Yakın tarihin en önemli yargı olayı ile karşı karşıyayız. Geçen hafta, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.

Ergenekon davası tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, 1993 yılında Şırnak’ta görevli olduğunu belirterek suçlamaları reddetmişti. Dün İlnur Çevik, bu konuda benimle şu bilgiyi paylaştı: “Geçen dönem Sivas AK Parti İl Başkanı olan Hakan Akkaş, Özal’ın vefat ettiği gün Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı’nda, Levent Ersöz’ün emrinde yedek subaymış. Özal’ın ölüm haberini karargâhta Ersöz ile birlikte duymuşlar.”

İddianamenin mahkemece kabulü, devam eden bütün darbe, darbeye teşebbüs yargılamalarının en önemlisidir. Çünkü bu yargılama ile 18 Haziran 1988’de Anavatan Partisi kongresinde rahmetli Özal’a Başbakan iken yapılan suikast da sorgulanacak. Rahmetlinin oğlu Ahmet Özal, bu suikastla ilgili savcılığa verdiği ifadede özetle şunları söylüyor:

“Suikastı soruşturan emekli Ankara cumhuriyet savcılarından Uğur Tonik, araştırması sırasında Kartal Demirağ’dan önce babama yönelik silahlı saldırı teklifinin cezaevinde hükümlü bulunan Veli Can Oduncu’ya götürüldüğünü tespit etti. Ancak Oduncu bu teklifi ‘alnı secdeye değen insana ateş etmem’ diyerek reddetti. Oduncu, babama yönelik suikast girişiminden bir ay sonra cezaevinde öldürüldü. Oduncu’yu öldüren şahsın da daha sonradan öldürüldüğü ortaya çıktı. Savcı Uğur Tonik failleri biliyordu, kızının kaçırılmasından sonra dosyayı bıraktı. Uğur Tonik hayattadır. Bildiklerimi babamla paylaştım ama babam buna rağmen suikast girişiminin üzerine gitmedi. ‘Neden anlatmıyorsun?’ diye sorduğumda ‘Bu bilgileri açıklamam, ülkeye zarar verir. Bunlar devlet arşivlerinde yer alır. Zamanı geldiğinde açıklanır.’ dedi.”

Dün Sayın Ahmet Özal ile görüştüm. Suikastla ilgili her bilginin, belgenin Kozmik Oda’da bulunduğunu söyledi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili’nin Kozmik Oda ile ilgili iddianame hazırlığı devam ediyor. Turgut Özal, siyaseten en kuvvetli olduğu zamanda 1993’te suikastın üzerine neden gitmedi? Gidemezdi çünkü yenilirdi. Evet, Ahmet Özal’ın söylediği gibi o gün bildiklerini açıklasaydı, Türkiye karışırdı. Ve Özal kaybederdi. Özal, karşısındaki gücün, cuntacıların cesametini görmüştü. Her tarafa hâkim olduklarını anlamıştı. Onlara savaş açsaydı, siyasi hasımları, medya, yüksek yargıda mevzilenenler onu boğardı. Cuntacıların, vesayetin ağalarının önündeki en büyük engel Özal’dı. Özal 17 Nisan 1993’te devreden çıkarıldı. Aynı yılda olan hadiseleri hatırlamak bile anlatmak istediğimiz gerçeği gözler önüne serer: 24 Ocak: Uğur Mumcu katledildi. 5 Şubat: Adnan Kahveci’nin şüpheli ölümü. 17 Şubat: Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis öldürüldü. 23 Mayıs: PKK’lı teröristler tezkere almış 33 silahsız askeri şehit etti. 2 Temmuz: Sivas’ta Pir Sultan etkinliklerine katılan yazar Aziz Nesin ile bir grup aydın ve sanatçının kaldığı Madımak Oteli ateşe verildi, 37 kişi öldü. 5  Temmuz: Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK ve diğer örgütlerin ortak yaptığı eylem sonucunda 33 kişi öldürüldü. 22 Ekim: Eşref Bitlis’in ekibinden Tuğgeneral Bahtiyar Aydın öldürüldü. 4 Kasım: JİTEM’in kilit isimlerinden olduğu belirtilen Binbaşı Cem Ersever öldürüldü.

Özal’a yapılan suikast ve zehirlenme iddiası açığa çıktığında yepyeni bir Türkiye’ye uyanacağız...