Ali BAYRAMOĞLU
5 Temmuz askeri darbe girişimi Türkiye’de pek çok sorun kümesi üretti. Devlet içine gizli bir örgütlenmeyle 40 yıldır adım adım yerleşen, kritik pozisyonları kontrol eden, bir askeri darbe girişiminde bulunan Gülen grubunun temizlenmesi, ülke demokrasisi ve siyasetinin son üç aydır bir numaralı gündem maddesi.
Darbe girişimi sonrası Türkiye devlet tarihinin en ağır bunalım ve erozyonunu yaşıyor. Bir yandan devletteki gayri meşru unsurlar tasfiye ve devlet tamir ediliyor. Öte yandan yeniden yapılanma keyfi ve otoriter şekilde seyrediyor. Bu seyrin bilançosu ve sonuçları nelerdir?
Başta ordu olmak üzere devlet kurumlarının yaşadığı ciddi erozyon, darbe girişiminde bulunan bu gizli örgütün varlığı, devlet içinde muhtemel gizli kalan dokuları, bunların hukuk devleti için içerdiği riskler, temizliği mutlak bir gereklilik haline getirdi.
“Temizlik nasıl yapılmalı ve yapılıyor?” sorusu da şüphe yok ki, 15 Temmuz sonrasının ürettiği gündemin en az tasfiye gerekliliği kadar önemli ve belirleyici bir sorun kümesi. Ne var ki, bu iki küme arasında ciddi bir paradoks bulunuyor. Tasfiye ve devletin yeniden yapılanması demokrasi ve hukuk devleti için ne denli bir zorunluluk oluşturuyorsa, kullanılan yöntemler de demokrasi ve hukuk devleti için o denli ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Türk hükümeti 20 Temmuz günü olağanüstü hal ilan etti. O tarihten bu yana Türkiye kimi temel hak ve özgürlükleri askıya alan bu olağanüstü rejimin çerçevesinde yasama organını devre dışı bırakan Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetiliyor. Paradoks hem Gülencilere yönelik takibatın hukuki eksikliklerinden, verdiği cadı avı görüntüsünden, hem de olağanüstü hal rejiminin kullanım tarzından, darbecilere yönelik temizlik ve takip amacının dışına taşmasından kaynaklanıyor.
Tasfiye politikaları çarpıcı rakamlar üretiyor. Açık kaynaklar ve KHK üzerinde yapılan çalışmalar 93 bin memurun görevden uzaklaştırıldığı, 60 bin kişinin memuriyetten çıkarıldığını, 32 bin kişinin tutuklandığını, 50 bin kişinin gözaltına alındığını gösteriyor. Bu bilançoya, KHK’lar kapsamında kapatılan 129 vakıf, 1125 dernek, 15 üniversite, 19 sendika, 23 radyo, 45 gazete, 29 yayınevi, 4262 kurum ve kuruluşunu eklemek gerekir.
Rakamların çapı bile, kendi başına bir soruna işaret etmekte, akla devlet içindeki darbeci bir grup temizliğini değil, tahmin ve siyasi takdir yoluyla yapılan, ciddi ve yeni mağduriyetler üreten bir toplumsal kesim temizliğini getirmektedir.
Nitekim, devlet kurum ve kuruluşlarındaki, üniversitelerdeki tasfiyelerin büyük kısmı bir bulgu ya da açık kanıt sonucunda değil, şüphe, duyum, ihbar gibi araçlarla, yöneticilerin oluşturduğu listelerle, idari takdir yollarıyla yapılıyor. Pek çoğu KHK’lerde yayımlanarak yasal hale sokuluyor. Gülen cemaatinin darbeye karışmış unsurları, haklarında kanıt bulunan aktif üyeleri yanında, bu cemaatle şu ya da bu zamanda, şu ya da bu şekilde temas kurmuş, bankasında hesap açmış kişiler, okulları için para yardımında bulunmuş, belki de bulunmak zorunda kalmış iş adamları, Gülen cemaatinin niyetini sezmemiş, gazetelerinde yazarlık yapmış, televizyonlarında yorumlara çıkmış, darbeden önce hükümetin bu cemaate karşı baskıcı tavrını yanlış bulmuş gazeteciler tasfiye ediliyor, kimisi gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Mallarına el konuyor, şirketler tasfiye ediliyor
Bu tablo, bir süre sonra başlayacak itirazlar, hak arayışları, buna karşı yasal düzenleme ihtiyaçları dâhil olmak üzere devleti tüm organlarıyla yıllarca meşgul edecek, sistem üzerinde yeni bir otoriterleşme baskısı oluşturacak yeni bir siyasi girdiye işaret etmektedir.
Aynı bağlamda kritik diğer konu da, Gülencilerin devlet içindeki gizli varlığına yönelik şüphenin “süreklilik” kazanması ihtimalidir. Şüphe ve tehdit algısının siyasetin merkezini oluşturması, otoriter sistemlerin temel özelliklerinden birisi olmuştur. Bu ihtimal, siyasi rejimin “tehdit ve tehlike” fikrini merkeze alan “otoriter istikrar” modeline evrilmesi riskini de büyütmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir süre önce, olağanüstü hale ihtiyacın bir yılı bile aşabileceğini söylemesi bir bakıma bu sürekliliği düşündürüyordu.
Olağanüstü hal rejiminin ilan ediliş neden ve amaçlarının dışına taşması, Gülenci temizliğinin ötesine geçmesi de Türk sistemi açısından son derece ciddi bir sorun kümesi oluşturuyor. Gülen grubunun dışındaki kimi liberaller ve muhaliflerin sert yaptırımlarla karşılaşması bunun açık ve çarpıcı örneği. Anti militarist tutumlarıyla tanınan, ortak paydaları Erdoğan’a sert muhalefet yapmak olan Şahin Alpay, Ali Bulaç, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy, Altan kardeşler gibi ünlü ve önemli liberal entelektüellerin sudan sebeplerle darbeci ithamıyla tutuklanması, tasfiye politikalarının Gülenciler ötesi bir muhalif temizliğine dönüştüğünü de gösteriyor.
Bir başka kritik örnek siyasi iktidarın asayişçi Kürt politikasını temel hak ve özgürlükleri sınırlayan, yasama organını baypas eden, yürütmeye KHK’lerle hukuk sınırlarını zorlayan yasal düzenlemeler yapma imkânı veren olağanüstü hal rejimine dayanarak yürütmesidir. Olağanüstü hal rejimi döneminde ve bu rejimin verdiği “olanaklar”la herhangi bir soruşturmaya dayanmadan 11 bin öğretmen PKK’yla ilişkili oldukları gerekçesiyle açığa alındı. 1 Eylül 2016 tarihli KHK’nin 38. maddesiyle, belediye başkanı ve yardımcısı ile meclis üyelerinin “terör” ve “terör örgütüne yataklık” suçlarından görevden uzaklaştırılması durumunda yerlerine yeni isimler görevlendirilebilecek hükmü getirildi. Akabinde Kürt partisi DBP’nin elindeki 24 belediyeye seçilmiş siyasetçilerinin yerine devlet memurları kayyum olarak atandı. Kürt hareketiyle ilgili olduğu düşünülen pek çok gazete, televizyon, internet sitesi ve dernek kapatıldı.
Bu düzenlemeler, demokratik alanın daraltılması, Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay gibi entelektüellerin Kürt gazetelerinde geçici ya da sembolik görevler üstlendikleri için tutuklanması, siyasi alanda Kürt hareketinin görünürlüğünün üzerinde baskı kurulması istikametinde atılmış adımlardır.
Bu hususlar, olağanüstü hal rejiminin sadece darbeci temizliği ve devlet restorasyonu istikametinde değil, genel ve doğal bir siyasi ve hukuki düzen gibi ele alındığını göstermektedir. Belli ki, Türk siyasetinin 15 Temmuz darbe girişimi ve tortuları yanında ikinci meselesi, mevcut otoriter, ataerkil doku ve uygulamalar üzerine eklenen bu tür sorunlar olacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025