A.Turan ALKAN
Müzikte kullanılan bir tabir var: Emprovizasyon. Bir müzik aletini, herhangi bir besteye veya teorik kalıba uymaksızın, içten geldiği gibi çalmak anlamına geliyor. Türkçesi “Doğaçlama”. Klasik müziğimizdeki “Taksim” kavramına hayli yakın bir mânâ.
17 Aralık sabahından itibaren yaşanan gelişmeler sonrası Başbakan Erdoğan’ın giriştiği karşı hamleler bana bu tâbiri hatırlattı. Bu hissimi şöyle tarif edebilirim: 16 Aralık günü bir siyasi yorumcu çıkıp “15 güne kalmaz, Başbakan Ergenekon, Balyoz, KCK, hatta şike ve emsâli davaların yeniden görüşülmesi siyasetini izleyecek” deseydi onun akıl sağlığından şüphe ederdik. Kaldı ki o 15 gün zarfında Başbakan sadece bu şaşırtıcı gelişmeyi doğrulamakla kalmadı, Türkiye’nin gündemini “Paralel devlet” iddialarına kilitledi. Oysa çoğumuz, o günler itibariyle gündemin en sıcak konusunu dershanelerin dönüştürülmesi olarak biliyorduk.
Gündem hızla değişti, değiştirildi. Gündemi belirlemekle haklı olarak övünen Başbakan, bu defa mâruz kaldığı bir gündem maddesiyle karşılaşınca sinirlendi ve “Emprovizasyon”u andırır tepkiler sergilemeye başladı. Bu tabiri kullanıyorum çünkü sözün gelişi Danıştay ve Yargıtay’ın yapısını değiştirmek, HSYK üyelerinin kompozisyonunu yeniden kurmak için anayasa değişikliğini göze almakla hükûmet, 11 yıllık başarılı demokrasi mücadelesiyle kazandığı olumlu puanları, hiç de müdebbirâne olmayan bir hamleyle gözden çıkarıverdi. Bunlar önceden tasarlanmış, belirli bir hukuki teoriye uygun olarak müşavereyle belirlenmiş adımlar değildi; hemen ardında telâşın, asabiyetin ve ürküntünün izlerini görmek mümkündü.
Açıkçası üzüldüm. İster uluslararası bir fitne ocağı tarafından uyandırılmış olsun, isterse tamamen tabii bir saikle gündeme gelsin, 17 Aralık günü öğrendiğimiz boyutlarıyla yolsuzluk sıkıntısı, Başbakan Erdoğan gibi tecrübeli bir liderin yönetemeyeceği boyutlarda değildi bana göre. Hukukun üstünlüğünden ve hukuk devletinden yana bir tutum, yolsuzluk iddialarının hasarını telafi edebilirdi; hiç alâkası yok iken o asabiyetle güçler ayrılığı hakkında garip teoriler ortaya atmanın, genel af anlamına gelebilecek bir gözükaralıkla darbe zanlılarından yana tavır almanın bana göre hâlâ izah edilebilir yanı yok. Bazı hükümet taraftarı sözcülere göre devletin yargı fonksiyonunu ıslah etmek için evrensel hukuktan, hukuk üstünlüğü teorisinden güç almasına bile gerek yok; o sözcünün meâlen şöyle söylediğini bizzat duydum: “Siyasi irade emreder, yargı ona göre kendini şekillendirir!”
Doğrusu bu kadar savrulma fazla. Doğaçlamanın bile, bütün serbestisine rağmen asgari kuralları vardır. Başbakan’ın tutumu ise devlet umûrunu yönetmek sorumluluğu taşıyan tecrübeli bir devlet adamının yapması gerekenlerden çok farklı: O, çok yakın bir tehdid algılıyor ve tehdidi ortadan kaldırmak için tarafsız gözlemcilere pek de mantıklı gelmeyen tedbirler almaya uğraşıyor. Herhâlde ileride tarihçiler bu dönemi, “kontrolsüzlüğün sevk ettiği telâşla atılan bir dizi yanlış adım” şeklinde kaydedecektir.
Bu telâşlı ve yanlış tedbirlerle Türkiye’de merkez sağ seçmenin orta vadede, siyaseti belirleyici özelliğini kaybedeceğini zannediyorum. Büyük bir medya desteği ve kitle organizasyonlarıyla merkez sağ seçmeninin kanaatleri şu an itibariyle ağır bir baskı altında tutuluyor. Önümüzdeki iki seçimde anlamlı miktarda azalsa bile merkez sağ seçmeni –alternatifsizlikten ötürü- yine AK Parti’ye yönelirse bu şaşırtıcı olmaz; ne var ki pek garip ve hikmetinden sual edilemez otoriter bir hukuk anlayışını savunan bir hükümeti desteklemek, merkez sağın meşruiyetini ve siyaseti belirlemedeki üstünlüğünü zedeleyecektir.
Bir sonraki safha büyük ihtimalle koalisyonlar dönemine dönüş olabilir. Merkez sağdan yeni bir AK Parti çıkması için şu anda bir işaret görünmüyor. 2002 baharında AK Parti’yi güçlendiren ve meşrulaştıran bütün dinamikler, bugün aynı partinin aleyhinde. AK Parti artık meşruiyetini haklı ve doğru bir yerde durmaktan, milletin hukukunu savunmaktan, topluma ümitvar bir gelecek vaat etmekten almıyor; bilakis yükseldiği yerde tutunabilmek için telâş ve asabiyet içinde, âdeta aklına gelen her çareyi uygulamaya kalkışıyor.
Sadece kendisini değil, kendi elleriyle açtığı merkez sağın Türkiye’de siyaseti belirleme üstünlüğünü de cömertçe savuruyor.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016