Hüseyin GÜLERCE
CHP, Meclis’e sunulan AK Parti ve MHP’nin seçim ittifakı teklifine çok sert tepki veriyor. Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve referandumu savunanlar, ‘koalisyon dönemi bitecek' diyorlardı. Şimdi bu yaptığınız ne? Hani bitecekti koalisyonlar dönemi?” diyor.
Sayın sözcü ya demogoji ve mugalâta yapıyor, ya da genel başkanı Kılıçdaroğlu gibi hala Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlayamıyor demektir.
Hatırlarsanız Sayın Kılıçdaroğlu da, adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi olan yeni sistemde; Başbakanlık kurumu, başbakanlık makamı olmadığı halde, referandumda ‘Hayır’ çıkması için kafa karıştırmaya çalışırken, “ya başbakan ve cumhurbaşkanı ayrı partilerden olursa...” demişti.
Bir daha tane tane anlatalım ki, Cumhur ittifakının bir koalisyon olmadığı anlaşılsın.
Hala bu yılın 15 Temmuz’unda erken seçim iddiasını sürdürenler varsa da, 3 Kasım 2019’da iki sandıklı bir seçim var. Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanı seçimi...
Cumhurbaşkanı seçimi, Sayın Erdoğan’ın seçildiği 10 Ağustos 2014 seçiminden çok farklı. Çünkü bu defa seçilecek Cumhurbaşkanı aynı zamanda hükümetin de başı olacak.
Yeni hükümeti, seçilen Cumhurbaşkanı kuracak. Seçildikten sonra 3-4 Başkan Yardımcısı ve bakanları atayacak. Yardımcıların ve bakanların milletvekili olmama şartı da var.
Demek adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi dediğimiz yeni sistemde Başbakan yok. Başbakanın oluşturduğu bir kabine yok. Hükümet üyelerini Cumhurbaşkanına sunmak yok. Gelip Meclis’e güvenoyu istemek yok...
Hükümet doğrudan sandıkta Cumhurbaşkanını seçmek suretiyle bizzat millet tarafından belirleniyor.
Geçmiş dönemlerde neden koalisyonlar oluyordu? Bir parti tek başına iktidara gelemeyince, güvenoyu alabilecek bir hükümet kurulabilmesi için koalisyona gidiliyordu.
Pekiyi koalisyonlardan neden şikâyetçi olduk? Hükümet 2-3 başlı oluyordu. Birbirine tavizler veren partiler, pazarlıklar, suni hükümetler için milletvekili ayarlamalar ve yere sağlam basmayan siyasi iradenin bir istikrarsızlık kaynağı olması... Vesayetin, asker içindeki yönetim heveslisi cuntacıların baskısı yüzünden durduk yere kaç koalisyon hükümeti dağıldı/dağıtıldı bunları unuttuk mu?
Detaylarına girmeye, örnekler vermeye gerek yok. Türkiye koalisyonlardan çok çekti. Temel sebep de, seçilmişlerin; vesayetin ağalarının tazyiklerine, kumpaslarına açık halde olması, boyun eğmesiydi. Kalkınmamızın hep tek parti iktidar dönemlerinde olması bir tesadüf değil...
3 Kasım 2019’daki seçimden artık bir koalisyon çıkma ihtimali yok. Niye? Cumhurbaşkanının seçilmesiyle hükümet kuruluyor. Güvenoyu problemi yok. Çünkü gensoru müessesesi yok. Hükümetin devamı Meclis’teki bir oylamaya bağlı değil. Vesayetin, cuntacıların baskısı, karışması/karıştırması yok. Meclis’te pazarlık yok, milletvekili ayartma yok. Oluşan iktidar 5 yıl devam edecek.
O zaman CHP’ye soralım nerede koalisyon?
Koalisyon, seçim sonrası partilerin bir araya gelmesiyle oluyor. 3 Kasım 2019’da hükümet sandıkta belirleniyor zaten. O sandıktan tek başına bir iktidar çıkıyor zaten. Ne koalisyonu?
Cumhur ittifakı, işte bunun için koalisyon değil, güç birliğidir. Yeni sistemin iktidar için yükselttiği çıtanın, yani yüzde 50+1 hedefinin yakalanması için seçim öncesinde sağlanan güç birliği...
Koalisyonlar eski sistemde, tek başına iktidar çıkmayınca bir hükümet kurma formülüdür.
İttifaklar ise yeni sistemde, sandıkta belirlenecek iktidar için seçim öncesinde sağlanan güç birliğidir.
Kaldı ki, AK Parti-MHP-BBP ittifakı, yeni Türkiye için gönüllülük esasına dayanan bir tercihtir.
15 Temmuz’la oluşan Yenikapı ruhunun, askerî harekâtlara verilen desteğin, yedi düvele karşı birlikte mücadele vermenin getirdiği gönüllü birliktelik… 2019 sonrasında da devamı sağlanacak bir güç birliğinden söz ediyoruz.
CHP’nin derdi başka. Cumhur ittifakı CHP, HDP ve İyi Parti’yi köşeye sıkıştırdı.
İttifak kursalar bir türlü, ayrı ayrı adaylarla seçime gitseler bir türlü...
‘Hayır’ bloğunun, ittifak yapamıyorlar diye Cumhur ittifakına karşı çıkmaları inandırıcı değil.
Haset etmeyin ne olur, çalışın sizin de olur...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019