Aydın Selcen
Diyarbakır, Van ve Mardin illerinde, halkın oyuyla seçilen belediye başkanlarının yerine, devletin atadığı valiler “kayyım” sıfatıyla getirildi. Nasıl Delhi, Keşmir’in “federe devlet” statüsünü tek taraflı bir kararla ortadan kaldırarak, Hindistan’ın “dünyanın en büyük demokrasisi” olma niteliğini yok ettiyse, cumhuriyetimizin bir demokrasi olduğunu artık iddia edemeyiz. Diğer bir deyişle, Suriye’de Fırat’ın Doğusu’na dilediği gibi giremeyenler, Türkiye’de Fırat’ın doğusuna gönlünce kayyım atadı.
AKP sözcüsü Mahir Ünal’ın açıklamalarına bakılırsa, demokrasilerde ne bağımsız yargıya, ne hür ve adil seçimlere gerek var. En doğruyu tek adam, tek parti, sopayı elinde tutan bilecek, biliyor. “Parti-devlet” gayet pratik bir çözüm. Düşünce hattını ucuna dek izleme cüretini göstermesini dilerim iktidarın. Böylece valilerin “AKP il başkanı”, büyükelçilerin “AKP üyesi” olması koşulu getirilir. Mao dönemindeki gibi, yakalara da Erdoğan rozeti takılır. Kayyımlardan, işgüzarlıkta birinci olanı, Atatürk resmini indirip, Erdoğan portresi asarak sözünü ettiğim eğilimi yansıttı zaten, kutlarım.
Egemen Bağış’ın Prag Büyükelçisi atanmasıyla, Dr. Ayşegül Tözeren’in gözaltına alındığını aynı gün okumak çok zihin açıcı bir deneyim. Şanlı hariciyemin ayrıcalıklı meslek memurlarının, misyon şeflerinin kayyım kararının izahı için merkezden “bilgi notu” yolu gözlediklerini tahmin ediyorum. Aralarından en cevval olanlar, İçişleri Bakanlığı’nın upuzun ve bomboş açıklaması üzerinde çalışıp, kendi konuşma notlarını hazırlamıştır bile. En yüksek perdeden bağıran, en iyi tayini yapacak, kolay değil bu devirde bürokratlık.
İktidar, emrindeki devletin tüm baskı araçlarını kullanarak, yine de siyasal hamleler yapıyor. Anamuhalefet bloku ve HDP ise çaresiz bir görüntü veriyor. Örnekse, iktidar sözkonusu üç belediyeye kayyım atıyor; muhalefet ise lider eşlerinin çay toplantısı resimlerini paylaşıyor. Dr. Tözeren gözaltına mı alınıyor, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu Hacıbektaş ziyaretinde. Doğru, sorgularsanız Kürt raporunun güncellenmesi ve CHP sözcüsü Öztrak’ın kayyım atamalarına dair açıklaması anımsatılacaktır.
Belki ben yanlış anlıyorum, siyasal savaşım, savaş gibi olmalı. Çeşitli cepheler, eşanlı süregiden muharebeler, güç dengesinin analizi, hileler, yanıltıcı saldırılar, hazırlık, zamanlama, doğru anı bekleme sabrı, çekilme, toparlanma, yeniden hamle cüreti, eldeki gücün en etkin biçimde değerlendirilmesi. Gözüme çarpan bir haber HDP milletvekillerinin üç gün boyunca üç ilde seçmenleriyle birlikte olması kararı. Siyasal hamle midir? Emin değilim.
Öyleyse, özellikle üzerinden sürekli silindir geçen HDP’ye haksızlık etmeden, daha ziyade anamuhalefet blokunu muhatap gözeterek, ne düşünülebilir? Önem sırası gözetmeden, aklıma geldiği gibi sıralayayım: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Edirne, Mersin, Hatay belediye başkanları toplanıp Diyarbakır’ı ziyaret edebilir. CHP ve İYİP, HDP’yi davet ederek ortak meclis grubu toplantısı yapabilir. Bu toplantı Diyarbakır’da da düzenlenebilir. Adli Yıl açılışında kırk küsur baronun Saray’daki törene katılmama kararı ve Diyarbakır Barosu’nun 2 Eylül daveti benzer biçimde değerlendirilebilir. İşin ucu zaten işlevini yitirmiş Meclis’ten çekilmeye dek vardırılabilir.
Anamuhalefet, Fırat’ın Doğusu’nda ABD engeline takılan harekât ve Idlip’ten çekilmeye zorlanmayla, kayyım atamaları arasındaki zamanlama bağıntısını ısrarla teşhir edebilir. Öcalan’a “teröristbaşı” diye yüklenme tatmininden uzaklaşabilir, çözüm ve müzakere süreci seçenekleri sunabilir. Hazırladıklarını duyurdukları yeni anayasa çalışmasını, ortak anlatı ve ortak gelecek tasarımlarını somut yönetsel önerileriyle birlikte, AB standartlarını önceleyerek, zaman yitirmeksizin kamuoyuyla paylaşabilir. Terörün tanımı, seçim ve siyasal partiler yasalarında değişiklik bu kalemde yer alabilir.
Neden (en azından) bunları yapsın anamuhalefet? Hep aynı basmakalıp yanıt: “Yani cam çerçeve mi indirelim?” Öyleyse, sözü Birgün gazetesinin konuştuğu saygın anayasa hukuku profesörü Cem Eroğul’a bırakayım: “Milli irade, yalnızca İstanbul’da değil, ülkenin her karış toprağında geçerli olursa milli irade olur. Millet bölünmez bir bütün olduğuna göre, milli irade de kısmi olamaz. Ya geneldir, ya da yoktur. Diyarbakır, Mardin ve Van’da, halkın seçtiği belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanması, milli iradeyi hiçe saymak demektir. Bunu sineye çeken bir muhalefetin millet ittifakı iddiası da bütün inandırıcılığını yitirir. Demokrasi, ancak uğrunda mücadele edilirse yaşayabilir. Aksi halde, yerini faşizme bırakması kaçınılmaz olur.”
Hep köprüler, hep bizi bir arada tutan ilmekler hedef. Bunu artık kavramak herhalde zor olmamalı. Hrant Dink, Tahir Elçi, IMC TV, Osman Kavala, şimdi Dr. Ayşegül Tözeren. Dün Selahattin Demirtaş, yarın sıra Canan Kaftancıoğlu’nda mı? Dün Diyarbakır, Van, Mardin, yarın sıra İstanbul, Ankara, İzmir’e gelirse? CHP, HDP’yle ikirciksiz biçimde demokrasi ittifakı kurabilir mi? Zihinlerde çıkılmış olan o upuzun tatillerden ne zaman dönülecek?
Erdoğan kendi kaderini, Ankara’da köşebaşlarını öteden beri tutmuş ve AKP’yi gerekirse yasadışına çıkarak iktidardan indirmeye yeminli “gündüz külâhlı, gece silâhlı” mahfillerinkiyle birleştirmeyi becerdi. Öyle veya böyle, herhalde en büyük siyasal başarısı bu oldu. Ortadoğu ve Orta Asya’da pek çok örneği olan koyu tek adam rejimlerine çekingen adımlarla yaklaşıyoruz. Bir meşruluk yanılsamasına gereksinim halen duyuluyor. Savaş, seferberlik, adı konmamış olağanüstü hal bu bunaltıcı durumun zoraki düşünsel uzantıları. Anamuhalefetin kurtulamadığı ise, “devlete sahip çıkmak” saplantısı.
Büyük auk, bir tür iri penguendi. Bu savunmasız, dingin ve az üreyen kuşların soyunu insan ondokuzuncu yüzyıl ortalarında kuruttu. Yağlı auklar ateş yakmak için kullanılıp, kazanlarda yine auklar canlı canlı kaynatılıyorlardı. İki yıl seçim olmaması gerektiği görüşünü yineliyor CHP. İlginç değil mi, iktidar değil bunu savunma kabilinden dile getiren, anamuhalefet ona bu zamanı tanıyan. Anlamıyorum ama sanırım zamanın kendi yanlarında olduğunu düşünüyor olmalılar. Belki, ne kadar düşünebiliyorsa, büyük auklar da zamanında öyle sanıyorlardı. Sonları artık malum.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024