgütleri Beyazıt Meydanında ABD'nin 6. Filosunu protesto etmek için toplanır. Bu gençlik örgütleri ile karşıt görüşe sahip gençler karşılaşırlar. Kargaşada Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan aldıkları bıçak darbeleri ile öldürülürler. Artık ülkeye anarşi hâkim olmuştu.
Her gün üniversitelerde olaylar çıkıyor, sokaklar anarşi ile yaşanmaz hale geliyordu. “Bir teğmen geliyor, 8-10 genci bir odaya topluyor ve ‘siz biraz hareketlenme yapın biz darbe yapacağız' diyor."
Darbeci İrfan Solmazer, "Ben Deniz Gezmiş ve Sarp Kuray'a İstanbul'da, Ankara'da mısır patlatır gibi bomba patlattırıyorum. Ayrıca 'Deniz Gezmiş, ABD Büyükelçiliği'ni tara ve yok ol! Diyorum..."
Bütün bunlar ABD'nin gözetiminde yapılan eylemlerdi. Darbe pişmek üzereydi, lakin son birkaç eylem daha gerekliydi.
Yine 4 Mart 1971'de 4 ABD'li asker 400 bin dolar fidye isteğiyle kaçırılıyor. 8 Mart 1971'de ise askerler serbest bırakılıyordu. Anlayacağınız ABD bir darbe için bütün altyapıyı kendisine bağlı unsurlarla hazırlıyordu.
ABD-NATO'ya bağlı Türkiye'deki Gladio'nun 12 Mart senaryosunda yazılanlar harfiyen gerçekleşmişti. Bu arada 9 Martçıları da anmalıyız, zira baştan sona bastırılmak üzere kurgulanan 9 Martçıların bu teşebbüsü ile topluma “Komünizm Tehlikesi” pompalandı, bir nevi doldur-boşalt yapılarak 12 Mart Darbesi “yedirildi!”
21 Ocak 1972 tarihli Daily Telegraph gazetesi de bu tezimizi doğrular niteliktedir:
“12 Mart muhtırası ile hükümetin zorunlu istifasında CIA ajanlarının eylemli katkıları oldu.”
12 Mart Muhtırası ve gelecek yazımızda ele alacağımız 12 Eylül 1980 darbesine maruz kalan Süleyman Demirel, “Her yerde karşımıza Amerika çıkıyor” diye sık sık sızlanmıştı. 12 Eylül darbesinden sonra konuştuğu gazeteciye: “Her şey Amerika'nın elinde, her yerde karşımıza engel çıkartıyorlar… Hep Amerika, bekli de CIA. Her yerde kolu var, mekanizma işliyor…”
Bakın CIA'ya;
CIA, 10 Mart 1971 günü ABD'ye şu raporu geçmiştir:
“Ordunun şu andaki durumla fevkalade kışkırtılmış olduğuna hiç şüphe yoktur…”
Darbelerde olduğu gibi muhtıralardan sonra da ABD memnun edilmişti, mesela ABD 1960'lı yılların sonunda Türkiye'de haşhaş ekiminin yasaklanmasını istemişti, bundan sonuç alamayan ABD, askerî muhtıradan sonra amacına ulaşmıştı.
12 Mart Muhtırasından sonra askerler tarafından kurdurulan Nihat Erim hükümeti için; ABD büyükelçiliği övgü dolu sözler kullanmışlar, hatta “Türkiye açısından emsali bulunmayan bir hükümet” denmişti.
Ne demişti Demirel?
“Her şey Amerika'nın elinde her yerde karşımıza engel çıkartıyorlar… Hep Amerika, beklide CİA. Her yerde kolu var, mekanizma işliyor…”
Devam edecek…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019