Aydın ENGİN
Son yirmi günüm klima denen, yaz sıcağını bahar serinliğine, kış ayazını yazbaşı ılıklığına çeviren aygıtların sürekli saldırısı altında geçti.
Uçakta klima aygıtı çalışıyordu, 9 saat aralıksız çalışınca zaten size bir şeyler oluyor. Ardından Çin'in aşırı nemli boğucu sıcağında otelse otel, otobüsse otobüs, gemiyse gemi, minibüsse minibüs, uçaksa uçak hepsinde klima aygıtları gürül gürül çalışıyor; görünüşte püfür püfür bir serinlik saçıyor ama sonuçları berbat. Eh buna dönüş yolundaki 9,5 saatlık uçağı, iki gün dinlenip İzmir yollarına düşünce arabanın sürekli çalışan klimasını, İzmir otelindeki azgın klimayı ekleyin; ona dönüş yolunu katın ve son olarak Pazartesi gecesi Sky TV'nin -güya- hafifletilmiş klima aygıtını iki saatı aşan saldırısını da sayın…
Sonuç: Yazarınız iki gündür, aksırıköksürük, salya sümük, yorgan döşek vaziyetlerdedir. Şu havada soğuktan titreme nöbetleri ve ardından gelen ter basması da cabası…
Yataktan sadece bu Tırmık'ı yazmak için çıktım ve bir an önce yorganın koruyucu sıcaklığına dönme niyetindeyim…
* * *
Ne tuhaf.
Bugün yazmayı tasarladığım Tırmık için aldığım not da klima üstüne. İki kelimeli bir not zaten:Ülkenin kliması…
Klima malûm iklim demek.
Bunca yıllık meslek deneyimi bana "fısıltı gazetesi"nin ülkenin iklimini zehirleyen en etkili araç olduğunu öğretti.
Eğer medya halkın haber alma hakkını (ihtiyacını değil hakkını) ete kemiğe büründürmüyor ya da büründüremiyorsa…
Eğer devlet olup bitenlerle, yapıp ettikleri ile ilgili hesap verme yükümünü yerine getirmek yerine suskunluğun, gizliliğin, "devlet sırrı" denen palavranın koruyucu duvarlarının ardına saklanmayı yeğliyorsa…
Eğer yargı erki hukukun değil devletin hatta siyasal iktidarın yanında saf tutuyorsa…
Eğersiyasal iktidar kusurlarının, hatalarının hatta suçlarının hesabını vermek yerine hesap soranlara saldırmayı, hakaret etmeyi, hatta içeri tıkmayı huy edinmişse…
Eğer muhalefet partileri gerçeğin halkın önüne konmasını değil üstü örtük iddia ve imalarla iktidara sataşmayı ilke edinmişse…
Fısıltı gazetesimutlaka devreye girer ve tahmin edemeyeceğiniz bir hızla yaygınlaşır.
(Bunları yazarken bile beni ter bastı. Bu defaki "klima saldırısının" etkisinden mi, yoksa öfkeden mi kestiremiyorum).
Birkaç örnekle yetineyim:
Uludere'de ne oldu? Bombalama emrini kim verdi, kim onayladı?
Suriye hava sahasında düşen jet uçağını kim düşürdü? Düştü mü, düşürüldü mü ?O uçağı oraya kim yolladı, yollama emrini kim onayladı?
Afyonkarahisar'daki cephanelik neden patladı? Orada gece karanlığında sayım emrinin sebebi neydi?
Bu kadar örnek yetsin.
Şimdi hatırlayın: Verdiğim üç örneğin hemen ardından hem Genelkurmay'dan, hem Hükümet'ten aynı (evet aynı) açıklamalar geldi:
"… Konuyla ilgili soruşturma ciddiyet ve titizlikle sürdürülmektedir. Sorumlular en kısa zamanda kamuoyuna açıklanacaktır."
Sonra ne oldu?
Tıssssss!..
E bu koşullarda fısıltı gazetesi devreyle girmesin de ne yapsın!
* * *
Dünİstanbul'da, Beşiktaş-Üsküdar motorunda ben yaşta bir adam, yanındakilere olanca ciddiyeti ile anlatıyordu:
- Afyon'daki patlama var ya, işte orada şu Hatay'da üstlenmiş Suriyeli şeyler var ya, hani ÖSO diyorlar, işte onlara cephane sevkediliyordu. Kimse görmesin diye akşam karanlığını beklediler, o karanlıkta olan oldu işte…
Dinleyenler kafa salladılar. Motordan inince gittikleri yerlerde sohbetin bir yerinde söze girecekler:
- O Afyon'daki patlama var ya… Hani Hatay'daki ÖSO'lar var ya…
Önceki gün aynı konu Marmara Adası - Yenikapı deniz otobüsünde de konuşuluyordu. Yine bir bilgiç amca, bilgisinden emin, fısıldamaktaydı:
- O sayım neden gece yapıldı biliyor musunuz? Depoda eksik çoktu. Bombalar, mermiler satılmış. Ama PKK'ya, ama Suriyelilere, onu bilmiyorum. Bildiğim, eksikler, depodaki hırsızlık meydana gelmesin diye bilerek patlatıldı o cephanelik.
O deniz otobüsünde o bilgiç zatın çevresindekiler karaya çıkıp evlerine gidince anlatacaklar:
- O sayım neden gece yapıldı biliyor musunuz? Bombalar, mermiler, silahlar satılmış. Meydana çıkmasın diye de buuummm !..
* * *
Görüyorsunuz memleketin "kliması" en az benimki kadar berbat…
Ancak benimki bir kac avuç ilaç yutup, yorganı kafama çekip bir iyi dinlendikten sonra geçecek.
Ama devlet, hükümet, medya suskunluk zırhını kuşandıkça, halkın gerçekleri öğrenme hakkı engellendikçe ülkenin kliması asla düzelmeyecek, zehir saçacak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021