Cemile Bayraktar
A Milli Kadın Voleybol Takımı, tüm ülkeyi gururlandırarak Avrupa şampiyonu oldu.
Bu sevinç vesilesi başarı sonrası çok az konuda birleşebilen toplum, siyaset ortak bir sevinçte birleşti.
Ortak sevincin sadece milli duygularla alakası yok aynı zamanda ortak sevinçler, toplumun yükselen öfkesini, birikmiş yorgunluğunu alır, toplumu tazeler, hem birlik duygusu hem de manevi destek verir, sonuçta adınız Ebrar, Emine, Melisa olmasa bile tüm ülke, toplu halde birbirinize sarılır sevinirsiniz. Bu yüzden kadın voleybol takımının yıldızlı başarısı sadece Avrupa’da şampiyonluk olarak kalmaz bir topluma da can suyu olur.
“Bizim kızlar”, milli sporumuz güreşin yanına voleybolu da eklemek üzere ama bir de bunun yerine her olaydan kutuplaşma çıkarma milli sporumuzun şampiyonu olmak isteyenler var. Her değeri araçsallaştırarak ya da her durumu bir ötekileştirme meselesi haline getirerek var olabiliyorlar. Bir gün başarıyı, bir başka gün birliği hedef alıyorlar, çıkış noktaları ise kendilerine meşruluk kazandırmak için ya din ya da Türkiye tipi laiklik, yani tabularımız.
Şampiyon voleybol takımı oyuncuları, özel yaşamları, cinsel tercihleri üzerinden gündeme gelen, bu meseleyi öne çıkaran isimlerden oluşmuyor. Hepimiz onları spor konusundaki başarılarından tanıyoruz. Ancak garip gelse de, onları sürekli olarak LGBT konusuna iten, sadece onunla anan kesim, aynı zamanda LGBT karşıtı olan kesim. Ve bu kesim, sırf birilerini hedef gösterip, kendi varlıklarını devam ettirebilmek için karşı oldukları LGBT’nin PR’ını yapıyor. Cinsel tercih nedeniyle hedef aldıkları kişilerin böyle bir konuyu gündeme getirmek gibi bir çabası yok bu nedenle, “ihtiyaca binaen” kendileri getiriyor çünkü bir öteki lazım.
Karşı oldukları şeyin reklamını yapma pahasına, şampiyon isimleri hedef almalarının birçok sebebi olsa da, en önde gelen sebebi, kendilerinin bir öteki bulup taşlamadan var olamadıkları gerçeği. Malum, ülkede artık dindar kesim her anlamda güçlü, sermaye, medya, moral güç… tüm alanlarda dindar kesim söz sahibi, güç sahibi. Ancak bu dindar kesimin, bir kesimi için bu kafi değil daha fazla iktidar alanı istiyorlar ya da mevcut iktidar alanlarını korumak istiyorlar, bu noktada tehlike altında olmamalarına rağmen tehlike altında oldukları iddiasında bulunuyorlar. Daha açık ifade edilecek olursa; din, bazı tercihler nedeniyle tehdit ediliyor o vakit din referansıyla bunun karşısında olmalıyız propagandasına başlıyorlar. Hayır, din de kendileri de herhangi bir tehlike altında değiller, oldukça da güçlüler. Tabi muhalefet-laik kesim, tümden olmasa da çoğunluklu olarak “başörtüsü yasağı bitsin”, diyorken, çarşaflı, örtülü kadınlara hakaret edenler, toplum tarafından bu rezil tavrı kesmeleri için uyarılırken, birilerine -teşbihte hata olmaz- bir şeytan lazım, bir öcü lazım, o yüzden karşı oldukları şeyin PR’ını yapmak pahasına konuyu sürekli bu şekilde köpürtüyorlar.
Bununla yetinmeyip bir yanlış tutum daha geliştiriyorlar; spor alanındaki başarı dışında başka bir şeyle gündeme gelmeyen sporcuları, sırf kendi güç alanları daim olsun diye haksız yere hedef gösteriyorlar, üstelik hakka davet ediyormuş gibi yaparak. Hakka davet ederken, haksızlık yapılır mı?
A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarısı üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler, sadece bazı dindarlardan oluşmuyor, bazı laik-sekülerler de oradalar. Telefon ekran fotoğrafı yapılacak kadar muhteşem bir görsele, fırsat bu fırsat nefret kusayım, diyerek topun yerine fes görseli yerleştiriyorlar. Gururumuz voleybol takımımızı kavgaları için araçsallaştırarak, emeklerine hakaret ediyorlar. Yine fırsatçılık bitmiyor çünkü bunlara da bir öteki lazım.
Tabi bir de hak ettiği cevabı alınca, “Bana değil ecdada dedi” diye ağlayanlar var. Kavga çıkarmış, dayak yemiş, şimdi “bana değil bize, değerlerimize saldırıyorlar” diye ağlayarak yeni kavgaya adam toplamak isteyenler var.
Hepsi çok farklı yerlerden gelseler de, farklılıklarına rağmen aynı noktada birleşiyorlar; başarılı sporcu kadınları hedef alarak ya da fırsatçılık yaparak kendi kötü niyetli hesaplarını görme niyeti.
Her ne kadar mertçe çıkışların, cesur yürekli tavırların insanları olduklarını iddia etseler ve peşlerine takılanlar da bundan etkilense de aslında oldukça korkaklar. Başarılarını Avrupa’ya kadar altın yaldızlarla yazdırmış olan kadın sporcularımız bunlar için “kolay lokma”, o yüzden hedef alıp araçsallaştırırken pek cüretkarlar. Çünkü…
Çünkü kadınları haksız yere hedef alırken o kadınları dini referansla “yanlış” ilan edenler, olması gerektiği gibi kadın sporcuları destekleyen, onları tebrik eden siyasi yöneticilere din referansı ile “tebliğde” bulunamıyorlar. Ne yani, o “iman gücü”, sadece güç yettirebildiklerinize mi? Aslını isterseniz, kolay lokma gördüğünüz o kadın sporculara güç de yettiremezsiniz ya neyse…
“Müslüman Türk milleti” adına da, “laik Türk milleti” adına da, kadın voleybolcular adına da konuşmaya kimsenin hakkı yok.
Kendini dinin teminatı gibi gösteren ancak inananları dahi din halkasından çıkarmaya çalışan, laikliği kafasına göre yazıp çizen ve o çizdiği yamuk yumuk forma uymayan herkesi laiklik için tehdit sayan, 2023 yılında hala fesle uğraşmayı modernlik sananlardan geriye kalanlar olarak; gecesini gündüzüne katarak çalışan, tek işi spor olan ve bunda da oldukça başarılı olan, yani işini hakkıyla yapan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı yürekten tebrik ediyor, hep birlikte sarılıyor ve o sevinci hep birlikte yaşıyoruz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
9.10.2025
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024