Hadi ULUENGİN
EPEY zaman önceydi ve Fazıl Say adı Türkiye’de henüz duyulmamıştı.
Piyano icrasını tesadüfen işittim. Mütevazı bir meloman olarak da hayran kaldım.
Hemen övgü dolu yazı yazarak onu kendi ülkesinde ilk tanıtanlardan birisi oldum.
OYSA bir müddet sonra, yetişme tarzı ve zihin şeması itibariyle tipik bir Ankara bürokratı kimliği sergileyen Say’la tamamen zıt siyasi kutuplarda yer aldığım ortaya çıktı.
Dehşet bağnaz tarzdaki laikperest ulusalcı tutumunu kastediyorum. Üstelik bir değil, beş değil, on değil, bunu dile getirirken bile saldırgan, pervasız ve küstah bir üslup kullanıyor.
“Hiddet majör” (!) bir “Nefret Süiti”ni (!) icra etmekten hiç mi hiç vazgeçmiyor.
Beni en çok çileden çıkartan yanını ise klasik Batı müziğine verdiği zarar oluşturuyor.
Çünkü kendisi onunla özdeşleştiği ve aşağılayıcı beyanatlarıyla da büyük tepki topladığı için, zaten ülkemizde daima “seçkin tınısı” olarak algılanmış olan bu branşı geniş kitleler nezdinde daha da çok yabancı, daha da çok itici ve daha da çok antipatik kılıyor.
İMDİİ, tüm bunlara rağmen en yukarıdaki tanıtım işgüzarlığımdan (!) pişman değilim!
Üstelik belki bütün CD’lerine sahip olduğum virtüozu hâlâ büyük zevkle dinliyorum.
Hatta şu yazıyı yazarken bile pikapta cazi mavileri dönüyor.
Ve bundan daha normal, daha doğal ve daha sıradan bir şey düşünülemez!
ÖYLE, zira kompozitör Stravinski Yahudi düşmanıydı diye onun notalardaki devasa ihtilalciliğini; ressam Picasso Stalin hayranıydı diye onun formlardaki muazzam dâhiliğini; yahut orkestra şefi Furtwangler Nazi uzlaşmacısıydı diye onun Wagner yorumculuğundaki erişilmez üstünlüğünü geri plana mı atacağız? Asla!
Asla, çünkü belirli bir gradoya ulaşmış ve vasatı haydi haydi aşmış sanatçılar ancak kendi dallarındaki performanslarıyla değerlendirilebilirler. Yegâne kıstas ve ölçek budur.
Hatta genel ahlâki değerler açısından dahi durum böyledir.
Meselâ Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın travesti veya Henry de Montherland’ın sübyancı olması ne bu edebiyatçıların değerini azaltır, ne de söz konusu zaaflarını birincil kılar.
ANCAK kabul, tabii ki yukarıdaki yanılgılar ve tercihler eleştiriden muaf değildir.
Fakat yine de kalburüstü yaratıcılar çayırda papatya gibi bitmediğinden onların bu tür kaprislerini, hezeyanlarını, şımarıklıklarını, eksantrikliklerini biraz daha fazla müsamahayla karşılamak ve biraz daha görmezden gelmek gerekir. En evla ve en hoşgörülü yaklaşım budur.
Nitekim ben kendi hesabıma Fazıl Say’ın yalnız klavyedeki tuşeleriyle ilgileniyorum.
Diğer söylediklerini ise bıyık altından ve müstehzi bir tebessümle geçiştiriyorum.
Oysa anlaşılıyor ki piyanistin twitter’deki son mesajlarından birisini delil kabul ederek Say hakkında soruşturma açan yargı mekanizması benim yaklaşımımı paylaşmıyor.
PEKİ, yukarıdaki adli karar acaba Ali Bayramoğlu’nun sonsuz doğru biçimde tesbit ettiği gibi o yargının otonomlaşmasından mı kaynaklanıyor? Mümkündür.
Yoksa muhafazakârlaşmak eğilimlerinin uzantısına mı oturuyor? Bu da mümkündür.
Her iki durumda da öz değişmiyor. Sanal âlemdeki hezeyanlarından ötürü Say’ın soruşturmaya uğraması toplum parametreleri açısından hayra alamet bir gelişme sunmuyor.
Artı, sıradanlık ötesi sanatçıları kendi dallarındaki performansları ekseninde değerlendirmek ve “uçukluklarını” (!) görmezden gelmek müsamahasına ters düşüyor
Şimdi umalım ki yargıçlar Fazıl Say hakkındaki hükmü sanal âlem fantezileri çerçevesinde değil piyanistin Mozart esintili “Caz Fantazileri” icrası ekseninde verirler.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015