Eser KARAKAŞ
Türkiye ilginç bir ülke ve kanımca en önemli özelliklerinden biri de uzun vadede sorunlarına kalıcı, sürdürülebilir çözümler üretememesi.
Ya sorunlar oldukları gibi kendilerini yeniden üreterek karşımızdalar ya da çözüldüğünü zannettiklerimiz bir süre sonra yine aynı görünümleriyle avdet ediyorlar. En azından yirmi küsur senedir köşe yazıları yazıyorum, bunlardan herhangi bir tarihlisini bugün, özel isimler ve tarihler hariç, aynen yayınlayın, kimse garipsemez zira konular, aynı konular hep karşımızdalar.
Daha önce de vurgulamıştım, 2016 senesindeyiz, mesela doksan sene geriye, 1926'ya gidin. Doksan sene bir toplum için az süre değildir aslında, gazetelerde Kürt meselesi var, Kürt isyanları var, Şeyh Sait var, laik devlet tartışmaları tavan yapmış durumda, takrir-i sükun var, kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası var.
90 sene sonra tartışmaların özünün pek de değişmediğini görüyoruz maalesef; o zaman İstiklal Mahkemeleri varmış, sonra “Sizi buraya tıkan irade öyle istiyor” diyen Yassıada geldi, şimdi de Sulh Ceza Hakimlikleri var. Bir toplumun Kürt meselesinde yani vatandaşlık anlayışında, din-devlet ilişkilerinde bu kadar çözümsüzlüğe mahkumiyeti ilginç bir konu olsa gerek.
Temel meselelerin doksan sene içinde önemli yapısal dönüşüme uğramamış olmasını ben eski bir yazımda antibiyogram yaptırmadan antibiyotik kullanmaya benzetmiştim, bugün de galiba yine aynı teşhisi getirebilirim. Ateşiniz yükseldiği zaman kullandığınız antibiyotik çare olmuyor ise o antibiyotiğin dozajını artırmanın bir faydası yoktur. Yapılması gereken iyi bir antibiyogram ile hangi antibiyotiğin faydalı, etkin olacağının saptanmasıdır. Bu son cümlede antibiyogram yerine demokrasi, antibiyotik yerine de kamu politikalarını koyabilirsiniz, ateşli hastalıklar yerine de Kürt meselesini, laiklik meselesini ve başkalarını. Türkiye ise ısrarla, ateşi düşürmeyen antibiyotiklerde ısrar ederek hem bünyeyi çok fazla yıpratmakta hem de meseleyi büyütmektedir. Oysa, her görüşün tartışılabildiği, zart zurt kırmızı çizgilerin çizilmediği bir siyasi ortamda bu sorunların çözüm yöntemlerine ulaşmak hiç de zor değildir. Doksan senede bir mesafe alınamamış ise bu durumdan benim çıkarabileceğim sonuç çözüm istemeyenlerin, başta da devlet ricali geliyor, çözümsüzlükten elde ettikleri siyasi, ekonomik ya da mevki rantlarının çözümün getirisinin, onlar için, çok önünde gittiğidir.
Türkiye, “ çözümsüzlük rantı” na rehin!
Kürt meselesi yani vatandaşlık tanımı ve laiklik sorunu, ki o da özünde bir vatandaş-devlet ilişkisi tanımsızlığı ya da yanlış tanımlanmasıdır, doksan senedir çözülemeyen yegane sorunlar da değildir ama muhtemelen en önemlisidirler.
Türkiye hâlâ kalıcılığı konusunda itimat telkin eden bir anayasa yapamamıştır; 61, 82 anayasaları hep çok kısa vadede değişecekleri beklentisi yaratmış dolayısıyla da sistemik istikrar üretmekten uzak kalmışlardır. 82 Anayasası yerine de, büyük ihtiyaca rağmen, sistemik istikrar üretecek bir anayasa yapılacağı konusunda büyük tereddütler vardır. Türkiye, anayasa meselesini çözemeyen ve daha bir süre de çözemeyecek bir ülke görünümündedir.
Kürt ve laiklik meselelerinin özü hep sakat bir vatandaş-devlet ilişkisi tanımı kökenlidir. Geçmişte büyük sorunlar üretmiş bu tanım ya da yaklaşımın orta vadede de değişeceği hakkında beklentiler olumsuzdur. Türkiye, etnik ve dinsel konularda hukuk temelli bir vatandaşlık anlayışına geçmekten ve bu anlayışı anayasallaştırabilecek refleksi göstermekten aciz bir görünüm içindedir.
Asker-sivil ilişkileri, en azından 1961 Anayasası'ndan günümüze çağ dışı bir hukuksal, kurumsal bir görüntü sergilemektedir. Bu alanda da çok konuşulmakta, tartışılmakta ama kalıcı çözümler üretilememektedir. Türkiye, MGK'sı ile, askeri yargıtayı ve askeri danıştayı (AYİM) ile, başbakana bile bağlı olmayan Genelkurmay Başkanlığı ile, denetimi özel yönetmeliklerle yapılan askeri harcamalarıyla sivil-asker ilişkilerinde senelerdir kurumsal, anayasal, hukuksal anlamda bir adım atamamaktadır. Askeri vesayetin geriletilmesi meselesi de facto değil, MGK'da sivillerin ve askerlerin karışık oturması ile değil, kurumsal, anayasal dönüşümlerle kanıtlanması gereken bir konudur.
Türkiye, Kıbrıs meselesini kırk küsur senedir bir çözüme ulaştıramamıştır. Bu alanda başkalarının da kabahatleri azımsanamaz ama bu konuda zarar gören taraf Türkiye olduğu için güçlü adım atmaya da en fazla ihtiyaç duyan taraf olmalıdır ama yukarıda özetle verdiğim “çözümsüzlük rantı-çözümün getirisi” denkleminde Türkiye, çözümsüzlük rantı tarafından rehin alınmış bir görüntü sergilemektedir.
90 sene sonra Türkiye...
Enflasyon meselesi bir ara geriler gibi durmuş ama kısa sürede de eski ihtişamıyla geri dönmüş bir temel meseledir. 2016'da iki haneli olma ihtimali azımsanmayan enflasyon oranı demokratik dünyanın en yüksek enflasyon oranıdır. İşin ilginç yanı da bu temel meseleye ilişkin bir teşhis problemi vardır. Merkez Bankası'nın yetkin isimleri enflasyon meselesini tarım fiyatlarına indirgemişler gibi durmaktadırlar.
Kişi başına gelir düzeyinde de şaşırtıcı bir olumsuz istikrar mevcuttur; orta ve uzun vadede Türkiye'de kişi başına reel gelir artışı küresel artış ortalamaların üzerine çıkamamaktadır.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın her sene yayınladığı İnsani Kalkınmışlık Raporu'nda da Türkiye, arzulanan ilerlemeyi gerçekleştirememekte, sıralamada berbat bir yerden, bu sene yetmiş üçüncü sıradayız, kurtulamamaktadır.
Cumhuriyet tarihinin ilk önemli yolsuzluk davasının, bir kamu ihale davası, adı “Yavuz-Havuz” davasıdır ve 1925 tarihlidir; aradan tam doksan sene geçmişken biz hâlâ başka bir manada, yine kamu ihaleleri bağlamında havuz yolsuzluklarını konuşuyoruz. Hatta doksan senede çok geri de gittiğimizi söyleyebiliriz zira “Yavuz-Havuz” davasında yargılanan dönemin Bahriye Bakanı iki sene ağır hapse mahkûm olmuş iken, bugün tiksindirici yolsuzluk meseleleri adeta cezasızlık kapsamı ve koruması altına alınmış gibidir.
90'lı senelerde zirve yapan ama Cumhuriyet'in başlarında filizlenen faili meçhul cinayetler konusu yine arz-ı endam etmektedir. İnternet ortamından Hrant Dink ve Tahir Elçi cinayetlerini detaylı biçimde bir izleyin, arpa boyu mesafe alamadığımızı göreceksiniz.
90 sene sonra karşımızdaki Türkiye manzarası şöyle: 1925-26 ile 2016 arasında Kürt meselesinde mesafe alamamış, laiklik konusunu demokratik bir çerçeveye oturtamamış, yolsuzluk meselelerinde aynı yere takılmış, Kıbrıs meselesinde ilerleme sağlayamayan, enflasyon ile mücadelede havlu atmış, Genelkurmay Başkanı'nı her NATO ülkesinde olduğu ve olması gerektiği gibi Milli Savunma Bakanı'na bağlayamamış, insani kalkınmışlık sıralamasında hâlâ yetmişli sıralarda bir Türkiye.
Türkiye'nin neden sorunlarını çözemeyen bir ülke olduğu konusuna kafa yormamız lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025