Atilla YAYLA
Geçen yazıda işaret ettiğim üzere, 9 Kasım 1989’da, Berlin şehrini, Almanya’yı, Avrupa’yı ve nihayet tüm dünyayı ikiye bölen Demir Perde yıkıldı. Peşinden, Avrupa’daki tüm sosyalist rejimlerin hızla yıkılması geldi. Son olarak Sovyetler Birliği 1991’de dağıldı. Bu Doğu Bloku’nun, bu blokun ekonomik örgütü Comecon’un ve askerî ittifakı Varşova Paktı’nın çökmesi anlamına geldi. İdeolojik alanda ise sosyalizmin çöküşünü işaretledi.
Bunun bir devrim olduğuna kuşku yok. Ancak, bu devrim, diğer devrimlerden, özellikle Fransız ve Bolşevik devrimlerinden farklıydı. Devrimler akla genellikle şiddeti, silahlı çatışmayı, insan kıyımlarını getirir. Fransız ve Rus devrimlerinin en belirgin emaresi taşkın, yaygın, sınır tanımaz şiddetti. Bu devrimlerin yapılma ve yerleşme aşamalarında kan oluk gibi aktı, binlerce, milyonlarca insan katledildi. Kadife devrim barışçıldı. Silah kullanılmasına, insanların ölmesine sahne olmadı. Tarihin gördüğü en despotik rejimler, modern totaliterizmin timsalleri, adeta buharlaştı. Özellikle Sovyetler Birliği’nin çöküşü pek çok kimse için bir sürprizdi. Ünlü Sovyetologlar, Batı’nın dünyanın her yerine nüfuz etmiş, sızmış gizli servisleri dahi çöküşü tahmin edemedi.
Crane Brinton gibi devrim çalışmalarında uzman olan yazarlar devrimlerin sistemlerin en baskıcı ve en kötü dönemlerinde değil genellikle reformların başladığı ve işlerin az da olsa iyileşmeye yüz tuttuğu dönemlerde vuku bulduğunu söyler. Kadife Devrim’de de bu doğrulandı. SB’nin son lideri Gorbachev sistemin tıkandığını görmüştü. Sosyalizmi çökertmek için değil kurtarmak için politika değişikliğinin zaruri olduğunu anladı. Perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) politikalarını başlatarak sosyalist sistemi yenilemeye ve güçlendirmeye yönelik bir arayışı başlattı. Bu politikalar zaten içten içe kaynamakta olan muhalif sosyal güçleri harekete geçirdi.
Sistem kaçınılmaz olarak çökecekti. Tek mesele bunun ne zaman vuku bulacağıydı. Bazı popüler yorumların tersine, SB sosyalizminin çökmesi özgürlüğü getirmedi, Sovyet toplumundaki özgürlük mücadelesi sosyalist sistemin çöküşünü getirdi. SB’de sosyalizmin ideoloji olarak hiç itibarı kalmamıştı. F. A. Hayek ve L. von Mises gibi sosyalizmin büyük eleştirmenlerinin kitapları gizlice tercüme edilmekte ve el altından dağıtılıp okunmaktaydı. İdeolojinin itibarsızlaşması sistemin halk nazarındaki meşruluğunu da eritti. Sistem artık sadece kaba güce dayanarak ayakta kalmaktaydı. Ekonomik başarısızlık her sosyalist ülkede olduğu gibi açık ve büyüktü. SB’de başlangıçtaki yağmalama ve yeniden dağıtım en azından bazı toplum kesimlerinde nispî bir zenginleşme meydana getirdi. Ancak, zenginliğin de bir ömrü vardır, eninde sonunda tükenir ve bu yüzden yeniden üretilmesi gerekir. Ana sosyalist ülke olarak SB bunu başaramadı. Toplum mutlak terimlerde belki bir miktar zenginleşti ama nispî terimlerde çok ağır ve acı bir fakirliğe düştü.
Bu ekonomik başarısızlığın sebebi neydi? Liberal filozoflar bunun böyle olacağını çok önceden görmüştü. Mises sosyalist ekonomik modelin rasyonel hesaplama yapamayacağını, bundan dolayı mantıklı, zenginlik üretecek yatırımlara girişemeyeceğini söyledi. Ona göre sosyalizm, sosyalistlerin piyasa ekonomisine atfettiği sıfatla, kaotik bir düzene dönüşecekti. Mülkiyet biçimi sosyalist komuta ekonomisinde ciddî bir müşevvik problemi de ortaya çıkartacaktı. Nitekim çıkarttı da. İşe devam çok düşüktü ve verimlilik yerlerde sürünmekteydi. Gorbachev bir fabrikayı ziyareti esnasında işçilerle yaptığı bir sohbette “siz çalışır gibi yapıyorsunuz biz ise maaş öder gibi yapıyoruz” dedi. F. A. Hayek de sosyalizmin bilginin koordinasyonu probleminin altından kalkamayacağını ve kaçınılmaz olarak despotizme ve sefalete yol açacağını öngördü. Hayek’e göre, insanların özgür olmadığı, ekonomik aktörlerin kendi mahallî ve ortam bağımlı bilgilerini kendi tercihlerine göre kullanmalarına müsaade edilmeyen yerlerde bilginin koordinasyonu gerçekleştirilemezdi. Hayek haklı çıktı.
Sosyalizmin çökmesi niçin bu kadar zaman aldı? Daha önce çökmesi gerekmez miydi? Mises’e göre bunda etkili olan bir faktör tüm dünyanın sosyalist olmamasıydı. Tüm dünya sosyalist olsaydı sosyalizm daha önce çökerdi. Sosyalist blokun sosyalist olmayan dünyada üretilen zenginlikten yararlanabilmesi ve ekonomik kararların alınmasında Batı’yı taklit imkânına sahip olması sosyalist çöküşü geciktirdi. Çöküşü erteleyen bir diğer faktör SB’nin çok zengin petrol kaynaklarına sahip olması ve 1970’lerde patlayan benzin fiyatlarının SB’yi geniş malî kaynaklar yaratabilir kılmış olmasıydı. Ancak, bütün bunlar nihaî çöküşe engel olamazdı, olamadı da.
Kadife Devrim’den alınacak çok ders var. Ancak, bazıları, özellikle kesin inançlı sosyalistler sosyalizmin çökmediğini söyleme, çöken sosyalist sistemlerin üstünü, çöken rejimleri reel sosyalist olarak adlandırıp, örtme eğiliminde. Bunun pek ahlâklı bir tavır olmadığı açık. Bu söylemin ciddiye alınabilmesi için bu adlandırmanın ve izahın sahiplerinin onların sosyalizminde reel sosyalizm dedikleri tecrübelerde şahit olunan şeylerden hangilerinin yer almayacağını söylemesi gerekir. Aksi takdirde söylemleri boş laf olmanın ötesine geçmeyecektir.
Utanç Duvarı’nın çöküşünün simgelediği Kadife Devrim sosyalizmi ciddî bir buhrana ve dünyayı yeni bir safhaya soktu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019