Levent Gültekin
İktidarın politikalarını beğenmeyen, fakat bütünüyle de AK Parti’den kopmak istemeyen kimi mahcup muhalifler şöyle diyor: “AK Parti fabrika ayarlarına dönmeli. Bu hareket erdemliler hareketi olarak başladı, yeniden eski günlerdeki gibi erdemli olmalı.”
Erdemli olma meselesine geleceğim, önce fabrika ayarlarına dönmeyle ilgili bir kaç cümle etmek istiyorum.
Bir şeyin netleşmesi gerekiyor.
AK Parti’nin fabrika ayarları tam olarak ne? Fabrika ayarlarında İslamcılık mı yoksa demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet gibi evrensel değerler mi var?
AK Parti’den tam olarak nereye dönmesi isteniyor?
Eğer İslamcılık kastediliyorsa iflas etmiş bir ideolojiye tekrar dönmesi, oradan hayat bulması mümkün mü?
“İflas etmiş” diyorum çünkü İslamcılık bir itiraz hareketiydi. Tanzimat’la başlayan Cumhuriyet ile kurumsallaşan yaşam felsefesine yönelik, dini esas alan itirazın adıydı.
İslamcılar, Osmanlı’nın yıkılmasının, ardından kurulan Türkiye’nin birçok alanda mesafe kat edememesinin sebebi olarak, dinin toplumsal hayatın dışına itilmesini görüyordu.
Bu nedenle de ülkenin ilerlemesi için dinin toplumsal hayatta daha etkin ve belirleyici rol üstlenmesini savunuyordu.
Bütün bu iddiaları gerçekleştirmek üzere iktidar oldular.
15 yıldır bütün alanlarda tek söz sahibi onlar.
Buna rağmen itiraz ettikleri, burun kıvırdıkları herhangi bir alanda kalıcı bir başarı gösteremediler.
Bırakın başarıyı ülke olarak İslamcıların burun kıvırdığı seviyenin bile gerisine düştük.
Siyasetin, toplumsal ve ekonomik ilişkilerin malzemesi yapılan din, aynen Osmanlı’nın yıkılış döneminde olduğu gibi yeniden ülkenin ayak bağı haline geldi.
Bir taraftan “Bizim bir davamız var” diyorlar, diğer taraftan “Peki 15 yıldır bu davaya uygun ne yaptınız?” sorusuna “Yollar köprüler yaptık, görmüyor musunuz” cevabını veriyorlar. Yol, köprü yapmak için İslamcı olmak şart mı?
Eğitim politikası iflas etmiş, hukuk yerle yeksan edilmiş, ekonomi çöküşün eşiğine gelmiş, toplumsal barış ağır yara almış, dış politika bütünüyle çökmüş, ülke beka sorunu yaşayacak bir hale gelmiş ama bir kaç köprü ve havaalanı ile övünmek…
Bu cevap bile bunca iddiası, itirazı olan bir ideolojinin iflası değil de ne?
AK Parti’yi çürüten, büyük bir açmaza sürükleyen, dünya ile bağını koparan ideolojiye sıkı sıkıya sarılmasını istemek akla mantığa uygun bir talep değil.
***
“AK Parti fabrika ayarlarına dönmeli” diyenler “Hayır, İslamcılığa değil demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, hukuka dönmesini istiyoruz” mu diyorlar?
AK Parti ilk yıllarındaki gibi demokrasiye, özgürlüğe, hukuka yani “muhafazakar demokratlığa” dönebilir mi?
Buna zemin kaldı mı? Buna imkan kaldı mı?
Bu talep gerçekçi mi?
Yanlış yola sapma emaresi gösteren bir arkadaşınıza ilk zamanlar “Yapma, etme, böyle gitme, aklını başına topla, bak sen geçmişte şöyle bir insandın şimdi yanlış bir yola giriyorsun” türü uyarıların bir anlamı elbette olur.
Fakat Gezi süreci ile beraber yanlış yola girmiş o yolda mesafe kat etmiş hatta benimsediği yanlışı bütün bir ülkede kurumsallaştırmış birine “Lütfen eskiye dön, eskisi gibi ol”demek çocukça bir talep.
Bu neye benziyor biliyor musunuz?
“Ben artık bundan sonra hayatımı kaba kuvvetle sürdüreceğim” deyip katil olmuş, yolsuzluk yapmış hatta seri katil olmuş, hırsızlığı, hak yemeyi başkasına zulüm etmeyi yaşam felsefesi haline getirmiş bir arkadaşınıza “Lütfen yanlıştan dön” demeye benziyor. Bu söz ne kadar anlam ifade ediyorsa AK Parti’ye “Fabrika ayarlarına dön” demek de o kadar anlamlı.
Bunca suç işleyen birine “Hukuka dön” demek “Gel adalete teslim ol” demektir. Baskıyı, haksızlığı, adam kayırmayı, hileyi yol gören, bu yöntemi varlığını sürdürmenin vazgeçilmezi kılmış bir yapıya “Eskiye dön” demek “Kendini feshet”demektir.
Cehaleti kendine güvenli liman olarak gören bir organizasyona “Eğitime ağırlık ver” demek “Kendini yok et” demektir.
Hal buyken AK Parti’nin o demokratik ayarlara dönmesi mümkün mü?
Bunu yapabilecek bir akıl, bir siyasi anlayış, bilinç olsaydı zaten buraya gelmezlerdi.
Diyelim ki bir an pişman oldular ve döndüler.
Peki yıllardır izlediği politikalarla ülkenin bütün değerlerini harcamış, haksızlığı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu, talanı yaşam felsefesi haline getirmiş, KHK’larla on binlerce insanın canını yakmış, izlediği politikalarla ülkeye büyük zarar vermiş bir parti ‘fabrika ayarları’na döndüğünde toplum hiçbir şey olmamış gibi mi davranacak?
Adam anayasayı değiştirmiş, bağımsız yargıyı yok etmiş, tek adam rejimini tesis etmiş, hakkı, hukuku, vicdanı bir tarafa bırakmış, Türkiye’yi kendine uygun bir ülke haline getirmişken “Geri dön” demek…
Haksızlıklara sahici bir itiraz yöneltecek cesareti bulamamaktır.
İktidar KHK’larla bir ülkeyi yıkıma sürüklerken “AK Parti fabrika ayarlarına dönmeli” gibi karşılığı olmayan anlamsız cümleler etmek korkaklıktır.
Lafı dolandırmaktır, karnından konuşmaktır.
Bunca olup biten can yakıcı olay varken lak lak yapmaktır.
***
Bir diğer konu erdemliler meselesi. “AK Parti erdemliler hareketiydi yine öyle olmalı” diyorlar.
Erdemli olmak… Felsefeciler erdemli olmayı şöyle tanımlıyor: Mutluluğu yani iyi ve güzel yaşamı amaç edinip bunu elde etmek için haksızlığa, hukuksuzluğa, hileye, yalana başvurmadan bu amaca dönük çalışmak.
Huzuru değil huzursuzluğu, barışı değil kavgayı, yaşamı değil ölümü yücelten, kendi iktidarını sürdürmek için her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu, hileyi mubah gören bir yapıya “Sen yeniden erdemli olabilirsin” demek en hafif tabirle akılsızlıktır.
***
AK Parti’nin düzelme ihtimali yok. Muhalefet de yetersiz. Peki ben ne öneriyorum öyleyse?
Sizi çıkmaz bir sokağa, karanlık bir kuyuya itmiş mi oluyorum?
Hayır. Zaten karanlık bir kuyudayız.
Karanlık bir kuyuda olduğumuz gerçeğini kabul etmezsek, çözüm odaklı düşünmeyerek gereksiz lakırdılarla zaman öldüreceğiz.
Lakırdı yapmayalım, sahici çözümler üzerinde konuşalım, bu tıkanıklıktan bir çıkış yolu bulma üzerine kafa yoralım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023