Markar ESAYAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi’den beri ifade ettiği “Üst akıl” kavramı hemen hedef olmuş, itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştı. Erdoğan’ın yel değirmenlerine karşı kavga veren bir hayalperest ile kitleleri kandırmaya çalışan bir otoriter olması arasında gidip gelen bir sürü tezvirat okuduk. Bunların, mesela küresel sermayenin elindeki “merkez” medya veya emperyalistlerden maaş/fon alan sözde “sol” medyadan gelmesi önemli değildi. Onların toplum üzerinde etkisi sıfırdır.
Ancak aklı/cesareti ve muhafazakâr tabandaki tahkimatından başka bir şeyi olmayan Erdoğan’ı o kesimde itibarsızlaştırmak adına içeriden bu kampanya başlatılmıştı. Esasen “faiz” ve “otoriterleşme” meselesi üzerinden süregiden garip tartışmanın bağlandığı yer de burasıydı. Değişik tartışmalar halinde ambalaj değiştiren, el çabukluğuyla aktör (Erdoğan’ı) değiştirmeye hedeflenmiş bir süreç yaşandı. (Bknz. başkanlığın önemi.)
Oysa bugün dünyada küresel sermaye dediğimiz bir üst olgunun varlığı taş kadar gerçektir ve ulusal sermayeler ile mücadele halindedir. Lakin en büyük başarısı var olmadığına dair oluşturdukları güçlü algıdır. Oysa en güçlü iktidar ortada görünmeyen, hakkında hiç konuşulmayandır.
Karanlık bir odada toplanıp trilyonlarca doları hangi ülkelerde darbe yapmak üzere kullanacaklarına karar veren sayısı belli kukuletalı konsül üyesinden bahsetmiyoruz. Bu, güçlü amaç/menfaat birliğine dayalı gevşek bir network’tür. Medya ve insan hakları gibi kurumları ellerinde tutarlar. Demokrasiyi umursamazlar ama demokratikleşme ile küreselleşme (ulus bilincinin zayıflaması, grup haklarının öne çıkması) doğru orantılı olduğu için bunu işlevsel bulurlar. (Akıl karıştırıcı.)
Türkiye’de kabul gördüğünün aksine, bu üst akıl belirli bir devlet değildir. Belirli bir dine de yaslanmaz. (Batı kilisesi operasyonu 16. yy’da yemiş, 19. yy’ın 3. çeyreğinde teslim alınmıştır.) Devletler, dinler, partiler ve kurumlar üstüdür. Hiçbir şey üretmez. Esas olan dünyadaki (şu an Uzakdoğu merkezli) dış ticaret fazlasından gelen, ulusal rantlardan oluşan, üretimden artırılan paranın kendisi tarafından yönetilmesidir.
Bu bir haraç sistemidir. Bu tür bir bağlaşıklığa Sisi evet derse Sisi, Baghdadi evet derse Baghdadi, AB evet derse AB, İran evet derse (ki demiştir) İran ile çalışır. Kimin ne kadar demokratik, meşru, ne kadar diktatör, soykırımcı olduğu ile işi olmaz. Ama kendi kurallarına uymayan aktörlere, dinlerinden, mezheplerinden, ideolojilerinden bağımsız olarak medya, finans kurumları, prestijli STK’lar ile saldırır, itibar suikastına uğratırlar, ona acı çektirirler. Onu yok etmez, kendisine biat ettirirler.
Esasen bugün ABD’deki Trump/Clinton çekişmesini belirleyen ana eksen de budur. Demokratlar ABD’de her zaman küresel sermaye ile bağlaşık olmuştur. Trump doların değerini düşüreceği ve küresel sermayenin düşük petrol fiyatları ile fonlanmasını önleyebileceği için hedef seçilmiştir. Şaşırmayın, ABD’de köleliği (aslında ucuz işgücünü) demokratlar değil Cumhuriyetçi “yobaz” Lincoln kaldırdı ve öldürüldü. Demokrat Kennedy çift kutuplu dünyayı değiştirmek istediği için anomali olarak iç dinamiklerce ortadan kaldırıldı.
Görüldüğü üzere ABD de yekpare değildir. Orada da küreselci ve ulusalcılar arasında kıyasıya bir savaş sürüyor ve son seks skandalı ulusalcıların Clinton’a karşı ölümcül bir darbesi olmuştur.
AK Parti’nin 2009 sonrasında hedef seçilmesinin nedeni de bu konjonktürdür. Hani şu meşhur “AK Parti ilk döneminde iyiydi, sonradan yoldan çıktı” tezi bunun ifadesidir ve bu söylemi üretenler küresel sermayenin olası misyonerleridir. Asıl mesele Erdoğan’ın ülke kaynaklarının, oluşan ulusal rantın küresel sermayeye akış hızını kesmiş olması, daha önemlisi petrol yollarına el atması, çok daha önemlisi alternatif model olmaya kalkışmasıdır. Kaynaklar doğru yönetilip, ekonomi anlayışı ulusallaştıkça, işte alınan her 100 liralık verginin 86 lirası yerine 11 lirası faize gitmeye başladı vs.
Rusya Gorbaçov/Yeltsin üzerinden küreselciler tarafından ele geçirilmişti. (Clinton’ın Yeltsin’le cilveleşmelerini hatırlayınız.) Putin bunların hepsini ülkeden kazıdı, sermayeyi ulusallaştırdı. Ukrayna hamlesini engelledi. Libya golünü Suriye ile çıkardı ve sıcak denize indi. Türkiye-Rusya yakınlaşmasının bir nedeni de bu benzer hikâyedir.
Burada asıl mesele halkın oyunu doğru okumasıdır. Bu manada 15 Temmuz sadece Türkiye için değil, dünya için de bir milattır. Üst aklın tarihte aldığı en büyük yenilgidir. Bir paradigma değişikliği işaretidir.
Bu hikâyede duygusal bir yön yoktur. Sabit roller, ittifaklar da yoktur. Sadece oyunu doğru okuma ve ayakta kalma kavgası vardır. Çünkü ancak ayakta kaldığınızda değerlerinizi sisteme entegre edebilirsiniz.
Yoksa bir Gülen yaratıp neye inanacağınızı bile tayin ederler.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019